Antakya’da gündüzleri sürekli kepçe ve kamyonların hafriyat sesleri mevcut ve dolayısıyla şehirde ciddi miktarda toz var. Şehir tamamen şantiye alanına dönmüş durumda şu an. Geceleri ise kadim bir sessizlik var. Bütün evler boş, herkes çadırında, gece dolaşmak yasak, sadece çadır kentlerden insan sesleri geliyor. Bir de güvenlik güçlerinin sokak aralarında ve ana caddelerde belirli mesafelerde ısınma için kurdukları sobalar mevcut.
Antakya’nın aşırı sıcak bir yer olmadığını, yazın sürekli esen bir rüzgârın var olduğunu öğrendim Antakyalılardan. Bu rüzgâr normal zamanda serinlik getirse de şu an enkazlardan ciddi miktarda toz taşıyor. Taşınan tozun hem gözlerde hem de solunum yollarında enfeksiyon oluşturma riski yüksek. Bu sebeple bölgede çalışan insanların koruyucu malzeme kullanmasında fayda var. Antakya’da hayat çadırlarda geçtiği için lavabo ve banyo ihtiyacı büyük problem. Lavabo şartlarından dolayı idrar yolu enfeksiyonu riski de çok yüksek şehirde.
Bölgede bulunduğum süreçte Sahra Hastanesinden tarafımıza ilaç talebi oldu. Başka illerden temin ettiğimiz uyuz ve çocuk antibiyotiği ilaçlarını kendim teslim ettim Sahra Hastanesine. Sağlık personeli arkadaş bizim getirdiğimiz ilaçların şu an bölgede altın kıymetinde olduğunu söyledi. Sağlık hizmetleri konusunda yeterli bilgi sahibi olmadığım için yaşadığımı aktarmış olayım sadece. Genel olarak muayenede, teşhiste, görüntülemede problem yok fakat bazı ilaçlara ulaşımda sıkıntı var gözüküyor.
Antakya’daki bu zor şartların içinde çocuklar da var ne yazık ki. Aslında Antakya’daki çocuklu ailelerin bir an evvel yakın il ve ilçelere nakledilmesi gerekiyor. Şantiye ortamında sağlıklı kalması mümkün değil çocukların. Olası hastalıklardan en üst seviyede onlar etkilenebilir. Şehirde yaşayan insanlara neden şehri terk etmediklerini sorduğumuzda aldığımız cevap, ya başka illerde tanıdıkları olmadığı ya da gittikleri illerde ilgilenen kimse olmadığı için geri döndükleri yönündeydi. Özellikle yakın illerde aşırı yığılma oluşunca ne yazık ki bu illere gidenler içinden ilgilenilmeyen aileler de olmuş. Özellikle Suriye’li ailelerde bu problem mevcut. Antakya yardımlar açısından değerlendirildiğinde şehirde şu an için açlık çeken, gıdaya ulaşamayan insandan bahsetmek mümkün değil. Anadolu Gençlik Derneğine ait lojistik merkezinden yüzlerce gıda kolisi dağıtıldı ihtiyaç sahiplerine. Halen dağıtılmaya devam ediyor yardımlar. Hijyen malzemesi açısından ise gıda kadar olmasa da ihtiyaçlar karşılanmaya çalışılıyor. Başka yardım kuruluşlarına ait merkezlerden de yardım aldıklarını söyledi depremzedeler.
Bizim orada bulunduğumuz süreçte ara ara çadır ve soba talebinde bulunan depremzedeler oldu. Antakya lojistik merkezinde mevcut olmadığı için yardımcı olamadık. Fakat bazı depremzedeler, iki veya üç aile birlikte bir çadırda yaşadıklarından bahsetti. Kısmen de olsa bölgede çadır sorununun devam ettiği söylenebilir. Battaniye konusunda ise Antakya’da problem yok denilebilir. Talep eden herkese istediği miktarda battaniyeyi verdik çok şükür.
Antakya’da yardımlar açısından sıkıntı çekilen ihtiyaçlar küçük tüp, iç çamaşırı, çorap ve su olarak sınıflandırılabilir. Bizim çalıştığımız merkezde yaklaşık üç günde bir küçük tüp değişimi yapıldı. Tüp verildiği günlerde 250 adet tüp dağıtımı gerçekleştirildi. Boşalan tüpler Adana’da doldurulup getiriliyordu. Fakat dağıtılan miktar yeterli değil. Antakya ve diğer ilçelerde halen tüpe ulaşamayan çok sayıda aile mevcut. Biten tüplerin de aynı gün değişimi mümkün olmuyor ne yazık ki.
Yarın devam edeceğiz.