Beşeri sistemlerin, barışları ve savaşları çok safsata ve çığırtkan taşır içerisinde.
Savaşanlar başka, savaş üzerine konuşanlar çok başkadır.
Aynısı Barış içinde geçerlidir.
İdeolojilerin, devletlerin ve sistemsel fikirlerin, barış oluşturması diye bir şey asla mümkün değildir.
Bileşke menfaat çerçevesi içerisinde, çıkar ilişkilerindeki sistemsel düzenlere göre konuşlanır ve konuşmalar yaparlar.
Ve bunun gölgesi altında, başına barış düşmüş Newton’lar türer… Bir şey bulmuş, barış güvercinlerini, bahar türküleri eşliğinde söylemeye başlamış bir halde barışın başarısından söz ederler.
“Barışın çekim kuvvetini” bulduklarını sananlar yada meclisten, medyadan, meydandan çırılçıplak fırlayıp “Kanın kaldırma kuvvetini” buldukları sanan Arşimet kılıklı şahıslar çoğunlukla türemeye başlamaktadır.
Bir gündemi temaşa eylerken, görülmesi gereken maşa ve masa, masalları vardır.
“Bütün halkarı yüzyıllar boyunca kimsenin keşfedemediği bir siyasi plana göre kademe kademe aldatırız.”
Prensibine sahip bir ideolojinin, sadece pedalı olup, istediği dala konan bir toplum oluruz.
Yazarı, çizeri, düşünürü, kaşınırıyla bir toplum perde önünde süreç, demeçleri verirken arkada demlenen kan ve gözyaşından bihaber konumundadır.
Bu toplumsal ayrılıkçı yaranın, kapanmasından mutluluk ve huzur inşa edildiğini, 30 yıldır akan kanın duracağını ve artık silahların susturulduğunu söyleyerek konuşan, yazan çizen insanlara buradan soruyorum…!
1-) Kardeşlerin arasına nifak tohumu ekenlerle, onlara barışı infak edenler aynı merkezin membaından beslenmiyor mu?
2-) Doğu ile batıyı, kuzey ile güney yön olmaktan çıkarıp, ideolojik yöntemlerle tarumar ve düşman hale getiren kuvvet nedir?
3-) Silahlı unsurlar Kandil’e çekildikleri zaman? Her şey bitmiş ve bahara ulaşmış olacağımızı söyleyen, olmasa da güzel bir rüya idi diyen zihniyetteki Koru’luk insanlar, bu çözümünde savaş kadar bir korkuluk olduğunu, içine saman ve zaman dolduran zihniyetin başkası olduğunu bilmiyorlar mı?
4-) Mossad ve CIA ajanları tarafından donatılan, “Sterella” füzeli gerilla olmanın kahramanlık olduğunu düşünen “Kürt” kardeşim, demeyeceğim Müslüman Kardeşim! Bizim ırkımızın, rengimizin, dilimizin, dinimiz olduğunu bilmiyor musun? Seni ezenin de, sana ezildiğini söyleyip silah verenin de aynı merkez olduğunun farkında değilmisin?
5-) Sayın Ahmet Hakan’lar, Yiğit Bulut’lar, Hasan’lar, Ertuğrul’lar Fehmi’ler kaleminizden akan temenniler, büyük bir vehmi içeriyor farkında değil misiniz?
6-) Bir cani’nin ağzına bir de coni’nin ağzına bakarak kalem oynatmaktan, vazgeçin..! “Tarihi An”, “Milat” ,“Bahar Başlıyor.” Diyerek kabul gören manşetleriniz olabilir. Hatta bunun aksini söyleyenlere “Kan Budalası” “Akbaba” diye eleştirel çizgilerde atabilirsiniz. Şunu adınız gibi biliyorsunuz ve daha iyi bilin ki, terörü finanse eden, yetiştiren, eğiten, ideolojileştiren tek bir merkez vardır. “Oda Siyonizm”dir.
İnancın imbiğinde damıtılmamış hiçbir toplum, iç refahını ve huzurunu asla kazanamaz. İnancının gölgesinde ve ötesinde meydana gelebilecek her türlü barış, en çirkin savaşlarla aynı eş değerdedir.
Ortak paydalarından uzaklaştırılmış bir milletin içler acısı halini yaşarken, bütün millet şunun farkında olsun.
Apo, Tayyip her ne kim olursa olsun biliniz ki..!
Hakka ihanet eden, halka –halklara- ihanet eder…!