‘Hatırat’lar anlatıldı

Türk Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi tarafından düzenlenen ‘Türk Edebiyatında Hâtırat’ başlıklı konferansta, Dr. İbrahim Demirci, hatıra kelimesinin kökeni ve Türkçedeki kullanımına dair bilgiler verdi.

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi 30. yıl etkinleri devam ediyor. Karatay Belediyesi iş birliği ile yapılan ve Dr. Ümit Savaş Taşkesen’in düzenlediği, “Türk Edebiyatında Hâtırat” başlıklı çevrimiçi konferansında Dr. İbrahim Demirci konuştu.

Türk Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi tarafından düzenlenen "Türk Edebiyatında Hâtırat" başlıklı konferansta, Dr. İbrahim Demirci, hatıra kelimesinin kökeni ve Türkçedeki kullanımına dair önemli bilgiler paylaşıp hatırat türünün Türk edebiyatındaki serencamını anlattı.

ÇOCUKLUĞUMUZUN HATIRA DEFTERLERİ

Dr. Demirci, “Hatıra, bir yazı türü olarak dünyada da 18. yüzyıldan sonra görülmeye başlamıştır. Çocukluğumuzda ya da okul yıllarımızda, özellikle yıl sonlarında veya mezuniyete yakın günlerde, hatıra defteri diye bir defter tutulur ve buraya bizi tanıyan, seven öğretmenlerimizin, sınıf arkadaşlarımızın izlenimlerini yazmalarını isterdik” dedi.

Hatıra kelimesinin bugünkü anlamıyla Türkçeye girişinin 19. yüzyılın başlarında olduğunu vurgulayan Dr. Demir, Şemseddin Sami Bey'in Kamus-ı Türki adlı sözlüğünde hatıra kelimesinin yer almadığını, ancak "hatar" ve "hatar-ı nâk" (tehlike, tehlikeli) kelimelerinin bulunduğunu belirtti. Muallim Naci'nin, Lügat-ı Naci adlı sözlüğünde hatıraya yer verdiğini ve bugünkü anlamını ortaya koyduğunu dile getirdi.

ÖNEMLİ ESERLERİ ANLATTI

Dr. Demirci sözlerine şu şekilde devam etti: “Türk edebiyatında hatıra türünde pek çok eser yazılmıştır. 16. yüzyılda yaşamış olan şair Zaîfî'nin "Sergüzeşt-i Zaîfî" adlı eseri, nazım-nesir karışık bir hatıra kitabıdır. Ayrıca, Barbaros Hayrettin Paşa'nın hatıralarını da kaleme aldırdığı bilinmektedir. Barbaros Hayrettin Paşa'nın hatıraları, tarihimiz bakımından ve onun kişiliğini, mücadelelerini, savaşlarını öğrenmek açısından kayda değer bir metindir. Edebiyatımızda önemli bir yer tutan bir diğer eser de, Ahmet Muhtar Büyükçınar'ın kendi hayat hikayesini anlattığı "Hayatım İbret Aynası" adlı kitaptır. Bu eser, dört cilt halinde yayınlanmış ve sonra tek ciltte toplanarak Ensar Yayınları tarafından basılmıştır. Kitap, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde din eğitiminin durumu, Mısır'daki El-Ezher Üniversitesi'nin durumu ve genel olarak İslam dünyasında eğitimin durumu hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Türk edebiyatında hatıra denince, Halide Edib Adıvar'ın "Mor Salkımlı Ev" adlı kitabı da anılmaya değerdir. Bu eserde, Halide Edib kendi hatıralarını yazmış ve okuyuculara samimi ve öğretici bir anlatım sunmuştur. Sonuç olarak, hatıra kitaplarında anlatılanların ihtiyatla karşılanması gerektiği ve başka tanıkların tanıklıklarıyla doğrulanması gerektiği unutulmamalıdır. İnsan belleğinin yanıltıcı olabileceği ve hatıraların bazen kurgulanmış olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, hatıra eserleri değerlendirirken dikkatli olmak gerekmektedir.”

HABER MERKEZİ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri