Hacıveyiszade efendi Hayatını ilime ve Konya’ya vakfetti

Karatay Belediyesi ve KTO Karatay Üniversitesi, Konya’nın manevi mimarlarından merhum Hacıveyiszade Mustafa Kurucu Hoca Efendi’yi vefatının 62. yıl dönümünde Aziziye Kültür Merkezinde düzenlen panelle anıldı

Karatay Belediyesi ve KTO Karatay Üniversitesi işbirliğiyle organize edilen “Hacıveyiszade Mustafa Kurucu Hocaefendi Paneli” gerçekleştirildi. Konya’nın manevi mimarlarından merhum Hacıveyiszade Mustafa Kurucu Hoca Efendi’nin vefatının 62. Yıl Dönümü dolayısıyla yapılan panelde konuşan akademisyenler ile Hacıveyiszâde Mustafa Kurucu Hocaefendi'nin torunu Mustafa Koruyucu, Hacıveyiszade Mustafa Kurucu Efendi’nin Konya’ya ve nesillerin yetişmesine yaptığı katkılar ele alındı.

HACIVEYSİZADE SEYİT SOYUNDAN GELİYOR

Panelde ilk sunumu Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ gerçekleştirildi. Hacıveysizade hocanın seyyit soyundan geldiğini belirten Küçükdağ, “Hacı Veyis Efendi fedakârdır, muhacirler ile yemek yer, beş yıl zarfında 10 kez ailesi ile yemek yediği rivayet edilir. Ailesi bu durumdan şikayet edince, eşini azarlar. Sigara içmemiş ama sigara içen tarlasında çalışan işçisini azarlamamış, tütününü eksik etmemiştir. “Kırmamak marifet, kırılmamak daha büyük marifet” ilkesi ile hayatı boyunca yaşamıştır ve kimseyi kırmamaya çalışmıştır. Kanaatkârdır, soğuk su içtiği testisi bile şükretmesine yeten bir eşyadır. Eğitime verdiği önem ise oldukça kayda değerdir. Kağnıda bile giderken kitap okur, evlenen öğrencisini ertesi gün derse katılımını zorunlu kılar. Kızı evlilik hazırlığında iken, kızının dersi bölüp gitmesine razı olmaz. Bir dönem Konya’da “Hoca Efendi” denildiği zaman ilk akla gelen kişi olan Hacıveyiszade kendini Konya’ya adamıştır. Kardeşi İbrahim Efendi Medine’ye hicret ederken, vizesini son anda iptal ettirmiş, Konyalıların ısrarlı tavırlarını reddetmemiş ve dönemin şartları gereği bir kitap yazma fırsatı bulamamış olmasına rağmen binlerce eser yetiştirmiştir, yani öğrencilerini ilim ve irfan sahibi bir noktaya getirmiştir. Bundan dolayı da merhuma olan ilgiden dolayı “Konya’nın ikinci Mevlânası” denilmiştir. Hacıveysizade merhumu özel kılan en önemli nedenlerden birisi merhumun seyyit soyundan gelmesi ve Muhammet Bahaüddin’den tasavvuf terbiyesinde eğitim almasıdır. Hacıveyiszade ile dikkat çeken bir nokta merhumun Nakşibendi tarikatının “Hâlidiyye” koluna müntesip olmasına ve bu tarikat ehlinin hocalarından Muhammed Bahaeddin Efendi’den dersler almasına rağmen öğrencilerine ve vaaz verdiği cemaate kendi tarikatına girmeleri hususunda bir telkini olmamasıdır. İkinci dikkat çeken nokta ise kendisi ile anlatılan kerametlere karşı çıkıp “önemli olan keramet değil, istikamet” ifadesini kullanmış olmasıdır.  Bu üç Konyalı müderrisin ulema sınıfı olarak devlet ile olan iletişimleri, her türlü zorluğa rağmen eğitim faaliyetlerini sürdürmeleri, gizli gizli eğitim faaliyetlerini sürdürmemişlerdir. Merhum hem dini ilimlere hem de fenni ilimlere çok önem verirdi. Kendini sadeci dini ilimler noktasında değil fenni ilimler noktasında da kendini yetiştirmiş bir alimdi. Merhumun kitabının olmadığını söyleniyordu ancak bunun böyle olmadığını araştırmalarda buldum. Müftülüğün isteği üzerine bir kitap kaleme alıyor ve bunu dönemin müftülüğüne gönderiyor ancak ne hikmetse kitap kayboluyor. İnşaallah bulunur. Konya’da açılan her hastane de her camide hoca her zaman bulundu. Merhum Hacıveysizade efendi kendini her yönü ile geliştirmiş büyük bir alimdi” şeklinde konuştu.Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ

