“ Bu gençlik nereye gidiyor? “ Sorusunu sıkça duyar olduk. Anlaşılan o ki gençlikten pek memnun olmayan bir üst nesil var. İnsanların gençlikten yakınmaları neden kaynaklanıyor ?
*+
Gençler okumuyor, gençler yazmıyor, gençler sahte hayatın heveslerine kapılıyor, gençler küçük büyük tanımıyor, gençler şunu yapıyor, gençler bunu yapıyor... Birçoğumuzun duyduğu, sürekli şahit olduğu hem anneler ve babalar hem de çevredeki diğer insanlar tarafından sıkça söylenen sözler bunlar.
Bugün ki gençliğin mimarı da bu sözleri sarf edenlerdir. Bunu hiç bir şekilde aklımızdan çıkartmamamız gerekmektedir. Evet gençler hata yapıyorlar, nerede durması gerektiğini bilmiyorlar ya da onlar sanal dünyanın içerisine hapsedilmiş durumdalar. Peki ya gençlerin büyükleri ne durumdalar?
**
Geçenlerde belediye otobüsü ile bir yere giderken şahit olduğum bir olayı sizlere aktaracağım. Hepimizin malumudur ki Konya'da otobüslerle seyahat etmek biraz zor. Otobüse binmek için sıraya geçen 20 kadar gençten biri de bendim. Arka taraflardan 60’lı 70’li yaşlarda bir teyze geldi.
**
Tam ayağımı otobüsün içine atmıştım ki teyzenin gelip beni itmesi ile kendimi bir anda dışarıda buldum. Hiç bir şey söylemeden ben de teyzeyi takip edip arkasından ilerledim. Otobüs çok kalabalık olduğu için teyze arkalara doğru gidemedi ön taraflarda oturacak bir yer aradı fakat oturacak bir yerde yoktu.
**
Bunun ardından orada oturan bir kız çocuğuna gözlerini dikti. Kız çocuğu zannediyorum 12 13 yaşlarında bir çocuktu. Yanında babası oturuyordu. Teyze biraz ilerledikten sonra kıza döndü ve dedi ki; “Biz yaşlıyız siz bize neden yer vermiyorsunuz? Zaten zar zor çarşıya geliyoruz. “ Kız çocuğu başını önüne eğdi ve gözleri doldu.
**
Babasına döndü hiç bir şey söylemediler sadece karşılıklı baktılar. Dünyanın en çaresiz bakışını orada gördüm. Bunun ardından babası benim kızım engelli ve ayakta duramıyor o yüzden buraya oturdu. Bende tekerlekli sandalye alamadığım için mecburen kucağımda taşıyorum dedi. O anda kız çocuğunun yaşadığı durumu bir de siz düşünün.
**
Genç bir kız olarak hayatınızın başındasınız ve ayaklarınız tutmuyor. Oradan da bir insan gelip sizin eksiğiniz olan yerden sizden talepte bulunuyor. Gerçekten çok acı bir durum değil mi ? Bunun ardından otobüste buz gibi bir rüzgar esti ve hiç kimse konuşmadı. Ağzını açıp hiç kimse tek kelime edemiyordu. Teyze bu sefer de dönüp babaya kendisine yer vermesini söyledi. Baba kalktı ve yer verdi. Bunun ardından ise teyze 2 durak sonra indi. 2 durak sonra ineceğimiz bu hayat için gerçekten çok kırıcı oluyoruz.
**
Evet gençler hatalılar bazı zamanlarda ne yapmaları gerektiğini ne düşünmeleri gerektiğini ne söylemeleri gerektiğini hakkı ile bilemiyorlar. Çok güzel bir atasözü var. “ Herkes kendi evinin önünü süpürse sokak tertemiz olur" diye.
**
Önce kendimize dikkat edeceğiz ve bunun ardından dünyayı değiştirmeye çalışacağız. Kendimize değiştiğimizde göreceğiz ki dünya değişmeye başlıyor ve daha güzel bir dünya bizi bekliyor. İnsanları kırmadan, insanları üzmeden, insanları severek, insanlara saygı duyarak, insanlara değer vererek, insanlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.
**
Gençlerin hatalarını söyleyip durmak yerine bu hataları yapmamalarını sağlamaya çalışmalıyız. Onlar için ne yapabiliriz, onlara ne katabiliriz bunu düşünmemiz gerekiyor. Onlar bir delikanlı adı üstünde deli kanlı kanları deli akıyor. Ama bu deli akan kanın nasıl faydalı işlerde kullanılabileceğini kendilerine öğretmemiz ve öncelikle kendimiz güzel işler yaparak onlara örnek olmamız gerekiyor. İki durak arası bu dünyada bütün kapıları açacak tek anahtar “ Sevgi “ dir. Sevelim sevilelim. Bu otobüs kimseye kalmaz. İyi yolculuklar..