Haçlı’ya hizmet hayır getirmez

BAE Dışişleri Bakanı’nın Fahrettin Paşa’ya yönelik açıklamalarına tepki gösteren Prof. Dr. Caner Arabacı, “O zaman İngiltere’ye maşa olanlar geç de olsa bunu anladı. Haçlı’ya hizmet etmek, Birleşik Arap Emirliği’ne hayır getirmez” dedi

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, sosyal medya hesabından küstah bir paylaşımı takipçileri ile paylaşarak 1916 yılında Medine’yi İngilizlerden korumak için ordusu ile bulunan Fahrettin Paşa’ya ve ecdadımıza hakaret etti. Zayed’in, “1916 yılında Türk Fahri Paşa'nın Medinetü'l Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam'dan İstanbul'a 'Seferberlik' ilan ederek , Medine'deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz? İşte Erdoğan'ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu" şeklindeki paylaşımı tepki çekti. İngilizlerle anlaşan Mekke Şerifi Hüseyin'in isyana hazırlandığı haberinin alınması üzerine Dördüncü Ordu kumandanı Cemal Paşa tarafından 28 Mayıs 1916’da Medine'ye gönderilen Fahreddin Paşa, Medine’yi İngilizlerin emrindeki güçler ve Şerif’e karşı savunmuş, pek çok kutsal emanetin korunmasını sağlamıştı.

Fahreddin Paşa, Medine'deki 30 parça Kutsal Emaneti 2000 askerin koruması altında İstanbul'a gönderdi

ALİ ULVİ KURUCU’NUN KÜTÜPHANESİNDE BULUNUYOR

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Caner Arabacı, İngilizler’in Şerif Hüseyin’i çeşitli vaatlerle kandırdığını, bunun üzerine Fahrettin Paşa’nın Medine’yi korumak için görevlendirildiğini ve Paşa’nın bunu hesapsız bir şekilde yaptığını kaydetti. Arabacı, Medine’den İngilizlere kalmaması için kurtarılan bazı eserlerin İstanbul’a getirildiğini, bazılarının ise Şam’a götürüldüğünü kaydederek, “Bazı malzemeler daha sonra Şam’dan Medine’ye geri götürüldü. Konyalı Ali Ulvi Kurucu, vefatına kadar Medine’de yaşamıştı. Ali Ulvi Kurucu, Fahrettin Paşa’nın Medine’den Şam’a aktardığı kitapların bulunduğu Arif Hikmet Bey Vakıf Kütüphanesi’nin uzun süre memurluğunu yapmıştı” dedi.

MAŞALARA KARŞI SAVUNDU

Asıl adı Ömer olan Fahrettin Paşa’yı, “Hasbi bir adam, tavrı niyeti, ortaya koyduğu mücadelesi ile hesapsız bir adam, inanmış bir mümin” olarak tanımlayan Prof. Arabacı, “Medine, Hicaz bölgesi, kıyı bölge, İngiliz işgali altında idi. Kızıldeniz’de İngiliz gemileri vardı. İngilizler bugün Amerika’nın yaptığı gibi, yerel güçleri maşa olarak kullanarak istediklerini yaptırıyordu. ABD PKK’yı, DAEŞ’i kullanıyor, silahlandırıyor, eğitiyor, kullanıyor. O gün de İngilizler Şerif Hüseyin’e bağlı olan Bedeviler’i İslam’ın kutsallarına karşı devlet vaadiyle kullanıyordu. Fahrettin Paşa, Medine’yi İngilizlerin emrindeki güçler ve Şerif’e karşı savundu. İngilizler ve maşalarına karşı savundu yani. Medine kaybedilirse, İngilizlerin eline düşecekti” ifadelerine yer verdi.

Lawrence, Şerif Hüseyin’in oğulları ile görüştü.

 

ÇEKİRGE YEMEK ZORUNDA KALDILAR

Arabacı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Saldırılar başlayınca Fahrettin Paşa 4. Ordu'ya bağlı olduğu için yardım istedi. 4. ordu komutanından gelen cevap, 'Tüm gücümüzü Filistin'de İngiliz cephesine ayırdık, size yardım etmemiz mümkün değil. O kutsal toprakları sizin namusunuza emanet ediyoruz’ şeklinde oldu. Ateşkes anlaşması 30 Ekim 1918 tarihinde yapılmış olmasına rağmen, 72 gün daha Fahrettin Paşa o kutsal toprakları, Medine’yi savundu. Hem Padişahtan, hem ordu komutanından anlaşma yapıldı, çekil emri gelmesine rağmen, Medine’den ayrılmayışı bile onun samimiyetini gösteriyor. Oraları İngilizlere bırakmadı. Peygamberimizin mescidinden, Osmanlı subayları kanalı ile ayrıldı. O toprakları yokluk, açlık ve imkansızlıklar içinde savundular. Çekirge bulutları gelir askerin üzerine, Fahrettin paşa çekirge yiyerek savunur Medine’yi. Hem de askerine genelge yayınlar, ‘Evlatlarım ben yedim, çekirge yenir, siz de yeyin’ der. Peygamberimizi, İngilizlere devretmemek için kendi devletini bile karşısına alır. 72 gün kendi gayreti ile, askerlerine de, ‘Peygamberimizi savunuyoruz’ diye anlatarak, Medine’yi savunurlar.”