BÜYÜK İŞLER YAPACAKSANIZ İLME ÖNEM VERMELİSİNİZ 

KTO Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı “Islah-ı Medaris ve Hacıveyiszade” sunumu gerçekleştirdi.  Arabacı, ilime gerekli önemin verilmesine dikkat çekerek şunları kaydetti: “ Osmanlı eğitim sisteminin zeminini oluşturan medreseler altı asra yaklaşan kurumsal ömrü sürecinde devlete ve topluma önemli hizmetlerde bulunmuş müesseselerdir.  Devlet teşkilatının ve imparatorluğun asli unsuru olan Müslüman ahalinin ihtiyaçları esas alınarak kurulan ve yaygınlaştırılan medreselerde zaman zaman ortaya çıkan olumsuzluklar ve düzensiz uygulamalar nedeniyle ıslahat faaliyetlerinin gerçekleştirilmiş olması olağan bir durumdur. Islahat faaliyetlerinin gerekçesi olan kural dışı uygulamaları ve olumsuzlukları medreselerdeki bozulmanın ve gerilemenin başlangıcı kabul ederek bunu üç asır boyunca devam ettiren akademik çalışmaların çokluğu dikkat çekmektedir.  Bozulmayı ya da gerilmeyi tarihte yaşanmış bir olaya bağlamak, altı asırlık müktesebatı bağlamından kopararak parçacı bir bakış açısıyla ele almak, ayrıca mukayese ve değerlendirmeleri eşdeğer olmayan eğitim kurumları üzerinden gerçekleştirmek sağlıklı sonuçlara ulaşmayı engelleyen yaklaşımlardır. yüzyılın sonlarına doğru, Osmanlı Devleti’nde, eğitim-öğretim faaliyetlerine açık en fazla medresenin Konya vilâyetinde bulunduğu, vilâyet sâlnâmelerinin verilerinden anlaşılmaktadır. Medrese kurma çalışmalarında görülen bu artışın yanı sıra Konya’da aynı dönemde çok sayıda mektep, tekke, zâviye ve caminin ortaya çıktığı dikkati çekmektedir."

Prof. Dr. Caner Arabacı

DEDEM FERAGAT VE FERESAT SAHİBİYDİ 

Dedem Hacıveyiszade Mustafa Efendi” başlığı altında doğduğu ve yaşadığı ortamı katılımcılarla paylaştı. Koruyucu, ailesinin Kur’an-ı Kerim’in sıkça okunup dinlendiği, iyi kul olma bilincinin hâkim olduğu ve edebiyata önem verildiği bir aile olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Ben babaannemlerden, teyzemlerden, halamlardan, bildiklerinden yaşadıklarından dinlediklerimi sizlere aktarmaya çalışacağım.  Ben merhum hakkında har zaman Kur'an okunması gerektiğini dinledim. Kuran'sız bir günün geçirilmemesini dinledim.  Hacıveysizade merhumun aile yaşantısı ham-sofu kaba-yobaz bir yaşantı değildi. Böylece yaşadılar. Şiir bilirlerdi. Mesela Namık Kemal'i vatan şairi olarak bilirler ve severlerdi. Namık Kemal'in şiirlerinden birçoğuna hâkimlerdi. Amcam bize geldiğinde uzun uzun şiir atışmaları yaparlardı. Evde sürekli ders yapılırmış. Dedem talebeleri ile yaptığı dersleri aynı şekilde evdeki kızlarıyla da yapıyor yanı müfredatı okutuyormuş
Babaannem gelin olacak düğün günü En son arabalar gelmiş. Babaannem evden çıkacak. Ders vakti girmiş. Baba müsaade edersen arabalar geldi son kızı Rahmeti çıkaracağız demişler.  Babaannem son dersi babasının dizinin dibinde yapmış. Kucaklamış, elini öpmüş, kızını uğurlamış. Giderken de demiş ki, “bak ben seni çıkarırken bile ders yaptırıp çıkarttım. Sende gelin olarak vardığın yerde dersi unutma. O mahallede hemen bir ders halkası oluştur” diye nasihat etmiş.  Babaannen vefat edinceye kadar her bir mahallede ders halkasını kurdu. Okuttuğu talebeleri vardı.
93 harbinde Ne kadar Erzurum, Karaköse, Ağrı'dan  Rus harbinden kaçan muhacir geldiyse bunların hepsi misafir ederdi. Elinde ne varsa misafirler ile paylaşırmış. Bir gün nenem demiş ki ya hoca evde bir şey kalmadı, her şey gidiyor, insaf etmez bu memleketin adamı. Hoca da zaten yok.  Merhum Hacıveyis dedem; “Hatun der, tükür der ağzındakini yutma. O tüktük Akdeniz'e düşse Akdeniz’i mundar eder” der. Kalplerini, gönüllerini, gizliliklerini Allah bilir. Gördüğümüz kadarıyla, Muhammed Mustafa muhabbetiyle yaşamış. İnsanlara şeriatı anlatmış, kulluğu anlatmış bir insandı dedem Allah rahmet etsin.”  

Mustafa Koruyucu

Panelin sonunda Karatay Belediyesi Kültür İşleri Müdürü Nuri Keleş, panele konuşmacı olarak katılan KTO Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı, KTO Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ, KTO Karatay Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Okka ile Hacıveyiszâde Mustafa Kurucu Hocaefendi’nin torunu Mustafa Koruyucu’ya günün anısına hediye takdim etti.

SAİT ÇELİK 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri