15 Temmuz Darbe kalkışmasından sonra ortaya koydukları algı yönetimiyle milletimize saldırmaya devam edenlerin genel olarak 2 kategoride toplandıklarını görüyoruz.
FETÖ’yü öne sürerek saldırıda bulunanların birinci grubu Milletimizin 1400 yıldır takip edegeldiği sahih İslam yolunu millet nazarında kötülemek isteyen güruhtur.
Kur’an-ı Kerim’in en sahih tefsiri ve meali olan Sahih Sünnet ve Sahih Hadislere saldıran bu güruhun temel gayesi Milletimizi Ehli Sünnet yolundan alıkoymaktır.
FETÖ’nün sapık fikirlerini daha da saptırarak “İşte Ehli Sünnet İslam’ı budur ve bu yolun önü kesilmediği sürece başka FETÖ’lerin çıkması kaçınılmazdır” gibi ifadelerle İslam’ın 1400 yıllık ilim ve irfan yoluna saldıran bu güruhun FETÖ’den çok da farkı olmayan sapkın düşüncelerini Milletimiz çok iyi tanımaktadır.
Kimi mezhepsiz, kimi mealci, kimi de Kuraniyyun olarak adlandırılan bu güruhun sözcüleri ya da Milletimizin tabiriyle ağa babaları denilen kişiler, daha düne kadar okyanus ötesinde FETÖ’yü ziyaret için sıraya giren ve FETÖ’yü kutsamaktan geri durmayan kişilerdi.
15 Temmuz’un aydınlığından gözleri kamaşan bu sapkın grubun, bu defa seviyesizce Milletimizin büyük çoğunluğunun tabi olduğu Ehli Sünnet itikadına saldırmaları, tıpkı yarasaların gün ışığına olan düşmanlıkları gibidir.
Kur’an-ı Kerim’i okuyacak ve anlayacak derecede Arap lisanına vakıf olmadıkları halde batılı müsteşriklerin ve sonradan Müslüman olan Yahudilerin kitaplarını nerede ise bire bir intihal edecek kadar intihalci olanların Kur’an-ı anlamak adına yazdıkları kitaplar aslında cehaletlerinin an açık delilidir.
Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’e rahmet okutturacak derecede Selefimiz olan İslam Alimlerinin (Rh.a) icmaına sataşan bu kişilerin bu güne kadar eş dost ve akrabalarından başka kişilerle de bir icma oluşturamadıkları bir gerçektir.
Hz. Rasulullah’ın (sav) Sahih Sünnet ve Sahih Hadislerini kendi düşüncesine uygun olmadığı için yok farz eden bu güruhun, 15 Temmuz gecesinde vatandaşlara kurşun sıkmaktan çekinmeyen daha sonra da, Rasulullah’ın (sav) sünnetine ittiba adına, suyu çömelerek üç yudumda içen bir darbecinin FETÖ’den öğrendiği bozuk din anlayışından çok da farkı yoktur.
Yerine göre duygusal, yerine göre sübjektif, yerine göre ise başkalarından derlediği malzemeleri gündeme getirerek laf kalabalığı ile FETÖ’den daha da aşırı diyebileceğimiz şekilde, çarpıtılmış, saptırılmış bir patolojik dini görüş ortaya koyan bu güruhların yeri tıpkı tarihteki olduğu gibi yine tarihin çöplüğü olacaktır.
Çöplükteki malzemelerin bir kısmı “geri kazanım yoluyla işe yeniden yarayabilir hale getirilebilir“ şeklinde düşünenlere söylenecek söz şudur:
Atıklar belki geri kazanım yoluyla kullanılabilir hale getirilebilir, ancak çöplerde geri kazım yoluyla bir şey elde etmek mümkün olsa bile, verilen emeğe ve geçen zaman yazık olur.
İşlerine geldiği zaman, Kur’an Ayetlerinin veya Sahih Hadislerin direkt lafızlarını yani literal yönünü öne çıkaran, işlerine gelmediği zaman ise, ayet ve hadisleri kendi indi görüşleri doğrultusunda yorumunu yani Hermeneutiği öne çıkaranların, tıpkı FETÖ gibi birden fazla yüzü ve birden fazla dili olduğu er veya geç ortaya çıkacak ve Milletimiz bu güruhunda gerçek yüzünü, yeni bir 15 Temmuza gerek kalmadan görecektir.