AKP Konya Milletvekili, eski Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü, farklı bir siyasetçi profili çiziyor. Sami Bey, bir takım ayak oyunlarının neticesinde haksız bir şekilde görevden alındığından bu yana Konya’yı kabinede temsil eden bir isim bulunmuyor. Merhum Prof. Dr. Sebahattin Zaim’in talebesi Prof. Dr. Sami Güçlü, TBMM’de ikinci dönemde birleştirici ve toparlayıcı rol üstlenerek Konya meselelerine sahip çıkma gayretinde. Temennimiz bunun somut sonuçlarını görebilmemiz… Geçtiğimiz günlerde gazetemizi ziyareti esnasında Konya Milletvekili Prof. Dr. Sami Güçlü ile ikinci dönemine ilişkin kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Hayırlara vesile olması dileğiyle… (Ç.O)
Röportaj: ÇETİN ORANLI
YENİ ÇEVRE YOLU İÇİN SÜREÇ BAŞLADI
*22 Temmuz’dan bu yana Konya siyasetinde sizin gözlemlerinize göre ne gibi gelişmeler yaşandı? Siz ne gibi çalışmalar yürüttünüz, Konya için neler yaptınız? Kısaca özetler misiniz?
—22 Temmuz’dan sonra en önemli gelişme, Konya’da siyasetin çok daha ahenkli bir şekilde çalışmasını sağlayacak konudaki ilerlemedir. Yani geçmişte Konya’da olmadığı hep söylenen ve bugün tamamen ortadan kalkmış olan bu durum, Konya açısından gerçekten şans. Biz milletvekilleri olarak bu konuda birlikte çok ahenkli bir çalışmanın vasatını oluşturmuş durumdayız. Teşkilatlarımızla ilişkilerimiz iyi durumda. Dolayısıyla bu, temsil rolümüzü ve sorumluluklarımızı da yerine getirme noktasında büyük bir imkân veriyor. Bunun yansımalarını yöneticilerin belirlenmesinde, ahenkli çalışmalarda, projelerin hızlı bir şekilde uygulanmasında görebiliriz. Sağlık, eğitim, Mavi Tünel, Hızlı Tren de dahil olmak üzere bu projelerde şu ana kadar teknik konuların dışında ne kaynak yetersizliği ne de bir idari tasarrufta eksiklik söz konusu değildir. Mavi Tünel’le ilgili tünel açma süreci başladı. Konya’nın sağlık, eğitim, temel altyapı, mavi tünel, hızlı tren ve diğer projeleriyle ilgili konularda büyük bir dikkatle takip ediliyor. En son üzerinde durduğumuz konu yeni çevre yolu ve çift yollarla ilgili konulardır. Konya çevre yolunun karayolları ağına alınmasını ve yatırım programa alınmasını Kızılcahamam toplantısında özel olarak ilgili bakanlarla görüştüm. Bunun dışında Konya için yeni diye nitelendirebileceğimiz konular var.
Bunlardan birincisi; Mavi Tünel’le suyu getireceğiz ama Konya Ovası’nın sulanması konusunda büyük yatırımlara ihtiyaç var. KOP’un GAP ile birlikte yatırım kapsamına alınması için yoğun bir çalışma yürütülüyor. Şu an Konya’da ilgili tüm kurumlar yani Tarım İl Müdürlüğü, DSİ Bölge Müdürlüğü, Üniversite, Tarım Toprak Reformu Müdürlüğü gibi kurumlar arasında iş birliği var. Hem kaçak kuyular, hem yeni sulama alanları ve mevcut sulama sistemlerini gözden geçirilmesi ve hızlandırılması konusunda bir çalışma yürütülüyor. Bu tabi Konya açısından hayati bir şey. DSİ’nin yeraltı suları ile ilgili çalışması bitmek üzere. Dolayısıyla Konya’nın sorunları ile ilgili kısımda bir canlılık, heyecan ve takip konusunda iyileşme söz konusu.
2009 YILI ÇEVRE YOLU AÇISINDAN BAŞLANGIÇ
* Yeni çevre yolunda ne gibi gelişmeler var, süreç nasıl işliyor?
— Yeni çevre yolu projesi öncelikle karayolu ağına alınacak. Karayolları ağına alındığında bizim yerel yönetimlerimiz yol ile ilgili bir kısım tasarruf ve çalışmalarını yerel kaynaklarla yapabilecekler. İkincisi yatırım programına alındığında zaman da merkezi bütçeden bir kısım kaynakların aktarılması sağlanacak. Dolayısıyla 120 kilometrelik uzunluğu ile çok büyük bir yatırım olan Konya Çevre Yolu’nun hayata geçirilmeye başlanması, en sıkışık bölgelerde Konya trafiğini de rahatlatacaktır.
* Yeni çevre yolu çok önemli. Çünkü şehre girmek zorunda kalan vasıtalar, çok sayıda ölümlü kazanın yaşanmasına neden oluyor. Bu konudaki somut gelişmeleri ne zaman göreceğiz?
- Biz bu projeyi karayolları ağına aldığımız andan itibaren Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Selçuklu ve Karatay kendi bölgelerinde en sıkışık yerlerinde öncü katkılar yapacak şekilde çalışmalarına başlayacak. 2009 yılı bu konuda bir başlangıç olacak.
YEREL SEÇİM İLE İLGİLİ TAHMİNLER
* Yerel seçime geri sayım başladı. Ne düşünüyorsunuz, bu seçim sürecinde neler yaşanır, neticelerle ilgili tahmininiz nedir?
— Şu anda bütün dikkatler yerel seçimlere yönelmiş durumda. Türkiye’de bütün siyasi partiler adaylarını belirleme ve 29 Mart’a hazır olma yönünde çalışmalar yapıyor. Partimiz açısından önemli olan husus şu; Türkiye’de bir bütün ve toplumun geleceği konusunda ortak ümit alanı, ortak payda olarak Ak Parti’ye teveccühü artırmayı, yoğunlaşmanın olduğunu göstermek istiyoruz. Bunun amacı şu; İç Anadolu’da belediyelerin çoğunu alan bir partiyiz ama Güneydoğu, Trakya, Ege ve Akdeniz’de de oy ve temsil oranımızı yükseltmek amacındayız. Bu kolay olmayan bir iş. Üstelik ekonomik krizle birlikte konjonktür olarak da çok daha zor bir döneme girilmiş durumda. Güneydoğu’da ekonomik krizle birlikte başka faktörler de etkili olabiliyor. Ama bütün bunlara rağmen Ak Parti olarak beklentimiz; Türkiye genelinde oy oranımızı 2007’ye göre yükseltmek, daha da önemlisi Güneydoğu’da ve Türkiye’nin bazı bölgelerinde yerel seçimlerden başarılı çıkmak. Bu söylendiği kadar kolay olmayacak bir süreç. Ama sonuçları Türkiye’nin bütün bölgelerinde, demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklarının sivil inisiyatif alanlarının genişlemesi anlamına geleceği için Türkiye açısından da bir rahatlama, sosyal barışın büyümesi ve tekrar güçlenmesi sonucunu doğuracaktır. Bunu hem arzu ediyorum, hem de böyle olduğunda olumlu sonuçlarının daha da artabileceğini ifade etmek istiyorum. Konya’da Ak Parti olarak çok da büyük sorunumuz yok. Konya’da sorunumuz, bilhassa merkezde, oldukça yüksek olan oy oranımızı artırmanın güçlüğüdür.
* Partinizin Konya’daki adayları ile ilgili bir tahmininiz var m?
— Görebildiğimiz kadarıyla adaylarımız açısından büyük bir dalgalanma olmayacağını söyleyebilirim. Konya açısından şunu da vurgulamak isterim; Konya hepimizin ortak paydasıdır. Konya bir şehirden ziyade hepimiz açısından bir kültürdür. Dolayısıyla kültürel ortak paydamızı paylaşanlarla da daha ahenkli çalışmamız lazım. Bunu geniş anlamda söylüyorum. Sadece kendi teşkilatlarımıza değil, diğer siyasi rakiplerimiz de dahil olarak söylüyorum. Olgun bir seçim atmosferinde birbirlerinin varlığına muhtaç siyasi hareketler olarak örnek bir mücadeleyi sergilemek istiyoruz.
