Hastanelere ticari gözle bakılamaz

Saadet Partisi Sosyal İşler Başkanlığı tarafından "Şehir Hastaneleri Raporu" hazırlandı. Saadet Partisi Konya Sosyal İşler Başkanı Muhammed Uzun, raporla ilgili çarpıcı noktaları bir basın açıklaması ile paylaştı

Şehir Hastaneleri süreci ile ilgili eleştirilerini ifade eden Uzun, şu açıklamalarda bulundu: “Bilindiği üzere, devlet tarafından yürütülen sağlık hizmetlerinin hizmet karşılığında belirlenmiş bir süreye kadar özel sektör tarafından uygulanması amacıyla işletmeye açılan bütünleşmiş hastaneler şehir hastaneleridir. 2003 yılından itibaren hayata geçirilen ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile Nisan 2003’te Performansa Dayalı Ücret Sistemi, Eylül 2003’te devlet memurlarının sevksiz özel hastanelere başvuru imkânı, Ocak 2004’te Sağlık Bakanlığı-SSK sağlık tesisleri ortak kullanım yolu, Mart 2004’te reçeteli ilaçlarda KDV, yüzde 18’den yüzde 8’e indirildi ve Mayıs 2006’da SGK kuruldu, SSK,  BAĞKUR, Emekli Sandığı SGK çatısı altında toplandı, Ekim 2007’de ‘Genel Sağlık Sigortası’ sistemine geçildi, Ocak 2010’da kamu personeli de ‘Genel Sağlık Sigortası’ kapsamına alındı, Ekim 2012’de  ‘Kamu Hastane Birlikleri Yasası’ çıktı. Ancak tüm bu gelişmelerin yanı sıra Temmuz 2006’da sağlık hizmetlerinde  ‘Yap-Kirala-Devret’ olarak adlandırılabilecek ‘Kamu Özel Ortaklığı Modeli’ ile ilgili uygulama yönetmeliği devreye girdi ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın 3. fazı olan Şehir Hastaneleri süreci başladı. Kamu Özel Ortaklığı Modeli (KÖO) Sağlık alanında uygulanırken, Hastanenin tıbbi bölümünün işletilmesi ve yönetilmesi yine Sağlık Bakanlığı’na ait ve Bakanlık kendi sağlık personelini çalıştırmaya devam etmektedir. Yani taşeron olarak uygulanan hizmetler ile ticari alanların işletilmesi özel ortağın tekelinde olmaktadır.”

AÇIKLAR SUİSTİMAL EDİLEBİLİR

“Herhangi bir olumsuzluk durumunda Bakanlığın bir tür emniyet tedbiri gerektiğinde aktif olarak müdahil olması gerekirken, işleyen süreçler bakımından henüz düzenleyici ve denetleyici fonksiyon oluşmamıştır” diyen Uzun, açıklamasına şöyle devam etti: “KÖO Modeli ile tıbbi hizmet dışındaki yönetim, hizmet ve ticari alanlar sözleşmeciye bırakılıyor. Bu bakımdan devletin, sağlık sektöründe bu alanlardan bütünüyle çekilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Çünkü, şehir hastanesini inşa eden yüklenici firma ya da firmalar hastane içi ve çevresinde yapacakları tüm ticari işletmeleri kendileri yönetecektir. Bunların yanı sıra görüntüleme ve laboratuvar hizmetlerini yürütecek, radyasyon onkolojisi gibi ileri teknolojili ve yüksek maliyetli çalışmaları üstlenecek. Daha sonra ise bu hizmetlerin faturasının devlete nasıl yansıyacağı ortaya çıkacak. Suistimale sebebiyet verecek açıklıklar yasal tedbirler muhakkak kapatılmalıdır.”

HASTA MAHREMİYETİ RİSK ALTINDA

Hastanenin bilgi yönetim sisteminin de işletebilecek olmasının hasta kayıtlarının güvenlik ve mahremiyetine ilişkin endişelere de yol açacağını ifade eden Uzun, şu ifadelere yer verdi: “Hastanelerde sürekli olarak tüm yatakların ve cihazların kullanılmasının yüzde 70 oranında garanti edilmesi bu oran tutturulamaz ise Sağlık Bakanlığı ihaleyi alan şirketlere aradaki farkı ödemeyi de taahhüt etmekte.  Dolayısıyla doluluk oranını tutturmak için vatandaşların ‘daha çok hastalanması’ ve hastanelere başvurması gerekmektedir. Bu durumda ise yöneticilerin sağlık personeli üzerinde baskı kurması kaçınılmaz olur. Ayrıca hastaların sistemde gereksiz yere fazladan tutulup tutulmadığı noktasında şüpheler oluşur. Kamu-Özel İşletme Modeli’nin ülkemizde uygulanan en önemli örneklerinden biri köprülerde garanti edilen araç geçiş sayısı, Şehir Hastanelerinde müşteri sayısı olarak karşımıza çıkıyor. Garanti edilen yüzde 70’lik doluluk karşılanamadığı takdirde; ya direkt olarak katkı payı olarak milletin karşısına çıkacak ya da dolaylı şekilde vergilerden firmalara ödemeler yapılacak. Kısacası devlet, kendisini üç ya da beş yılda amorti edecek bir proje için mi yüklenici firmalara 25 yıl süreyle kira ödeyecek?  Bu durum akla ‘neden!’ sorusunu getiriyor. Bütün bunların yanı sıra modelin uygulanma sürecinde şeffaflık, performans ve hesap verebilirlik bilincinin daha az olması, daha yüksek maaşlar, yeterli niteliklere sahip olmayanların keyfi olarak istihdamına neden olabilmesi, yönetim kurulunun gözetim ve denetim sorumluluğunu tam olarak yerine getirememesi ve nihayetinde devletin üstlenmesi gereken yükümlülüklerin ortaya çıkabilmesi ile kamusal sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine dair kamuoyunda yanlış algılamalar oluşabilir.”

HASTANELER TİCARİ İŞLETMEYE DÖNÜŞMEMELİ

Mevcut bina ve ekipmanların tamamen elden çıkartılmasının da bir israf olduğunun altını çizen Uzun, şöyle konuştu: “Köprü, otoyol, tüp geçit, hava alanı ve sağlık kampüsleri tek tek bakıldığında her biri için firmaların çektikleri kredi üzerinden ayrı ayrı borçlanan ülkemiz, ciddi bir borç yükünün altına girmektedir. KÖO Modeli başta kullanışlı bir model olarak görülse de düzgün planlanmadığı zaman ülkeyi felakete sürükleyecek bir dış borç yapısı ortaya çıkarmaktadır. Sağlıkta kalite; binaya, makineye, otelciliğe ya da lükse değil “insan”a dayanır. Bu sebeple hekime, sağlık çalışanlarına, sağlık girişimcilerine, hizmete, tıbbi cihaz ve ilaçta Ar-Ge standartlarının geliştirilmesine, verimliliğe ve inovasyona önem verilmeli ve buna göre yatırımlar yapılmalıdır. Devlet hastaneleri ticari işletmeye dönüştüğünde sağlık hizmetlerinin kamusal niteliği azalarak maliyeti artacak ve gelir dağılımı zaten fevkalade bozuk olan ülkemizde sağlık hizmetlerine ulaşmak zorlaşacaktır.  Şehir Hastaneleri ile sağlık imkânları bir bölgede toplanarak halka daha kolay ve daha az masrafla hizmet vermek amaçlanırken iş mecrasından çıkarılmış ve ranta açık bir hale büründürülmüştür. Köprü, otoyol, tüp geçit ve hava alanı projelerinde olduğu gibi Şehir Hastaneleri projeleri kapsamında özel şirketler devlet garantisi ile borçlanmakta, dış borç stokunu artırmakta ve geleceğimiz adeta ipotek altına alınmaktadır. Belki iyi niyetle başlatılan bir proje, ne yazık ki işe plansızlık da girince ranta kurban edilmiştir. İktidar, hastalığı, borçlanmayı, bağımlılığı teşvik ediyor, etmemelidir.”

HAMDİ BUĞUR

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri