Şımardıkça sürekli saldırmaktadır. Daha dün Yeni Zelanda’da iki camide 50 masum Müslümanın kanını içti. Hollanda’ya uzandı orada da üç masumun kanını içti; doymadı. Pakistan’da bir ulemayı şoförüyle birlikte katletti…
CIA ve MOSSAD zaman zaman Ortadoğu’da operasyon yapar, Türkiye üzerinden ülkelerine dönerlerdi. Bu vahşice saldırılara dönemin İçişleri Bakanı karşı çıktığı zaman müsteşarı, Bakanı’na, “Otur oturduğun yerde aksi halde bacaklarına kurşun sıkarım” demiştir. Ben bu gerçeği köşemde yeri geldikçe dile getirmiştim. Bir daha dile getiriyorum; CIA ve MOSSAD Ortadoğu’da operasyon yapar, Türkiye üzerinden ellerini kollarını sallayarak ülkelerine dönerler.
Yeni Zelanda mescit katliamını CIA’nın gerçekleştirdiğini basında okuduk. Hollanda’da üç masumun öldürülmesi olayında NATO’nun parmağının olduğunu da medyadan öğrendik. Bunun üzerine biz, İİT Başkanlığına FACEBOOK üzerinden bir mesaj gönderdik. Şöyle dedik: Yeni Zelanda mescit katliamında NATO’nun da parmağı var mı? Araştırılsın.
CIA iyice şımardığından yerinde durmuyor, Yeni Zelanda mescit ve Hollanda’da üç masumun katliamından sonra Pakistan’da halkın çok sevdiği ve saydığı güzide bir âlimi şoförüyle birlikte katlettiğini medyadan öğrendik.
ABD, öteden beri kendine hizmet etmeyen, zeki çalışkan uzmanları ortadan kaldırdığını biliyoruz. MOSSAD da aynısını yapmaktadır. Sanayi ve askeri alanlarda kendini yetiştirmiş uzmanları yasadığı ülkelerde tek tek katletmektedir. CIA Türkiye’de sanayi ve askeri alanlarda yetişmiş gözde mühendislerimizi ortadan kaldırdığı ve intihar süsü verdiği herkesin malumudur.
Size bir olay anlatayım ki Haçlının ne kadar şımardığını şımardıkça ne kadar kan içtiğini anlayın: Afiyet Sıddıkî Pakistanlı bir nöroloji uzmanı, Onun seviyesinde ABD de dahi bir tıp adamı yok. İnsanları biyolojik silahların tahribatından koruyacak bir orijinal bir program üzerinde çalışıyordu. Bu programı başarılı sonuçlanması halinde ABD’nin milyarlarca dolar sarf ettiği bu silahları etkisiz hale getirecekti. ABD bu çalışmasını sonlandırmasını ve geldiği noktaya kadar kısmını milyarlarca dolara satın almak istedi, reddedilince bunu önlemek için asılsız ve delisiz olarak el- kaide ilişkisi ile itham ederek üç çocuğu ile birlikte Pakistan’dan izin alarak kaçırdı. 2003 Mart’ından beri Afganistan’ın bakımsız Bagram cezaevine erkeklerin yanına hapsettiler! Gardiyanlar işkence yapmakta ve mahkûmlar ırzına geçmektedir; avazı yer ve gökleri titretmektedir. (21 Mart 2019 Hayrettin Karaman Yeni Şafak Gazetesi)
Bunun üzerine biz, İİT Başkanlığına ve MİT Başkanlığına FACEBOOK üzerinden bir mesaj gönderdik ve dedik ki: İslam âleminin beynini öteden beri hunharca yemeye çalışan bu zalim gaddar ABD’nin elinden bu masum kadını kurtarmak için girişimde bulunmanızı arz ederiz.
Yeni Zelanda mescide katliamı üzerine de İİT Başkanlığına bir mesaj gönderdik. Dedik ki: Avrupa’da bulunan bütün mescitler en az iki güvenlikçi ile koruma altına alalım. Mesajımda şunu da söyledim: Yahudi el Halil kentinde el- Halil mescidini ikiye bölmüş Sinagog kısmının emniyetini bir silahlı askerle sağlamaktadır. 2010 yılında Kudüs’e gittim ve bunu gözümle gördüm. Şu an ümmetin emniyetinden sorumlu tek teşkilat İslam İşbirliği Teşkilatıdır. Bu sebeple bu teşkilat vakit geçirmeden görevini yapmaya davet ediyoruz. Sevgi ve saygılarımla.
Peygamberimiz şöyle buyurur: “Müslümanın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir. Bu sebeple hepiniz haykırmalıyız yeter artık ey zalim haçlı! İçtikçe şımarıyorsun, şımardıkça Müslüman kanı içiyorsun içtiğin kanda bir gün mutlaka boğulacaksın.. Çünkü zulüm ile abad olunmaz.
Efendim, İŞİD de kan dökmektedir, diyeceksiniz. Bu örgüt şımarık haçlının askeridir, Müslümanlıkla bir ilgisi yoktur. Müslüman haksız yere kan dökmez, masumları korur, esirlere güzel muamele eder.
Peygamberimiz, kendine gelen esirleri iki- üç günlüğüne sahabelerine gönderdiği zaman, “Onlara iyi muamele edin” buyurmuştur. Sahabe yeme ve içmede esirleri kendilerine tercih ederlerdi.
28 Şubat öncesi ACZİMEND kılığında olanlar kimlerdi? 28 Şubat’ın öncülerini destekleyen kesim değil miydi? Onların özel psikolojik harekât uzmanları olduğu söylendi. Ali Kalkancı, Fadime Şahin ve Müslüm Gündüz tarikat mensubu olarak kurgulandı ve yazdıkları senaryoyu güzelce oynamadılar mı? Onların tarikatla bir ilgilerinin olmadığı anlaşılmadı mı? Hoşça kalın.