ERKEN AÇIKLANAN PAKET, BEKLENEN ETKİYİ YAPMAZ
* Ekonomik kriz nedeniyle piyasada ciddi anlamda sıkıntılar yaşanıyor. Elektrik ve doğalgaza yapılan zamların özellikle alt gelir grubuna olumsuz yansımaları var. Bunun sonucunda da Hükümete karşı memnuniyetsizlik var. Sizin bu konuda değerlendirmeleriniz nedir, ekonomide durum nereye gidiyor?
— Ben meslek olarak iktisat hocasıyım. İktisat politikası anabilim dalında çalışmış, bu konuların tam merkezinde olan biriyim. 2001 krizinden sonra gelen bir iktidar olarak bizim Türk ekonomisine yapmış olduğumuz katkılar gerçekten de çok önemli ve iyi dengeler de kurduk. Ama gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’nin çok önemli sorunları var. Türkiye yatırım ihtiyaçlarını kendi tasarruflarını sağlayan bir ülkedir. Bu o kadar önemli bir problem ki siz her şeyi düzeltiyor, yerli yerine koyuyorsunuz ama bu sorunun varlığı dengeleri bozuyor. Yani siz ekonomik dengeleri sağlıyorsunuz, yatırım yapacaksınız, bunun için gerekli kaynakları dışarıdan bulmanız gerekiyor. Dışarıdan da her zaman bulamıyorsunuz, bulduğunuz zaman da şartları uygun olmayabiliyor. Bir de içeride Cumhurbaşkanlığı seçimi, bölgesel krizler, genel seçimler vb. siyasi istikrarsızlık unsurları da oluyor. Ama bütün bunlara rağmen makro ekonomik göstergeler olumlu bir seyir kaydetti. Şimdi ABD’de doğan bu dış kaynaklı kriz, dünyayı etkiledi, Türkiye’yi de etkiliyor. Ancak hastalık Türkiye’nin kendi bünyesinde olmadığı için, Türkiye bu kriz karşısında 1994 ve 2001 krizlerinde olduğu noktada değil. Bünye kendi halinde sağlıklı ama dışarıdan şimdi bizi etkileyebilecek kuvvetli bir rüzgâr esiyor. Bünyenin sağlamlığının yanı sıra bu rüzgârın ne kadar süreceği ve ne kadar etki edebileceği konusu var. Hükümet bunları tespit etmeye ve algılamaya çalışıyor. Bu ABD de dahil herkes için belirsiz bir süreç. Çünkü ABD bunun kendilerindeki yansımaları ne kadar derinleşecek bilemiyor. ABD’deki meydana gelen olayın diğer ülkelere doğrudan etkisi o ülkelerde var ama Türkiye’de yok. Türkiye’deki etki şu; yatırım ihtiyacı için borçlanması gerektiği için dünkü kadar rahat değiliz. Türkiye rahat borçlanamayacak, dünyadaki talep düştüğü için ihracat azalacak. Bu iki konu Türkiye’de üretimin düşmesine neden olacak. Bir de iç talepte daralma oldu. Krizin etkisi konusunda başta TÜSİAD olmak üzere kurumların adımları ve tutumları olumsuz etkiye neden oluyor. Yapılan bu çıkışlar hem kendi aleyhlerine hem de Türkiye’nin aleyhine olmuştur. Hükümetin dikkatli hareket ettiğini görüyorum, çok erken kararlar almamasını doğru buluyorum. Krizin etkisini gün gün, saat saat takip ederek etki alanlarına vaktinde müdahaleler yapılmasının doğru olacağına inanıyorum. Erken açıklanan bir paket o sektörlerde beklenen tesiri oluşturmadığı için heba olacak. Türkiye sınırsız kaynaklara sahip bir ülke değil. Bu etki dış ticarette mi kendini gösterecek, finans sektörüne nasıl yansıyacak bunlar gözleniyor şu anda. Dolayısıyla zaman Türkiye’nin aleyhine gelişmiyor. Eğer sağlam bünyemizi koruyarak bu krizin etkilerini kontrol edebilirsek kesinlikle 1994 ve 2001 ile kıyaslanamayacak kadar sınırlı bir ölçüde atlatabiliriz. Krizin dünyadaki boyutunu da göz önünde bulundurmamız gerekir. Kısacası ben çok ümitsiz değilim.
CHP’NİN AÇILIMINI DOĞRU BULUYORUM
* CHP’nin çarşaf açılımı ve paralelinde AKP’nin Alevi açılımı art arda geldi. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
— CHP’nin Türk toplumunun örf-adetleri, gelenekleriyle barışmasını çok doğru buluyorum. Bu konuda onların şevkini kıracak, atılan adımların basit kısa vadeli bir tutum gibi görülmesini doğru bulmuyorum. CHP bu toplumla barışmalı, bu toplumun değerlerini korumalıdır. CHP cumhuriyeti kuran kadronun oluşturduğu bir siyasi harekettir. Önemli bir partidir. Almış olduğu oy oranlarının düşük olmasına rağmen Türk siyasi hayatında belirleyici konumda bir partidir. Türk aydının ve entelektüelinin oyunu almaktadır. Nispi değeri yüksektir. Ben CHP’deki bu gelişmenin olumlu olduğuna ve samimi olduklarına inanıyorum. Bu konuda kendilerini sonuna kadar destekliyorum. AKP’nin kazanımlarıyla ilgili çelişecek hiçbir yönünü görmüyorum. Bundan dolayı vatandaşların CHP’ye teveccüh etmesini de mantıksal olarak doğru buluyorum. Yani AKP’ni Alevi hareketi de geç kalmış bir harekettir. Türkiye’nin temel sorunlarını biz çözmeliyiz. Türkiye’de nispi ağırlığı çok büyük olan Anadolu’nun siyasi yansıması bugün AKP’dir. Bu nedenle AKP bu sorunlara geçmişte adım atması geriyordu atmadı. Bugün attı, geç de olsa doğru yaptı.
“GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞINDA HAYAL KIRIKLIĞI YAŞIYORUZ”
* Konya milletvekilleri arasında bu dönemde birlik ve beraberlik gerçekten var mı, yoksa bu sembolik mi? Daha önce sizin bakanlıktan alınmanızın ardından bu dönemde de somut bir olay yaşandı. Hasan Angı’nın Genel Başkan Yardımcılığına getirilmesine kesin gözüyle bakılıyordu, hatta bir gazetemiz, ‘hayırlı olsun’ diye manşet attı. Ancak bir sürprizle Genel Başkan Yardımcılığına başka bir isim atandı. Herkes kesin oldu gözüyle bakarken neden kapıdan dönüldü? Milletvekillerimiz acaba aralarında gerçekten birlik ve beraberlik halinde mi ve bu olayda bunu sergileyebildi mi?
— 2007 seçimlerinden sonra Konya AKP milletvekilleri arasındaki ilişki tam bir samimiyet hali içindedir. Görüntü de buna uygundur. İşbirliği, dayanışma ve güven her geçen gün artmaktadır. Hasan Bey’in genel başkan yardımcılığına getirilmesi konusunda beraber çalışma yaptık. Hatta bu konuda en çok çalışmayı da ben yaptım. Genel başkan yardımcılığı için de Halkla İlişkiler, Yerel Yönetimler, Teşkilat Genel Başkan Yardımcılığı, Mali İşler, Siyasi İşler Genel Başkan yardımcılarıyla bizzat görüştüm. Genel Başkan’la kısa da olsa bu konuyu konuşma fırsatım oldu. İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısıyla da görüştüm. Bu görüşmeleri Hasan Bey’in Genel Başkan Yardımcılığı için yaptım. Konya, siyasi temsilde bir eksiklik yaşamaktadır. Bunun giderilmesi kesinlikle gerekmektedir. Genel başkan yardımcılığı konusunda içimizden aday olan bir arkadaşımız vardı. Bu temaslar sonunda bütün bilgiler de Hasan Bey’in Genel Başkan Yardımcısı olacağı yönündeydi. Hasan Bey’e tebriklerini ileten Genel Başkan yardımcıları da oldu. Hasan Bey de buna dayanarak basınla bu durumu paylaştı. Keşke Hasan Bey değil de biz paylaşsaydık. Bu konudaki rahatsızlık Hasan Bey’in değil, Konya’nın ve Konya milletvekillerinin rahatsızlığıdır. Niye olmadığını biz de bilmiyoruz. Bu konulardaki son kararı Sayın Genel Başkan vermiştir. Ancak hepimizi hayal kırıklığına uğratmıştır. Biz de hayretler içinde kaldığımızı ve rahatsızlığımızı kendilerine bildirdik. Evet, biz de bu konuda büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktayız.
Röportaj: ÇETİN ORANLI
YENİ ÇEVRE YOLU İÇİN SÜREÇ BAŞLADI
*22 Temmuz’dan bu yana Konya siyasetinde sizin gözlemlerinize göre ne gibi gelişmeler yaşandı? Siz ne gibi çalışmalar yürüttünüz, Konya için neler yaptınız? Kısaca özetler misiniz?
—22 Temmuz’dan sonra en önemli gelişme, Konya’da siyasetin çok daha ahenkli bir şekilde çalışmasını sağlayacak konudaki ilerlemedir. Yani geçmişte Konya’da olmadığı hep söylenen ve bugün tamamen ortadan kalkmış olan bu durum, Konya açısından gerçekten şans. Biz milletvekilleri olarak bu konuda birlikte çok ahenkli bir çalışmanın vasatını oluşturmuş durumdayız. Teşkilatlarımızla ilişkilerimiz iyi durumda. Dolayısıyla bu, temsil rolümüzü ve sorumluluklarımızı da yerine getirme noktasında büyük bir imkân veriyor. Bunun yansımalarını yöneticilerin belirlenmesinde, ahenkli çalışmalarda, projelerin hızlı bir şekilde uygulanmasında görebiliriz. Sağlık, eğitim, Mavi Tünel, Hızlı Tren de dahil olmak üzere bu projelerde şu ana kadar teknik konuların dışında ne kaynak yetersizliği ne de bir idari tasarrufta eksiklik söz konusu değildir. Mavi Tünel’le ilgili tünel açma süreci başladı. Konya’nın sağlık, eğitim, temel altyapı, mavi tünel, hızlı tren ve diğer projeleriyle ilgili konularda büyük bir dikkatle takip ediliyor. En son üzerinde durduğumuz konu yeni çevre yolu ve çift yollarla ilgili konulardır. Konya çevre yolunun karayolları ağına alınmasını ve yatırım programa alınmasını Kızılcahamam toplantısında özel olarak ilgili bakanlarla görüştüm. Bunun dışında Konya için yeni diye nitelendirebileceğimiz konular var.
Bunlardan birincisi; Mavi Tünel’le suyu getireceğiz ama Konya Ovası’nın sulanması konusunda büyük yatırımlara ihtiyaç var. KOP’un GAP ile birlikte yatırım kapsamına alınması için yoğun bir çalışma yürütülüyor. Şu an Konya’da ilgili tüm kurumlar yani Tarım İl Müdürlüğü, DSİ Bölge Müdürlüğü, Üniversite, Tarım Toprak Reformu Müdürlüğü gibi kurumlar arasında iş birliği var. Hem kaçak kuyular, hem yeni sulama alanları ve mevcut sulama sistemlerini gözden geçirilmesi ve hızlandırılması konusunda bir çalışma yürütülüyor. Bu tabi Konya açısından hayati bir şey. DSİ’nin yeraltı suları ile ilgili çalışması bitmek üzere. Dolayısıyla Konya’nın sorunları ile ilgili kısımda bir canlılık, heyecan ve takip konusunda iyileşme söz konusu.
2009 YILI ÇEVRE YOLU AÇISINDAN BAŞLANGIÇ
* Yeni çevre yolunda ne gibi gelişmeler var, süreç nasıl işliyor?
— Yeni çevre yolu projesi öncelikle karayolu ağına alınacak. Karayolları ağına alındığında bizim yerel yönetimlerimiz yol ile ilgili bir kısım tasarruf ve çalışmalarını yerel kaynaklarla yapabilecekler. İkincisi yatırım programına alındığında zaman da merkezi bütçeden bir kısım kaynakların aktarılması sağlanacak. Dolayısıyla 120 kilometrelik uzunluğu ile çok büyük bir yatırım olan Konya Çevre Yolu’nun hayata geçirilmeye başlanması, en sıkışık bölgelerde Konya trafiğini de rahatlatacaktır.
* Yeni çevre yolu çok önemli. Çünkü şehre girmek zorunda kalan vasıtalar, çok sayıda ölümlü kazanın yaşanmasına neden oluyor. Bu konudaki somut gelişmeleri ne zaman göreceğiz?
- Biz bu projeyi karayolları ağına aldığımız andan itibaren Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Selçuklu ve Karatay kendi bölgelerinde en sıkışık yerlerinde öncü katkılar yapacak şekilde çalışmalarına başlayacak. 2009 yılı bu konuda bir başlangıç olacak.
YEREL SEÇİM İLE İLGİLİ TAHMİNLER
* Yerel seçime geri sayım başladı. Ne düşünüyorsunuz, bu seçim sürecinde neler yaşanır, neticelerle ilgili tahmininiz nedir?
— Şu anda bütün dikkatler yerel seçimlere yönelmiş durumda. Türkiye’de bütün siyasi partiler adaylarını belirleme ve 29 Mart’a hazır olma yönünde çalışmalar yapıyor. Partimiz açısından önemli olan husus şu; Türkiye’de bir bütün ve toplumun geleceği konusunda ortak ümit alanı, ortak payda olarak Ak Parti’ye teveccühü artırmayı, yoğunlaşmanın olduğunu göstermek istiyoruz. Bunun amacı şu; İç Anadolu’da belediyelerin çoğunu alan bir partiyiz ama Güneydoğu, Trakya, Ege ve Akdeniz’de de oy ve temsil oranımızı yükseltmek amacındayız. Bu kolay olmayan bir iş. Üstelik ekonomik krizle birlikte konjonktür olarak da çok daha zor bir döneme girilmiş durumda. Güneydoğu’da ekonomik krizle birlikte başka faktörler de etkili olabiliyor. Ama bütün bunlara rağmen Ak Parti olarak beklentimiz; Türkiye genelinde oy oranımızı 2007’ye göre yükseltmek, daha da önemlisi Güneydoğu’da ve Türkiye’nin bazı bölgelerinde yerel seçimlerden başarılı çıkmak. Bu söylendiği kadar kolay olmayacak bir süreç. Ama sonuçları Türkiye’nin bütün bölgelerinde, demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklarının sivil inisiyatif alanlarının genişlemesi anlamına geleceği için Türkiye açısından da bir rahatlama, sosyal barışın büyümesi ve tekrar güçlenmesi sonucunu doğuracaktır. Bunu hem arzu ediyorum, hem de böyle olduğunda olumlu sonuçlarının daha da artabileceğini ifade etmek istiyorum. Konya’da Ak Parti olarak çok da büyük sorunumuz yok. Konya’da sorunumuz, bilhassa merkezde, oldukça yüksek olan oy oranımızı artırmanın güçlüğüdür.
* Partinizin Konya’daki adayları ile ilgili bir tahmininiz var m?
— Görebildiğimiz kadarıyla adaylarımız açısından büyük bir dalgalanma olmayacağını söyleyebilirim. Konya açısından şunu da vurgulamak isterim; Konya hepimizin ortak paydasıdır. Konya bir şehirden ziyade hepimiz açısından bir kültürdür. Dolayısıyla kültürel ortak paydamızı paylaşanlarla da daha ahenkli çalışmamız lazım. Bunu geniş anlamda söylüyorum. Sadece kendi teşkilatlarımıza değil, diğer siyasi rakiplerimiz de dahil olarak söylüyorum. Olgun bir seçim atmosferinde birbirlerinin varlığına muhtaç siyasi hareketler olarak örnek bir mücadeleyi sergilemek istiyoruz.
ERKEN AÇIKLANAN PAKET, BEKLENEN ETKİYİ YAPMAZ
* Ekonomik kriz nedeniyle piyasada ciddi anlamda sıkıntılar yaşanıyor. Elektrik ve doğalgaza yapılan zamların özellikle alt gelir grubuna olumsuz yansımaları var. Bunun sonucunda da Hükümete karşı memnuniyetsizlik var. Sizin bu konuda değerlendirmeleriniz nedir, ekonomide durum nereye gidiyor?
— Ben meslek olarak iktisat hocasıyım. İktisat politikası anabilim dalında çalışmış, bu konuların tam merkezinde olan biriyim. 2001 krizinden sonra gelen bir iktidar olarak bizim Türk ekonomisine yapmış olduğumuz katkılar gerçekten de çok önemli ve iyi dengeler de kurduk. Ama gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’nin çok önemli sorunları var. Türkiye yatırım ihtiyaçlarını kendi tasarruflarını sağlayan bir ülkedir. Bu o kadar önemli bir problem ki siz her şeyi düzeltiyor, yerli yerine koyuyorsunuz ama bu sorunun varlığı dengeleri bozuyor. Yani siz ekonomik dengeleri sağlıyorsunuz, yatırım yapacaksınız, bunun için gerekli kaynakları dışarıdan bulmanız gerekiyor. Dışarıdan da her zaman bulamıyorsunuz, bulduğunuz zaman da şartları uygun olmayabiliyor. Bir de içeride Cumhurbaşkanlığı seçimi, bölgesel krizler, genel seçimler vb. siyasi istikrarsızlık unsurları da oluyor. Ama bütün bunlara rağmen makro ekonomik göstergeler olumlu bir seyir kaydetti. Şimdi ABD’de doğan bu dış kaynaklı kriz, dünyayı etkiledi, Türkiye’yi de etkiliyor. Ancak hastalık Türkiye’nin kendi bünyesinde olmadığı için, Türkiye bu kriz karşısında 1994 ve 2001 krizlerinde olduğu noktada değil. Bünye kendi halinde sağlıklı ama dışarıdan şimdi bizi etkileyebilecek kuvvetli bir rüzgâr esiyor. Bünyenin sağlamlığının yanı sıra bu rüzgârın ne kadar süreceği ve ne kadar etki edebileceği konusu var. Hükümet bunları tespit etmeye ve algılamaya çalışıyor. Bu ABD de dahil herkes için belirsiz bir süreç. Çünkü ABD bunun kendilerindeki yansımaları ne kadar derinleşecek bilemiyor. ABD’deki meydana gelen olayın diğer ülkelere doğrudan etkisi o ülkelerde var ama Türkiye’de yok. Türkiye’deki etki şu; yatırım ihtiyacı için borçlanması gerektiği için dünkü kadar rahat değiliz. Türkiye rahat borçlanamayacak, dünyadaki talep düştüğü için ihracat azalacak. Bu iki konu Türkiye’de üretimin düşmesine neden olacak. Bir de iç talepte daralma oldu. Krizin etkisi konusunda başta TÜSİAD olmak üzere kurumların adımları ve tutumları olumsuz etkiye neden oluyor. Yapılan bu çıkışlar hem kendi aleyhlerine hem de Türkiye’nin aleyhine olmuştur. Hükümetin dikkatli hareket ettiğini görüyorum, çok erken kararlar almamasını doğru buluyorum. Krizin etkisini gün gün, saat saat takip ederek etki alanlarına vaktinde müdahaleler yapılmasının doğru olacağına inanıyorum. Erken açıklanan bir paket o sektörlerde beklenen tesiri oluşturmadığı için heba olacak. Türkiye sınırsız kaynaklara sahip bir ülke değil. Bu etki dış ticarette mi kendini gösterecek, finans sektörüne nasıl yansıyacak bunlar gözleniyor şu anda. Dolayısıyla zaman Türkiye’nin aleyhine gelişmiyor. Eğer sağlam bünyemizi koruyarak bu krizin etkilerini kontrol edebilirsek kesinlikle 1994 ve 2001 ile kıyaslanamayacak kadar sınırlı bir ölçüde atlatabiliriz. Krizin dünyadaki boyutunu da göz önünde bulundurmamız gerekir. Kısacası ben çok ümitsiz değilim.
CHP’NİN AÇILIMINI DOĞRU BULUYORUM
* CHP’nin çarşaf açılımı ve paralelinde AKP’nin Alevi açılımı art arda geldi. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
— CHP’nin Türk toplumunun örf-adetleri, gelenekleriyle barışmasını çok doğru buluyorum. Bu konuda onların şevkini kıracak, atılan adımların basit kısa vadeli bir tutum gibi görülmesini doğru bulmuyorum. CHP bu toplumla barışmalı, bu toplumun değerlerini korumalıdır. CHP cumhuriyeti kuran kadronun oluşturduğu bir siyasi harekettir. Önemli bir partidir. Almış olduğu oy oranlarının düşük olmasına rağmen Türk siyasi hayatında belirleyici konumda bir partidir. Türk aydının ve entelektüelinin oyunu almaktadır. Nispi değeri yüksektir. Ben CHP’deki bu gelişmenin olumlu olduğuna ve samimi olduklarına inanıyorum. Bu konuda kendilerini sonuna kadar destekliyorum. AKP’nin kazanımlarıyla ilgili çelişecek hiçbir yönünü görmüyorum. Bundan dolayı vatandaşların CHP’ye teveccüh etmesini de mantıksal olarak doğru buluyorum. Yani AKP’ni Alevi hareketi de geç kalmış bir harekettir. Türkiye’nin temel sorunlarını biz çözmeliyiz. Türkiye’de nispi ağırlığı çok büyük olan Anadolu’nun siyasi yansıması bugün AKP’dir. Bu nedenle AKP bu sorunlara geçmişte adım atması geriyordu atmadı. Bugün attı, geç de olsa doğru yaptı.
“GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞINDA HAYAL KIRIKLIĞI YAŞIYORUZ”
* Konya milletvekilleri arasında bu dönemde birlik ve beraberlik gerçekten var mı, yoksa bu sembolik mi? Daha önce sizin bakanlıktan alınmanızın ardından bu dönemde de somut bir olay yaşandı. Hasan Angı’nın Genel Başkan Yardımcılığına getirilmesine kesin gözüyle bakılıyordu, hatta bir gazetemiz, ‘hayırlı olsun’ diye manşet attı. Ancak bir sürprizle Genel Başkan Yardımcılığına başka bir isim atandı. Herkes kesin oldu gözüyle bakarken neden kapıdan dönüldü? Milletvekillerimiz acaba aralarında gerçekten birlik ve beraberlik halinde mi ve bu olayda bunu sergileyebildi mi?
— 2007 seçimlerinden sonra Konya AKP milletvekilleri arasındaki ilişki tam bir samimiyet hali içindedir. Görüntü de buna uygundur. İşbirliği, dayanışma ve güven her geçen gün artmaktadır. Hasan Bey’in genel başkan yardımcılığına getirilmesi konusunda beraber çalışma yaptık. Hatta bu konuda en çok çalışmayı da ben yaptım. Genel başkan yardımcılığı için de Halkla İlişkiler, Yerel Yönetimler, Teşkilat Genel Başkan Yardımcılığı, Mali İşler, Siyasi İşler Genel Başkan yardımcılarıyla bizzat görüştüm. Genel Başkan’la kısa da olsa bu konuyu konuşma fırsatım oldu. İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısıyla da görüştüm. Bu görüşmeleri Hasan Bey’in Genel Başkan Yardımcılığı için yaptım. Konya, siyasi temsilde bir eksiklik yaşamaktadır. Bunun giderilmesi kesinlikle gerekmektedir. Genel başkan yardımcılığı konusunda içimizden aday olan bir arkadaşımız vardı. Bu temaslar sonunda bütün bilgiler de Hasan Bey’in Genel Başkan Yardımcısı olacağı yönündeydi. Hasan Bey’e tebriklerini ileten Genel Başkan yardımcıları da oldu. Hasan Bey de buna dayanarak basınla bu durumu paylaştı. Keşke Hasan Bey değil de biz paylaşsaydık. Bu konudaki rahatsızlık Hasan Bey’in değil, Konya’nın ve Konya milletvekillerinin rahatsızlığıdır. Niye olmadığını biz de bilmiyoruz. Bu konulardaki son kararı Sayın Genel Başkan vermiştir. Ancak hepimizi hayal kırıklığına uğratmıştır. Biz de hayretler içinde kaldığımızı ve rahatsızlığımızı kendilerine bildirdik. Evet, biz de bu konuda büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktayız.