Hayatımız talepler, beklemeler ümitler üzerine kurulu.
Bir eylem, faaliyet içindeyseniz, işin tabiatı gereği, gayenize ulaşmayı, arzularınızın yerine gelmesini umuyorsunuz.
Hedefler hedefleri kovalıyor; çeşitli derecelerde sabır gerektiren nice zaman diliminde, bekleyiş hâline giriyorsunuz.
Fakat insan bazen yaşadığı anlara, planlarına, istikbaldeki zamanlarına farklı yüklemeler yapmak, rutinden sıyrılmak, belki yeni beklentiler içine girmek istiyor.
Özellikle mekân değişikliklerinde, tatile çıkarken mesela g(özleyişleri) artıyor. Biraz yavaşlamak, rutini delmek, olayları durdurmak, üzüntüden kaçmak, dinlenmeyi arzuluyor.
Sanki yepyeni bir hayata başlayacaksınızdır. Memleketteyken kapıldığınız amansız çark orada duracaktır.
Saatin tiktaklarına, güler yüzlü demler, vaatkâr makûs talihini yenmiş aralıklar girecektir.
Hâlbuki biraz hız kesilse de, “hikâyenize” dâhil olanlar, karşıla(ş)ma çarpışmalar(!), hadisat teker teker işliyor gene.
Kaçmak, başınızı bir deniz, serinlik kumuna, sevgi kabına gömmek istediğiniz lahzada acı tatlı havadisler, olayların sarsan tutan pençesi sizi umursamadan buluyor.
Bir türlü sevimli gelemeyen soğuk misafir ölüm; her yerde yetişip, bir selâm haber, mesaj bırakıveriyor.
Dünyaya yeni gelenleri ağırlıyor, göçenleri uğurluyorsunuz şaşmaz sapmaz bir düzende.
Yaşayacaklarını yaşıyorsunuz. Kapınızı kilitlemek mümkün olmuyor, hadiseler akıyor.
Her zamanki didişme, vukuat, siyahî malûmat; geride bıraktığınızı sandığınız ekranlar, necis camlardan süzülüyor.
Görüntüleriniz akıyor kirli endam aynalarından, hiçliğiniz boy gösteriyor.
…
Kaderinizin karmakarışık harfleri, “oku beni!” diye sesleniyor. Yine de…
Sürate ayak uyduramasanız, “işleyiş” sizi yorsa da, bir muhabbet kaplıyor içinizi. Umutlanıyorsunuz. Sonsuzluk düşlerine lâtif çiçekler atıyorsunuz.
Gönlünüze sığınıyorsunuz, o serazat sırlı yuvaya…
Hayat bütün giriftliği, olabilir çirkinliği, sürprizleriyle de sürerken.. bir şiir güzelliği süzülüyor nazlı demlerden.
Vakitsiz baharlarda bahçeler uyanır belki, bir şakayık sürer, bir mutluluk telâşı gülümser erkenden…
Sevginin aşk hâli. Değerli Şair Bahaettin Karakoç’tan:
“And olsun bütün örtülere, andolsun bütün örtünenlere ki,
Kar altında terleyerek uyanmaktır aşk
Yaratmaktır ya da sevgilinin toprağından yaratılmak,
Her nefes alış verişte yanmaktır aşk.
İsmailî bir gönüle teslim olmaktır bıçağa,
Birini kandırmak değil, bilerek kanmaktır aşk.
Diline arılar konar, koynunda karıncalar gezer,
Sevgilinin ölçeğiyle her zaman sınanmaktır aşk.
İsrafil’in Sur’unu ruhunda duymaktır aşk,
Suyu suyla yumak gibi aşka inanmaktır aşk.”
Sevgiyi, muhabbeti, ölümsüz bir dili; dünya lafazanlığına keşmekeşine inat, yeniden ve yeniden bekliyorsunuz.