Ashâbı Kiram -Rabb’im hepsinden ebeden râzı olsun- bütün güzel ahlak düsturlarını Peygamber Efendimiz aleyhisselam’dan öğrendiler, yanlışlarını düzelttiler, eski hatâlarını bir daha tekrar etmediler. O’nun koyduğu bireysel ve sosyal nizam ölçülerinden şaşmadılar, kaymadılar, kaytarmadılar, kendilerine göre ölçüleri değiştirmeye kalkmadılar, ‘getirdiklerin aklımıza yatmıyor, örfümüze-töremize-Arap âdetlerine ters düşüyor’ demediler. Onlar tüm samimiyetleriyle inandılar, bu uğurda pek çok fedâkarlıklara katlandılar. ‘O söylüyorsa doğrudur’ dediler hiç irdelemeden hemen kabul ve tasdik ettiler. İşte bu sarsılmaz bir imandı. Ya biz nasılız? Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin iddiasıyla ortalığı bulandırdılar. Şimdi aziz Peygamber sahabelerine dil uzatıyorlar, bu ne hadsizliktir!
Onlar sarsılmaz imanlarıyla yıldız şahsiyetler oldular.
Bizler sahabei kirâmın Rasûlullâh’a duyduğu muhabbete aşığız. Onların her birindeki aşk boyutundaki sevgi tezâhürlerini gördükçe kendimizden utanıyoruz. Onları en güzel misal biliyoruz zira onlar Allâh’ın en çok sevdiği Nebisinin sohbetiyle bereketlenmiş muhteşem şahsiyetlerdi.
Evet, Peygamber aleyhissalâtu vesselam’da nihâyetinde bir kul idi. Ve o kutlu âbide şahsiyetler, bu kul peygamber ile tam yirmi üç sene berâber oldular. O’nun nasıl yaşadığını, gününü nasıl geçirdiğini, gecelerini ne şekilde değerlendirdiğini, hangi vakitler namaz kılıp oruç tuttuğunu, ne zaman hac ettiğini, savaşlardaki kahramanlığını, aralarındaki anlamazlıkları nasıl çözümlediğini hep görerek, yaşayarak öğrendiler. Peygamber aleyhisselam onların dâima yanlışlarını düzeltti, eksiklerini bildirdi, doğru davranışlarını onayladı. Allah Rasûlü onlara kâmil ahlâkıyla en güzel misal yâni –usvei hasene- oldu.
Bu sebeple ashâbı kiram hep O’nun izinde oldu zerre sapmadı dolayısıyla onlar sünnete çok önem verdiler. Onlar ve onları tâkip edenler hadis öğrenmek için büyük sıkıntılara sabrettiler, uzak diyarlardan gelenler hadis öğrenmek için günlerce peygamberin yanında kaldılar. Rasûli Ekrem Efendimizden ayrıldıktan sonra tekrar hadisleri daha iyi anlamak için bir araya gelerek mütalaa ettiler. Utanılacak konuları dahi sormaktan çekinmediler.
Sahabei Kiram efendilerimiz, Rasûlullâh’ın eliyle yetiştirdiği örnek bir nesil oldular ve Peygamberimiz aleyhisselam; ‘Benim ashâbım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz’ (Kenzu’l-ummal, hadis no:1002/ İbni Hazm, el-İhkam, 6/82) müjdesinin muhataplarıydılar. Günümüzde bu yazının muhatabı bâzı kendini bilmezler ise Peygamber hadislerini bizlere rivâyet eden sahabelerin güvenilirliği konusunda endişe duyduklarını ifâde ediyorlar. Bu asla kabul edilir bir konu değildir. Her birinin ayrı güvenilir rehber şahsiyetler olduğunu bizzat yüce Rasûlümüz söylüyor. Onların nasıl bir inanışla Peygamberlerine bağlı olduklarını yukarıda izah ettik.
Bu iddia sâhiplerinin asıl amaçları; İslam dînini bozmak, tahrif etmek için önce son dînin, son Peygamberini ve sahabelerini devre dışı bırakmak sonra da Kur’ân’a saldırmaktır. Siz bakmayın Kur’an bize yeter dediklerine. Kur’ân’ın hadis ve sünnet ile daha iyi anlaşılacağı anlatıldığı üzere gâyet açık ve nettir. Onlar istiyorlar ki, sünnet ve hadisler aradan çıksın ki, Kur’ân-ı biz kendi keyfimize göre yorumlayalım, eğelim, bükelim, esnetelim. –haşa- Bu bir tuzaktır. Saf zihinleri idlâl edenler bir gün kazdıkları kuyuya düşeceklerdir.
Dîni doğru anlayan bir Müslüman bilir ki Peygamber, Kur’ânu Azûmuşşân’ın canlı bir tefsiriydi. Sahabesi de O’nun hayâtının özetiydi. Onların özü ise sözüne güvenilir âlimlerimizdi, fukahamızdı. İmâmı Âzamlar, İmâmı Mâturîdîler, İmâmı Şâfîler, İmâmı Gazâlîler, Şâhı Nakşibendîler, Abdulkâdîrî Geylânîler idi. Onlardan da ancak zındıklar şek-şüphe eder. Onlar sarsılmaz kulpa sarılmış güvenilir şahsiyetlerdir. Onları bırakıp da bugünün şarlatanlarına mı güveneceğiz? Rabb’im sonumuzu hayreyleye.
Kur’ân-ı ve Kur’ân-î hakikatleri bizleri ulaştıran kutlu Elçi Hz. Muhammed aleyhisselam’a, muhteşem ashâbına ve onların peşi sıra gelen ulemaâya-sulehâya-fukahaya çok şey borçluyuz. Allah Teâlâ onlardan ebeden râzı olsun cennetin en güzel yerlerinde ağırlasın bizleri de şefaatlerine eriştirsin inşallah.