Kırıkhan’da gıda ve giyecek yardımı götürdüğümüz bir teyzemiz tüp ihtiyacından bahsetti ve Kırıkhan’da tüp bulunan bir yardım merkezi olduğunu fakat tüplerin dağıtılmadığını söyledi. Gece vakti olmasına rağmen ilgili merkeze gittik. İlgili merkez Kırıkhan’daki çadır kentlere mesafeli ve ulaşımı zor bir konumdaydı. Askeri personel tarafından korunan merkezden rica ederek bir küçük tüp alabildik. İlgili personeller tüpün mevcut olduğunu fakat kaymakamlık izni ile verildiğini söylediler. Açıkçası, çadırda yaşayan ve ulaşım imkanları sınırlı olan, hatta bir kısmı da yaşlı ve hasta olan insanların kaymakamlık oluru ile tüp temin edebilmesi bana anlamsız geldi.
Deprem bölgesine giyecek açısından ciddi miktarda yardım ulaşmış. Fakat bunların %80’lik kısmı kullanılmış malzeme. Ayrıca yardımlar bölgeye ulaşmadan önce tasnif yapılmadığı için giyecek yardımlarını sistematik bir şekilde ulaştırabilmek zor oldu gerçekten. Bölgede çalışan insanların hem tasnif hem de dağıtım yapacak vakti yok. Karmakarışık istiflenmiş kolilerce giyim malzemesi içinden, depremzedelerin kendilerine ve çocuklarına uygun kıyafet bulması çok güç oldu. Yardım bölgelerine tasnif edilmemiş ve kullanılmış giyim malzemesi göndermenin çok anlamlı olmadığını gördük. Asıl sorun ise iç çamaşırında. Bölgede duş alma ve çamaşır yıkama imkânı olmadığı için iç çamaşırların kullan-at şeklinde kullanılması gerekiyor. Fakat çok az miktarda iç çamaşırı bölgeye ulaşmış ve halen ciddi miktarda erkek, kadın, çocuk iç çamaşırı ihtiyacı mevcut. Çorap konusunda da aynı durum söz konusu. Bu sebeple giyim yardımları açısından sürecin çok sağlıklı olduğu şu an için söylenemez.
Antakya’da kısmen problem olan bir diğer unsur ise içme suyu. Su yardımları iki veya üç günde bir lojistik merkezimize ulaştı ve aynı gün içerisinde dağıtımı yapıldı. Fakat su dağıtımı yapamadığımız günlerde çok sayıda ailenin su talebi oldu. Bölgede çalışan bir iş yeri, market vs. olmadığı için suya ulaşımda güçlük çekilebiliyor.
Antakya’da çalıştığımız süre içerisinde Konya Büyükşehir Belediyesi ve Selçuklu Belediyesi çalışanlarını gördüm. Depremin ilk gününden beri bölgede çalıştıklarını söylediler. Onların durumu da zor açıkçası. Hem depremzede gibi yaşıyor hem de güç şartlarda teknik hizmetlerde çalışıyorlar.
Antakya Lojistik Merkezi, Anadolu Gençlik Derneği Genel Merkez Üniversite Komisyonu ve Cansuyu Yardımlaşma Derneği tarafından organize ediliyor. Depremden ilk gününden itibaren görev yapan arkadaşlar büyük bir samimiyet ve gayretle depremzedelerin problemlerini çözmeye çalışıyorlar. Çalışmalar bazen toplu dağıtım bazen de bire bir ihtiyaçların tespit edilip temin edilmesi şeklinde gerçekleşiyor. Ayrıca köy muhtarları ile irtibata geçilip köylerde yaşayan ailelerin ihtiyaçları düzenli olarak ulaştırılmaya çalışılıyor. Hizmet eden herkes bölgedeki acıları paylaşmaya ve bir miktar da olsa azaltmaya çalışıyor. Allah gayret eden herkesten razı olsun.
Her ne kadar Türkiye’de gündem seçime odaklanmış olsa da deprem bölgesinde halen yardım ihtiyacı hat safhada. Ramazan ayı dolayısıyla tekrar yardımlar hızlanacaktır inşallah.
Deprem bölgesi ölümün normalleştiği yer ne yazık ki. Anlatılan hikayeler acı, rüya gibi herşey diyor insanlar. İnanması güç gerçekten kayıplara, yaşananlara. Allah devletimizi, milletimizi muhafaza etsin. Alınacak önlemlerle bir daha böyle bir acı yaşamayalım inşallah.