Gelecek Partisi Konya İl Başkan Yardımcısı Hasan Mutlu
Siyasetin Gölgesinde Kalan Kültür Ve Sanat
Kültür, kavramının pek çok anlamı vardır.
Kültür, insanoğlunun maddi ve manevi olarak ürettiği, yarattığı herşeydir. Gelenekleri, görenekleri, dili, dini, edebiyatı, giyimi, mimarisi, yemekleri
Sanat, insanlığın var oluşundan bu yana sürekli olarak değişim geçirmekte ve insanın ihtiyaçlarını dile getirmektedir. İnsan, sanatla birlikte gelişerek sanatı, kendini ifade etme aracı olarak kullanmaktadır
Kültür ve sanat toplumda farklı düşünen insanları bir arada tutan değerlerdir. Bizi biz yapan ortak bir payda da buluşturan kültürel değerlerimiz siyasetten çok daha öndedir. Bir Neşet ERTAŞ ya da Konya için Ahmet ÖZDEMİR namı diğer Kör Ahmet bizim toplumumuzun ortak kültürel değerleridir. Çünkü kültür ve sanat toplumları ayrıştırmadan bir arada tutmak için bir misyon üstlenmiştir.
Kültür ve sanat geçmişle geleceğimiz arasında tabiri caizse bir çınar ağacı gibi köprüler kurmakta. Aynı dili konuşmasak da kültür ve sanatla geçmişten geleceğimize bir değer yapısı oluşturmaktadır. Örnek vermek gerekirse Mevlana Celaleddin Rumi ve şems Konya sınırları içerisinde iki inşadan ibarettir. Ama mesneviyi okuyunca, Kubbe’i hadra’ya bakınca kültür ve tarihle yoğrulunca anlam bulmakta bize geçmişin sanata dair izlerini göstermekte adeta yüzyılları aşan dilleriyle bizlerle iletişim kurmaktadırlar.
Kısacası kültür ve sanat azımsanmayacak bir güce sahiptir. Şöyle ki;
• Sanat ortamı güzellik, hoşgörü ve sevgi ortamı içerir.
• Çeşitli sanat dalları ve kültürel faalıyetler insanları iyi yöne kanalize etmektedir.
• Sanatsal faalıyetler insanların kaynaşmasına, hatta uluslararasında sıcak bir bağ kurarak iletişim aracı haline gelmektedir.
• Ülkemiz içerisinde de güzel bir tanıtım vazifesi görmektedir.
Günümüzde ise Kültür ve Sanat konusunda eksiklerimiz olduğunu söyleyebiliriz. Bunu biraz da bizi yönetenlerin bu alana bakışları sonucunda gerçekleştiğini görüyoruz. Kültür ve sanat konusunda siyaseten bir kaç inşaata dayalı kültür ve sanat merkezleri ya da bir kaç kurum açılışından bir adım öteye gidememiştir. Sonuç olarak sadece siyasete malzeme çıkartılan, birkaç fotoğraf karesiyle süslenen durumlar olmamalıdır.
Sonuç olarak kültür toplumların üretimleriyle alakalı olgudur. Bizler ürettikçe bu alana bakışımız değiştikçe daha da güzelleşecek ve belki de siyasette biraz mola veyahut bizler için nefes alanı doğuracaktır.
Ülke yönetiminde ise kültür ve turizm bakanlığı olarak geçmekte ve belki de kültür ve sanatı turizm çatısı altında geri plana atılmıştır. Turizm doğru işletildiği takdirde belki de geleceğimize yön veren, toplumların ilgisini çeken kültürel değerlerimizin ön plana çıkacağı değerlere öncülük edecektir.
Bakınız Roma İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, Selçuklu devleti içerisinde en zengin eserler Anadolu’dadır. Anadolu bizden sonra gelecek kuşaklar için emanetimizdir. Biz bunları doğru anlatabildiğimiz takdirde diğer ulusların cazibe merkezi haline gelecektir. Ne kadar yağma haline gelse de zenginliklerimiz, arkeolojik değerlerimizi bizim ortak tarihimiz bilip tüm vatandaşlarımızı bilinçlenmelidir.
Türkiye açıkçası yeniden vizyona ihtiyaç duymaktadır. Özellikle dijitalleşen dünya da buna ayak uydurmak gerekecektir. Bu alan yeniden kurgulanması kaçınılmazdır. Toplumda sanat devlet otoritesinden ayrılıp tamamıyla özgür düşüncelerle süslenip bizim has Anadolu kültürümüzü ve sanatçılarımızı, Âşıklarımızı ön plana çıkartmak gerekecektir.
İlave olarak tüm dünya liderleri ve Osmanlı imparatorluğu da dahil olmak üzere liderler sanatla uğraş halindedirler. Liderler ülke yönetiminde bulunurken de sanattan hiç kopmamışlardır. Kimisi şair, marangoz ve yüzük ustasıdır. Sanatın bütünleyici yönü, hoşgörüsü ve insancıl taraflarını hep yakınlarında hissetmişlerdir.
Unutmamak gerekir ki;
Sayın Genel başkanımız Prof. Dr Ahmet DAVUTOĞLU’ nunda bahsettiği gibi birçok siyasi lider zamanla unutulur ama kültür ve sanat alanındaki özgün katkılarıyla insanlık tarihine geçmiş isimler hep hatırlanır.