Yeni Anayasa değişikliğiyle ilgili referanduma sayılı günler kala gerginlik son safhada. Bu referandum süreci bir halk oylaması olmaktan ziyade, ''Olmak ya da olmamak'' üzerinden sanki bir ölüm kalım savaşıymış gibi yürütülmekte. Bundan mütevellit referandumda çıkan sonuç ne olursa olsun endişeleniyoruz.
İnsanları kutuplaştırarak taraftarlarınızı çoğaltabilirsiniz, sağlamlaştırabilirsiniz de... Peki ya referandum sonrasını hiç düşündünüz mü?
Yıllarca birlikte çalıştığınız insanlara ''hain'' demeyi vicdanınız nasıl elveriyor? Referandum sonrası onların yüzüne nasıl bakacaksınız?
Saadet Partililere yapılan çirkin ithamlardan bahsediyoruz.
Ak Partililer çok iyi biliyor Saadet Partisi niçin hayır diyor.
Referandumda ''CHP'nin Hayır demesinin temelinde, Kemalizm'in tasfiye edileceği endişesi var. Fakat Saadet Partisi'nin Hayır demesinin temelinde ise, hâlâ mevcut sınırlarımızı tanımayan ABD'nin ''İkiz Yasalar'' eliyle Türkiye'ye Sevr'i dayatarak, Hain/m Nahum planı gereği ülkenin parçalanıp, bir parçasının da Büyük İsrail'e eyalet yapılması endişesi var.''
Sizler de bizler de Saadet Partisi'nin bu ve benzer nedenlerden dolayı tercihinin 'Hayır'' olduğunu biliyoruz.
Yıllarca diğer partiler Erbakan Hoca’ya benzer iftiraları atmadı mı? Bunu nasıl bilmezsiniz?..
Kaldı ki merhum Erbakan Hoca boşuna uyarmadı yıllar önce; ''toprak ayaklarımızın altından kayıyor'' diye.
Erbakan Hoca Müslüman ülkelerin siyonistlerce bölünmek, parçalanmak ve başlarına işbirlikçiler getirilmek suretiyle sömürülmek istendiğini söyledi. O dönem 'komplo teorisi' üretiyor diyenler ne çare bugün ''Erbakan haklıymış'' diyorlar.
Osmanlı Birinci Dünya Savaşı’na girince İngiltere vb. sömürgeci devletler Müslüman bölge ülkelerine bağımsızlık fikirleri aşıladılar. Birinci Dünya Savaşı sonrası bir çok Müslüman devlet bağımsızlığını ilan ederken, Osmanlı yenilmiş, bölünmüş, parçalanmış olarak küçük bir toprak parçasıyla kaldı.
Bugün aynı plan çerçevesinde Ortadoğu’da bir güç mücadelesi veriliyor bu ülkelerce. AB ülkeleri, ABD, Rusya, İngiltere, İsrail Ortadoğu'ya hakim olmanın savaşını veriyorlar.
Birinci Dünya Savaşı sırasında bağımsızlık fikirleri telkin ettikleri Libya, Suriye, Irak, S.Arabistan, Yemen, Mısır vd Müslüman ülkeleri bugün kimini doğrudan kimi dolaylı yoldan işgal ettiler.
Aynı planın içinde Türkiye de vardır. Esasen asıl hedef Türkiye. Ortadoğu bölge ülkeleri Türkiye'nin ileri karakolu, kaleleridir.
Bugün ise, o gün Osmanlı topraklarında yaşayan Müslüman halkın dediği gibi aynı nakarat, (''bize bir şey olmaz'') tekrar ediliyor. Kimse kendisini kandırmasın BOP devam ediyor ve tıkır tıkır işliyor.
Siyonistlerin Büyük İsrail Projesi’nden yani yeni adıyla Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)'tan vazgeçtiklerini zannetmek insanı yanıltır.
Bu referandum bir dönüm noktası onlar için. Türkiye'nin alelacele referandum kararı alması, Barzani'nin Türkiye ziyaretinde bir devlet başkanı gibi karşılanması ve Irak Bayrağı ile birlikte bölgesel yönetim bayrağının da göndere çekilmesi planın devam ettiğini, Türkiye referandumu sonrası Irak'da da referandum yapılmak istenmesi daha neyin göstergesi olabilir sizce?
''Paul B. Henze CIA eski Türkiye şefi sıfatıyla 2006 yılında Beyaz Saray’a sunduğu Türkiye raporunda aşağıdaki şu ilginç yorumları yapıyor. Bu tespitlerin Meclis’te 1 Mart 2003 Irak Tezkeresi’nin reddedilmesinin ardından yapıldığını da not olarak düşmüş olalım.Diyor ki Henze; “Türkiye’nin bu şekliyle, Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız. Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükumeti ikna ettiğimizde Meclis; Meclis’i ikna ettiğimizde, ordu; orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor. Eğer Amerika’nın çıkarı Türkiye’de bir federal devlet kurulması ise mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, Meclis ve hükumeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir. Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır. Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak Amerika için sorun olmaz.''
Peygamber Efendimiz (sav) ''Mü'min aynı delikten iki defa ısırılmaz.'' demişti.
Her aldatılma sonrası ''safmışız aldatıldık'' mazeretlerine kimse sığınmasın.
Her türlü siyasi, dini.. baskı kullanılarak insanlar nereye sürükleniliyor?.. Bırakın millet bu 18 maddeyi güzelce okusun, düşünsün taşınsın içine siniyorsa ''Evet'' sinmiyorsa ''Hayır'' desin ve herkeste buna saygı duysun.
Velhasıl bu referandumda ''Hayır'' çıktığı takdirde daha geniş ve kapsayıcı yeni bir Anayasa için bir umut hâlâ var olacak demektir. Peki ya ''Evet'' çıktığı takdirde bu sürecin geriye dönüşü olacak mı?
Selam ve dua ile...