Nereye gidiyoruz yazı serisi
Bir toplumu oluşturan insanların birbirlerinden habersizse, toplumda birisine gelen sevinç veya üzüntü toplum tarafından paylaşılmıyorsa, o toplum millet olma vasfının kaybetmiş demektir. Çünkü topluluk eğer milletse birisine gelen üzüntü ve sevinç hepsine tesir eder. Ayrıca üzüntüler paylaşılınca azalır, sevinçler ise paylaşılınca artar.
Bu konuyu dert edinmiş bir şair, “Dert ve çare” isimli şiirinde, hem güzel bir tespitte bulunmuş ve hem de ortaya çözümü koymuş.
“İpi kopan tespihim,/Dağılmış tane tane./Acı ama teşbihim,/ Hani nerde imame.
Daneleri toplayın,/Hak ipine derleyin,/Bir imame bağlayın,/Tevhit gelsin meydane”
Resim; Kurdelenin iki ucunu, sevginin merkezi olarak birleştirecek gönül erlerine ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Ülkemizde istikballerini yabancıların kendilerine destek olmasında gören bir takım insanların belli konumlara gelmesi yanı sıra, bu ülkenin milli değerlerine bağlı insanların da bulunduğu birçok kereler açıkça görülmüştür. Peki, şimdi nerededir bu insanlar?
Bize göre ülkelerin kaderini hazırlayan ve “bütün insanlığı kendine köle etmeye çalışan Siyonizm’in kontrolündeki medya” insanlarımızı uydurduğu senaryolar ve sansasyon haberlerle yönlendirerek kendi istediği yerlere götürmüştür.
Bu insanların hakikatleri görmesini temin etmek onlara gerçekleri anlatmak, dağılmış olan insanları “hak ipine derlemek…” görevi, her zaman olduğu gibi yine toplumun sağlam kalmış uzuvlarına (organlarına) düşmektedir.
Yukarıdaki ifadelerimden iki çalışma alanı çıkmaktadır. Bunlardan ilki, gerçekleri, değişmez doğruları insanlara anlatma çalışmamalarıdır. Bunu hem sürekli ve hem de geniş bir sahada yapmak gerekir. İkinci çalışma sahası ise mutlak doğruları kendine ölçü alan insanları bir araya getirerek, onların bir güç olmalarını sağlamaktır.
Bir insanın, doğru bildiği kanaatlerinden ayırarak, verdiğiniz bilgilerin doğruluğuna inanması aslında çok zor bir olaydır. Bir diğer zorluk ise o ana kadar la yüs’el (sorumsuz) ve avare bir hayat yaşamış insanları organize etmek, onları bir takım ölçüler içerisinde zapturap altına almaktır. Ama şunu da biliyoruz ki, inanç, azim ve cesaretle aşılmayacak zorluk yoktur.
GÖREVE SAHİP ÇIKIYORUZ
Genel merkezi Ankara olan yeni bir dernek kurduk. Derneğin adı, “Hayırda Yarışanlar Derneği” dir. Gayesi; “Milletimizin hâyır anlayışını toplumda yaygınlaştırmak ve işlerlik kazandırmak, bu konuda çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlarla işbirliği yapmak…” şeklindedir.
Genel Başkan olarak âcizane ben kardeşiniz olarak bulunmaktayım. Başkan yardımcımız, uzun yıllar Milli gençlik Vakfında Genel Başkan yardımcımız, olarak çalışmış ve birçok başarılı çalışmalara imza atmış olan Doktor Kasım Sezen’dir. Diğer kurucu yönetim kurulu üyelerimiz Mevlüt Seyhan, Bahattin Songur ve Ömer Daloğlu kardeşlerimizdir.
“Milletimizin hayır anlayışı…” ifadesi o kadar geniş ve yaygın uygulama alanına sahiptir ki bunları saymaya kalkışsanız, hepsini saymaya güç yetiştiremeyiz.
Gittikçe artan pahalılık karşısında bir fakire yardımcı olmak, terörde babasını veya annesini kaybetmiş bir yetimin başını okşamak, bir öksüzün karnını doyurmak.
Fakirlikten dolayı öğrenim zorlukları içerisinde çırpınan bir öğrencimize kuracağınız bir yurtta sıcak bir ortam temin etmek, parasızlıktan sabah akşam sadece kuru bir ekmekle hayatını geçiren bir öğrencimize burs vermek…
Kırk yıldır yapmakta olduğumuz bir çalışmayı burada da yaparak, “Gençlerimizin Milli ve manevi değerlerimize bağlı olarak yetişmelerini sağlamak”…
HAYIRLI İŞLER SAYMAKLA BİTMEZ
Ahlakın gittikçe bozulduğu günümüzde, edepli ve ahlaklı gençlerimizin birbirlerini bularak evlenmelerini ve mutlu yaşamalarını sağlamak… Dağılma durumuna gelmiş bulunan aile yuvalarını, eşlerin aralarını bularak yıkılmalarını önlemek…
Haksızlıklar karşısında sığınacak bir kapı arayan mazlum ve mağdurlara sahip çıkmak, onlara maddi ve manevi destekler sağlamak…
Ahlaksızlıkta merhaleler kat etmiş olanlara, bir takım köksüz kuruluşların verdiği “ödüller” ile onları, toplumda öne çıkarmanın yanı sıra ahlakı, edebi, fedakârlığı ile toplumda zaman zaman karşımıza çıkan insanları topluma tanıtarak onların örnek olmalarını sağlamak.
Peygamberimizin Hadis-i Şeriflerinde bildirdiği; “Yolda, insanlara eziyet veren şeyleri kaldırmak. İnsanların birbirlerine gülümsemenin faziletlerini anlatarak, onların bir çeşit sadaka vermelerini sağlamak. Selamı yaymak…
Ağaç gibi faydalı bir canlıyı, dikmenin üstünlüğünü tanıtarak ve buna bizzat örnek olarak çıplak arazilerimize ağaçlar dikilmesini sağlamak. Ormanları korumak…
Milletimizin inançları içerisinde yer alan bütün hayır faaliyetlerinin toplumda yapılmasına vesile olmak, bunları yaygınlaştırmak ve toplumumuzun mutlu bir hayatı elde etmesini sağlamak… gibi daha sayamadığımız bir çok hayırlı çalışmaları yapmaya ve bunların yapılmasına vesile olmaya çalışmaktır.
Yeri gelmişken şu gerçeklerin de hiç unutulmaması gerektiğine inanıyoruz.
“Hayırda yardımlaşın, kötülükte yardımlaşmayın…” Ayet
“İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olanıdır” Hadisi Şerif
“Hayırların başı, hakkın hâkim kılınmasıdır” prensibine vesile olmak ise bütün hayırları bir çırpıda yapılması demektir.
Ne dersiniz? Sizler de bizimle birlikte bu çalışmalara katılır mısınız?
Çünkü “Ömürler kısa ama yapılacak çalışmalar pek çoktur” Defteri âmâlımızın (yaptığımız işlerin kaydedildiği defterin) biz hayatta iken yaptığımız veya yapılmasına vesile olduğumuz hayırların ecirleriyle dolması, biz terk-i dünya edince de yazılmaya devam etmesi ancak böylece mümkün olabilir.