Haram lokmanın sonucu -Hikâye-

Muzaffer Dereli

Meyhaneci bir adamın, meyhanesinin yakınlarında amelelik yapan bir işçi dikkatini çeker. Adam her gün elinde kürek ve kazmasıyla gelir ve o civarda belediyeye ait mekânlarda çalışır. Öğle vakti olunca çıkınını açar ve azığında ne varsa onu yer, sonra da yere serdiği bir kartonla namazını kılar. Meyhaneci onun bu düzenli ve huzurlu halini seyrederek kendi kendine şöyle der:

“Şu adama bak. Fakir olduğu her halinden belli. İşini düzgün yapıyor, vakti gelince azığında ne varsa onu yiyor ve namazını kılıyor, Allah’a şükrediyor. Halinden ne kadar da memnun. Huzurlu olduğu da belli. Ya biz! Yaptığımız iş meydanda. Kazancımız da bol. Yiyip içtiklerimiz pek çok insanın ulaşamadığı şeyler. Ama içimizde bir huzur yok. İbadete karşı da hiçbir istek yok.”

Günler böyle geçerken meyhaneci adam bu garip ve fakir adama o kaliteli yemeklerinden ikram etmek ister:

-Arkadaş, buyur sana yemek ikram edeyim.

Adamcağız bu beklemediği teklif karşısında şaşırır. Kendini toplamaya çalışırken;

-“Sağol, benim azığım var,” diyerek kabul etmez. Onun rızkının haram olduğunu düşünür.

Meyhaneci adam aklına koymuştur. Onu birkaç defa daha davet eder. Gelmeyince kendisine en leziz yemeklerden bir miktar gönderir. Bu sefer adam dayanamaz ve yer.

Artık bir gedik açılmıştır. Birkaç gün arayla yemekler gelir. Adamcağız yerken; “ne yapayım, kendi geliyor. Oraya gidip yemiyorum. O kötü mekânı ve günaha batmış insanları da görmüyorum,” diye kendisini teselli eder.

Meyhaneci isteğini kabul ettirdikten sonra da onu takip eder. Acaba aynı hali devam edecek mi diye!

Ama ne mümkün! Bakar ki adamcağız gözünü buraya dikmiş, yine o yemeklerden gelir mi diye. Namazlarını ise geç vakte bırakmaya hatta neredeyse terk etmeye doğru gitmiş. Adamdaki dervişlik hali kaybolmaya başlamış.

-“Evet,” der. “İşte işin sırrı; helâl lokma. Adamcağız haram kazancı yiyince ne hale geldi!”

Öte yandan derviş adam, kendinde bir gariplik hissetmeye başlar. Nefsi azgınlaşmış, ibadet isteği kalmamış, yapsa da ondan hiç zevk almamaya başlamış. Acaba neden derken birden aklına gelmiş:

-“Eyvâh, ben ne yaptım? Tamamen şeytana uydum. O adam şeytanın ta kendisi! Beni nasıl da kandırdı? Aman Allah’ım! Sen beni affet! Ben hata ettim, nefsime zulmettim, ne olur beni bağışla” diye günlerce gözyaşı akıtır. O adamdan uzaklaşır. Tevbe ve istiğfarla meşgul olur. Allah’ın rahmeti sonsuzdur. Aylar sonra, onun tevbesini kabul eder, onu temizler ve eski haline kavuşturur.

***

Hikmetler!

Ey Oğul! Hikâyeyi iyi dinle! Bil ki haramdan hayır yoktur. Öyleyse ondan kaçın! Bil ki, haram seni ibadetten uzaklaştırır. Yapsan da onun zevkini aldırmaz. Çünkü Allah (c.c.) ile senin aranda bir perde olmuştur. Çocukların ve dostlarına yedirirsen de tıpkı dervişin âkıbetine uğrarlar.

Ey oğul! Bütün haramlar böyledir. Her biri seni Rabbinden uzaklaştırır. O halde gözüne, kulağına, eline, diline ve kalbine sahip ol!

Ey oğul! Ancak helâl ve temiz olan şeylerden kazan! Onlardan ye ve yedir!

Ey Oğul! Kanaatkâr ol! Bilesin ki kimse yemediğini götürememiş, yediğinin de hesabıyla gitmiştir.

Ey Oğul! Bil ki cinlerin şeytanları olduğu gibi, insanların da şeytanları vardır. Her ikisinden de arslandan kaçar gibi kaç!

Ey Oğul! Haberin olsun ki haramla beslenen kişinin duası da makbul değildir. O halde Allah ve Rasûlü’nün şu uyarılarına kulak ver:

“Ey Peygamberler! Temiz ve helâl olan şeylerden yiyin ve salih ameller işleyin!” (23 Mü’minûn 51). Mü’minlere de şöyle emrolunur:

“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin!” (2 Bakara 172)

“Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapıyor. Saçı, başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açarak, Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! diye yalvarıyor. Halbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği de haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir?” (Müslim, Zekât 65)

“Ey Ka’b b. Ucre! Haramla beslenen et ve kan (beden) Cennet’ e giremeyecektir. O, ateşe daha yakındır. Ey Ka’b b. Ucre! İnsanlar iki kısımdır: Bir kısmı, güzel amel işlemek suretiyle nefsini cehennem ateşinden kurtarır. Bir kısmı da, canını tehlikeye atar ve kendisini cehenneme götürecek kötü ameller işler…” (Ahmed, Müsned 5/342- 343; Müslim, Taharet 1)

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.