Fahrettin Paşa

BU GAYRETİ GÖRMEMEK HAÇLI BAKIŞIDIR

“Onların bu gayretini görmemek, İngiliz gibi, Haçlı gibi bakmaktır” diyen Arabacı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Fahrettin Paşa, hem İslam, hem de Türk tarihine mal olmuştur. Bugün ona dil uzatanların kendi konumlarına bakmaları lazım. Kime, neye maşa oluyorlar buna bakmak lazım. Dün böyle maşalık yapıp İslam’a Osmanlı’ya ihanet edip maşalık yapan Şerif, aldatıldığını sonra anlamıştı.  1917’de anladı ama iş işten geçti, ama dönemediler de. Şerif, ölünceye kadar İngiliz’den maaş aldı. Onları kullananlar, İslam Birliği aleyhine yaradığı müddetçe bunları kullanıyor. İngilizler bunlara Arap İmparatorluğu, Halifelik vaat ediyordu, 1917’de öğrendiler ki aynı bölgeleri, Filistin bölgesini, İngilizler Yahudiler’e vaat etmiş. Suriye bölgesi Fransızlara vaat edilmiş. Asıl sorun günümüzdeki maşalar ne zaman anlayacaklar? İslam’ın içinde durup Haçlı’ya hizmet etmek, Birleşik Arap Emirliği’ne de hayır getirmez. Umarız Şerif gibi geç kalmazlar.”

10 BİNLERCE ŞEHİT VERDİK

Kutsal emanetler konusundan da bahseden Arabacı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Savaş içindesiniz, halk, kadın, çocuk, korunması için Fahrettin Paşa tarafından Şam’a gönderilir. Kutsal emanetleri de Şam üzerinden İstanbul’a gönderir. Bunu neden dilimize doluyoruz? Bu emanetler İngiliz’in eline mi geçseydi? Kütüphaneler ve bazı malzemeler daha sonra Şam’dan geri götürüldü. Konyalı Ali Ulvi Kurucu, vefatına kadar Medine’de yaşamıştı. Ali Ulvi Kurucu, Fahrettin Paşa’nın Medine’den Şam’a aktardığı kitapların bulunduğu Arif Hikmet Bey Vakıf Kütüphanesi’nin uzun süre memurluğunu yapmıştı. Hepsi İstanbul’a getirilmedi ama korundu. Korunmasa İngiliz’in eline geçecekti. ABD Bağdat’ı işgal etti. 1926 öncesinde ırak devletini kuran İngiliz casus Gertrude Bell’in kurduğu müze Bağdat işgalinde yağmalandı. Bunlar yağmacı. Arap liderler buna hiç ses çıkarmıyor, ABD ağzı ile Türkiye’ye saldırıyor. Türk, Müslüman, o toprakları korumak için 10 binlerce evladını şehit verdi, gazi verdi. Medine’den ayrılan askerlerimizin fotoğrafları var. Kimisinin ayağı, kimisinin kolu kopuk. Buna rağmen onlar savunmaya devam ettiler.”

 

NEDEN ABD’YE LAF SÖYLEMİYORSUNUZ?

İftirayı atanlara seslenen Arabacı, konuşmasına şöyle devam etti: “İngiliz’in, ABD’nin bir din bağı, coğrafi bir bağı olmamasına rağmen orada bulunmasına neden bunlara tek bir laf söylemiyorlar? Dış güç, işgalci güç, emperyalist bu güçleri neden dillerine dolamıyorlar da 100 yıl sonra bile kanı, canı ile dış güçlere karşı oraları savunan Osmanlı’ya dil uzatırlar. Asıl sorun burada. İslam beldelerinden elde edilen maşalar, hala İslam Birliği’ne kardeşliğine karşı kullanılmaya devam ediyor. Bunu iyi anlamamız lazım. Vahhabiler Osmanlı’ya karşı 150 yıl savaştılar, İngiliz’e bir kurşun sıkmadılar. Şu an DEAŞ aynı. Mehmetçiğe kurşun atıyorlar, ABD’ye İngiliz’e atılmış bir kurşunları yok. İhanetin sonu yok. Bu Arapların da aleyhine. Halkları Osmanlı’yı seviyor, gönül bağları var fakat bu tür liderleri ihanet ediyor, halk değil. ABD, İngiliz’in aslında gücü yok, gücü içimizdeki maşalardan alıyor. ABD, Türkiye’yi darbeyi içimizdeki maşalarla yapmaya çalıştı.”

ZAMANINDA KUDÜS’ÜN İŞGALİNE SEBEP OLDULAR

“Şerif ve ekibi ihanet ettiğinde en büyük zarar Kudüs’e oldu” diyen Arabacı, “Kudüs önce İngiliz, sonra Yahudi zulmü altına girdi. Kudüs’ün işgali aralık 1917, Şerif’in isyanı haziran 1916. Cepheyi böldükten sonra Kudüs işgal edilebildi. Şimdi milyonlarca Filistinli yurtsuz. 6 milyon Filistinli mülteci şu an. Evleri başına yıkıldı. Şerif’in ihaneti sadece bize değil, o bölgenin halkına, kutsal topraklara zarar verdi. Şimdi Şerif’in rolünü, Birleşik arap Emirlikleri üstleniyor. Suudi Arabistan prensi üstleniyor. Böyle bir şuursuzluğa ‘yazıklar olsun’ denir” ifadelerine yer verdi.

HÂLİD ŞEN merhabahaber.com

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri