Türkiye ekonomisi hakkında son zamanlarda çok fazla konuşuluyor! Bu konuların bazıları derinlemesine ele alınmayı gerektirmese de, sorunlara odaklanmak yerine çözüm odaklı düşünmeye çalışmak önemli.
Ülkemizin, enerjik ve genç beyinlere ihtiyaç duyduğu gerçeğini asla unutmamalıyız. Bu nedenle, Türkiye ekonomisini değerlendirmek için son zamanlarda zihinlerimize yerleşen kelimeler üzerinden bir bakış açısı sunmak istiyorum:
1. FAİZ: Faiz konusu ekonomiyle ilgili önemli bir tartışma noktasıdır. Ancak, sadece sorunu dile getirmek yerine alternatif çözümler üzerinde daha fazla odaklanmalıyız.
2. BANKA: Bankalar, ekonomik hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak, bankacılık sektörünün daha şeffaf ve müşteri odaklı bir şekilde işleyebilmesi için düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
3. KREDİ: Kredi kullanımı ekonomik büyümeyi destekleyebilir. Ancak, sorunlu kredilerin yönetimi ve sürdürülebilir bir kredi politikasının oluşturulması önemlidir.
4. ENFLASYON: Enflasyon, ekonomik istikrar için önemli bir göstergedir. Kontrollü bir enflasyon politikası izlenmeli ve fiyat artışlarıyla mücadele edilmelidir.
5. İKİNCİ EL ARAÇ: İkinci el araç piyasası, tüketici talebi ve otomotiv sektörü için önemli bir faktördür. Bu alanda daha fazla şeffaflık ve düzenlemeler gerekmektedir.
6. KONUT FİYATLARI: Konut fiyatları, ekonomik büyüme ve insanların yaşam standartlarını etkiler. Konut sektöründe yapısal reformlara odaklanarak daha sürdürülebilir bir piyasa oluşturulmalıdır.
Bu kelimeler aslında sorunları işaret ettiği kadar, ekonomimizdeki dengesizlikleri de gösterir.
Toplum içerisinde sıkça kullanılan bu kavramlar, reel konjonktürün bir gereği olsa da, aslında iktisadî başarısızlıkları gösteren, ekonomimizde gereksiz çarpıklıkların olduğunu anlatan, hatta bunun da öncesinde ahlâkî yapının bozulduğunun birer göstergesi niteliğindedir.
Bizler, toplum ahlâkıyla birlikte Türkiye ekonomisini de bozan bu Sarsıcı(!) cahiliye kavramlarını kanun yoluyla kendi ilkelerimize göre yeniden şekillendirmeliyiz.
Bu mevzuyu Maide suresi 50. Ayeti ile anlamlandıralım.
‘Yoksa onlar Cahiliye devrinin hükmünü mü arıyorlar. İyi anlayan bir kavim için Allah’tan daha güzel hüküm verebilen kim olabilir?’
Cahiliye kelimesinin sözlük tanımlaması bilgisizlik olarak yapılmış. Yani; “bilgiden yoksun olmak, bir konuda doğru olanın tersine inanmak, yapılması gerekenin tersini yapmak” demekmiş. Ne yazık ki günümüzü tanımlıyor gibi!
Farklı hadis kaynaklarına göre de, bu tür ahlâkî sapmalar daima ortaya çıkabileceği için Peygamberimiz (sav), cahiliye dönemine geçmişte kalan bir zaman dilimi olarak bakmamış, aksine bu dönemdeki anlayışın her fırsatta tekrar ortaya çıkabileceğini düşünerek uyarılarda bulunmuştur.
İşte bu yüzden:
Küresel oyun kurucuların dünya çapında, Covid-19 ve nice ahlâksızlıklar yoluyla, ülkeler genelinde meydana getirdiği mevcut krizi bertaraf etmenin çözüm yollarını derhal gündeme getirmemiz gerekmektedir.
Ahlâk ve maneviyatla temeli atılmış, ilim ve bilimle süslenmiş bir EKONOMİ.
İnsanımızı bu kavramları konuşmaya mahkûm eden mevcut virüslü ekonomik düzene karşı, bütün dünya milletlerinin yaşam haklarını da gözeten İslâm ilkelerine dayalı adil bir ekonomik düzen(!) konusu ve kavramlarıdır.
İnsanlarımızın zihinlerini mevcut salgından kurtarmanın zamanı geldi çattı.
İşte Kriz, işte Fırsat!
Yinelemekte fayda görüyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da dile getirmiş olduğu iktisadî yapının uygulanabilmesi için, Kur’an ilkelerine dayalı temeller atılmalı ve sayın danışmanların bunun için daha gayretli ve omurgalı bir duruş sergilemesi gerekmektedir.
Adil Ekonomik Düzenin kurulabilmesi ise; Müslüman milletleri, Roma hukukunun demir parmaklıkları ardından çıkartacak bir hukuk sistemi ile mümkün olacaktır.
Yoksa bu minvalde söylenen her söz, kendimizi oyalamanın profesyonelce uygulanan başka bir yolu olacaktır.
Şunu unutmayın ki: ‘Roma hukuku ile Yerli ve Milli Bir Ekonomi Ku-ru-la-maz!’ Bu sorunları çözme konusunda daha yapıcı bir yaklaşım benimsemeliyiz.
Özetle; Ülkemizin geleceği için, ekonomimizi güçlendirmek ve sürdürülebilir bir büyüme sağlamak için gençlerimize, enerjik düşüncelere ve çözüm odaklı beyinlere ihtiyacımız var. Bu şekilde, Türkiye'nin ekonomik potansiyelini gerçekleştirebilir ve daha sağlam adımlarla geleceğe ilerleyebiliriz. Sorunları sadece dile getirmek yerine çözüm odaklı düşünerek, faiz, bankacılık sektörü, kredi yönetimi, enflasyon, ikinci el araç piyasası ve konut fiyatları gibi konuları ele almalıyız. Gençlerimize ve enerjik düşüncelere yatırım yaparak, sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilir ve ülke ekonomisini güçlendirebiliriz. Unutmamalıyız ki, ekonomik sorunları çözme konusunda yapıcı bir yaklaşım benimsemek, Türkiye'nin geleceğine yönelik umut ve başarıyı beraberinde getirecektir.