Dervişe sormuşlar;
“En zoru nedir?” diye…
Derviş duraksamadan yanıtlamış;
“Sözdür…”
“Anlaması da zor, anlatması da zor…”
***
Bazılarına göre uzun, bize göre kısa bir nefes aralığından sonra döndük işin başına…
İşimiz söz, aynı Dervişin dediği gibi…
O bakımdan bazen bize zor, bazen de okur olarak size zor mesai başladı…
***
Cep telefonunu uzun bir süre kapattım tatilde, her şeyden uzaklaşarak uzun zamandır dinlemediğimiz kendimizi dinlemek için… Faydalı da oldu, tavsiye ederim, şu hayatta herkesi dinliyoruz ama kendi sesimize bi haber yaşayıp gidiyoruz…
Çok şey anlattı mesela bu tatilde bana ben…
***
Elimde geldiği kadar işimi iyi yapmak için ünsiyet kurmamaya çalışırım etrafımla, kurduğunuz her dostluk, yeni ünsiyetler doğurur ve farklı hatırları berberinde getirir…
Oradan oluşan hatır ve ünsiyet bağları bazen gazeteciyi kamu vicdanını dile getirme noktasında engeller, hatır güder…
Yazılması gereken şeyler, dillendirilmesi gereken meseleler o hatırın altında ezilir gider…
***
Yakın dostlarım bilir belki de bu anlamada Konya’da yaşayan gazeteci arkadaşlarımız arasından en asosyalli, Gonya tabiriyle “İnsan azmanı.” benimdir… Mesleğimize itibar eden çevrelerle yeni dostluklar kurmamaya hep gayret ederim…
İşten eve, evden işe…
Nedeni; hatır ve ünsiyetlerle çevrilen bir gazetecinin kalemi belirli bir süre sonra oynamaz oluverir…
***
Özel oluşturmadan bürokrasi ve siyaset dünyasıyla mesafesini koruya bilmelidir gazeteci… Tüm bunları bu yılki iznimde uzun uzun düşünme fırsatım oldu…
“Çok hatır güder…” olmuş buldum kendimi…
Kamu vicdanını görmezden gelerek, eş dost bozulmasın diye kalem oynatamaz hale gelmişiz…
***
Hal böyle olunca ortalık amiyane tabirler “Değneksiz köye dönüşüvermiş…” Şantaj çeteleri, medya maymunları, rant şebekeleri, siyasi ahlaktan yoksun abdestli namazlı(!) fitne göbekli itibar suikastçıları etrafımızı sarmış…
Bu işin suçu da ben başta olmak üzere bizim gibi kerameti kendinden menkul sayan bir avuç ahmak yüzünden güzel şehrimiz, geçmişin uğursuzlarının cirit attığı, adam üttüğü yer haline gelivermiş…
Kamu vicdanı ağlarken, hatır güder olmuşuz…
Ne için?
Bu dünyada ve ahirette hiçbir zaman işimize yaramayacak, kibrimizi azdıran birkaç güzel söz için hatır güder olmuşuz…
“En iyi gazeteci…”
“En iyi televizyoncu…”
“En cesur kalem…”
***
Bunların bir teki bile doğru olsaydı, bu şehirde hokkabazlar göbeğini kaşıyarak bu kadar kolay adam harcayamaz, şehrin çocuklarına, namuslu insanlara ahlaksız mafyavari operasyonlar çekemezlerdi…
Koftiden işler yapmışız şimdiye kadar anlayacağınız…
***
Hatır güder olmuşuz…
Hem söylenmesi en zoru, hem de anlatması en zoru bundan böyle söylemek zorluğundayız...
Velhasıl kendimden memnun dönmedim tatilden…
Bu saatten sonra kimseyi de memnun edecek değilim…