Hafızamız siliniyor

Konya Aydınlar Ocağı’nda, Mevlevî Mehmet Dede’nin hayatını anlatan Gazeteci İhsan Kayseri, “Konya’nın hafızaları bir bir siliniyor. Bunlara sahip çıkmak gerekir” dedi

Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde, “Ankaravî” lakabıyla bilinen Mevlevî Mehmet Dede’nin hayatı dile geldi. Gazeteci -Yazar İhsan Kayseri,”Ankaravî Dede” olarak bilinen Mehmet Arısoy'un 1874 yılında Ankara'da Hamivaş Mahallesi’nde dünyaya geldiğini, Yorgancıoğulları sülalesine mensup olduğunu söyledi. Mehmet Dede'nin ilk, orta ve lise tahsilinden sonra Ankara Mülkiye Mektebi'ne girdiğini belirten Kayseri, şunları kaydetti:

“Mülkiye Mektebinde Arapça, Farsça ve Fransızcayı öğrenmiştir. Talebe iken Fransızca hocası Türkçeye çevirmek üzere kendisine Mevlâna’nın Farsça bir beyitini veriyor. Bu beyiti tercüme eden Mehmet Dede, beyitin Hz. Mevlana'ya ait olduğunu öğrendikten sonra büyük bir hayranlık hissiyle birlikte gönlünde Mevlâna’ya karşı bir sevgi ateşi kaplıyor. 1895 tarihinde Mülkiye'yi bitirdikten sonra derviş olmaya karar vererek kendisini Ankara Mevlevî Dergâhı’nda buluyor. Dergâhtaki Ali Dede’ye “Derviş” olmak istediğini söylüyor.. Ali Dede de, “Sen çok zeki bir gençsin ve ileride büyük bir devlet adamı olacaksın” dediyse de Mehmet Arısoy, dervişlikte ısrar edince “O halde git, babandan izin al gel” diyerek işi zora sokuyor. Mehmet Arısoy da tam bir sene babasından dervişlik için izin isteğini tekrarlayarak sonunda istediği izne kavuşuyor. Bunun üzerine Ali Dede, Mevlana Dergâhı’ndaki Aşkî Dede'ye bir mektup yazarak kendisini Konya'ya gönderiyor. Aşkî Dede’nin izniyle çile doldurmak için Kazancı Dede’ye sevkedilerek Nev niyâzda üç gün boyunca deneniyor. Binbir günlük çile’yi bitirerek (Dede' ünvanını alıyor. Aşkî Dede’nin vefat etmesi üzerine Mehmet Dede, çok genç yaşta dergâhta hücre sahibi oluyor ve 60 yıl Mevlana Dergâhı’ndaki hücresinde yaşayarak müzenin düzenlenmesinde görev alıyor.”

Mevlevî kültüründe nezaket ve letafetin her çeşidinin bulunduğunu ve “lambayı söndür”mek yerine “lambayı uyandır”manın bulunduğunu belirten İhsan Kayseri, konuşmasında şunları dile getirdi: “1925’de Tekke ve Zaviyelerin kapatılması kararı üzerine kendisine, Asitâne’den ayrılması telkin ediliyor. Bunun üzerine kendisi “Ben buranın temizlikçisi olarak kalayım” diyerek 25 yıl daha hizmet ediyor. Yine kendisini çıkartmak istiyorlar ve dönemin Maarif Nazırı Hasan Ali Yücel’in rüyasında “Konya’daki emanetine sahip çık” uyarısı üzerine Konya’ya geliyor ve Ankara’ya dönüşünde konuyu İsmet İnönü’ye arzediyor. Bunun üzerine Mevlâna Asitânesi’nde kalmaya devam eden Mehmet Dede, gelen ziyaretçilerine kendi yaptığı kahveyi ikram ederdi. Konya’daki sünnet çocukları ilk önce onu ziyaret ederek elini öptükten sonra sünnet olurlardı. Postnişin Mustafa Holat da, sünnet çocuğu olarak babasıyla gittiği Mehmet Dede’nin elini öptükten sonra ilk defa kahveyi onun elinden içmiştir. Mehmet Dede’nin Üçler Mezarlığındaki kabrini de Recai abinin babası yaptırmıştır. Şems-i Tebrizî Türbe ve Camisinin önünde bulunan şadırvanı da üç Mehmet’ler yaptırmıştır. Parasını Mehmet Dede vermiş ve Müze Müdürü Mehmet Önder’de yardım ederek Mehmet Usta tarafından yapılmıştır.” Mehmet Dede’in vefat ettiği zaman kendisinin cenaze işlerinin Sultan Selim Camisi Baş İmamı A. Şükrü Özaydın Hocaefendi tarafından yapılmasını vasiyet ettiğini hatırlatan Kayseri, Mehmet dede’in 10 Ekim 1957’de Hakk’ın rahmetine kavuştuğunu söyledi. Kayseri ayrıca, Şükrü Özaydın Hocaefendi’yi de anacaklarını belirterek Konya’da, daha nice değerli ve kıymetli şahsiyetlerin bulunduğunu ifade ederek sözlerine “Konya’nın hafızaları bir bir siliniyor. Bunlara sahip çıkmak gerekir” şeklinde son verdi. Bu arada şâir-yazar Koray Ekener’in mezarının da Musalla’da bulunduğunu kaydeden Kayseri, onun mezarını da Abidin Erenmemiş tarafından yaptırıldığını sözlerine ekledi.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri