Eskiden olmaz, olamaz, bu olmamalı dediğimiz bir çok olay veya haber artık olur, olabilir ve bu saatten sonra böyle şeyler oluyor demeye başladık.
Artık şimdi bir haber duyduğum, okuduğum veya seyrettiğim zaman üç ihtimal aklıma geliyor. Bunlar:
1.Olabilir. Artık her şey olabilir. Çünkü herkes bir tuhaf oldu.
2. Kesin bu iftiradır, uydurmadır ve düzmece alçakca yapılan bir iş, saldırı ve şerefsizliktir.
3. Yanlış ihbar alınmış, yanlış anlaşılmış, yanlış yorumlanmış veya eksik bilgi yanlışlığa yol açmıştır. Şeklinde düşünüp konuyu böyle algılıyorum.
Şimdi, bu üç madde üzerinde teker-teker durmak istiyorum. Birincisi: Öyle şeyler oluyor, yaşanıyor ve halen yaşanmaya devam ediyor ki, akıl almaz şeyler, kabul edilemez durumlar oluyor. Gerçi biz zaten şuna inanıyoruz ki, ezeli düşman şeytan boş durmuyor. Her yerde, her şahısla(insanla) ve her pozisyonda yapacacağı işi(görevi) icra etmeye çalışıyor ve de yapıyor.
Bir de bu şeytan cinsinin çeşitlerinden olan nefis şeytanı var ki insanın beyninin, kalbinin, damarlarının içinde dolaşıyor. Hani bir rivayet var: "Şeytan Hz. Adem'le Havva annemizi kandırmak için cennete yılanın ağzında girmiştir, diye.." Yani insanın vücudunun içine giren şeytan yılanın ağzına da girebilir. Neyse, ama bizim burada anlatmak istediğimiz, insan Kabenin içine bile girse nefis şeytanı onunla oraya kadar girip orada bile onu yoldan çıkarmaya çalışır. Çok çok dikkatli olmalıyız. Sarık cübbe, çarşaf, sakal ve tesettürlü kıyafetler dış şeytanlardan korunmak içindir. Tam olmasa da insanı baya korur. Ancak içteki nefis şeytanına onlar tesirli olmazlar.
Hem dış şeytanlara ve hem de nefis şeytanına hatta şeytanın yeryüzündeki orduları olan siyonizm ve işbirlikçi hain yöneticilere karşı en etkili silah ciattır. Cehdü gayrettir. Tarikatlerdeki cihat eksikliği hatta hiç olmayışı onlarda bazen sapkınlığa sebep olabiliyor. Çünkü cihadsız miskin, mistik yapılar garip tavır ve davranışlar sergileyebiliyorlar. Batı dünyasındaki Hristiyanlıkta bu konuda birçok örnekler olduğu biliniyor. Ben bu bölümü daha fazla uzatmak istemiyorum. Halbu ki ilimse sahabede vardı, zikirse sahabede vardı, takvaysa o da sahabede vardı ama onların hayatları baştan sona cihattı.
Bir de tarikatlar kapalı bir yapıya sahiptirler. Eleştiriye, sorgulamaya ve özeleştiriye açık olmayan yapılarda yanlışlar çok olur.
İkincisi: sol, Kemalist, komünist kısacası İslam düşmanı kesim. Her türlü iftira, karalama ve yalan haber yapabilirler. Bu İslam düşmanı kesim hiç olmamış bir olayı bile olmuş gibi sunabilirler. Bu grubun bilerek ve isteyerek destekçileri ülkücüler ve liberallerdir. Bilmeden ahmakça ve hatta bilerek destek verenden daha çok malzeme verenler ise cahil, basiretsiz halk, partizan AKPliler, tarikatçiler ve zevzek imamlardır.
Üçüncüsü ise: Doğru habere ulaşmadan yalan haberin peşine düşmek. Halbuki Cenabı Allah bizi bu konuda Hucurat Suresi 6.ayetinde açıkça bize gelen haberi araştırmamızı emrediyor. Bu yanılgı iki şekilde olur:
1. Biz karşı cenahtakileri yanlış değerlendirip onlarda bizi yanlış değerlendirerek olay büyüyor. Kendi yanlşımızı görmüyor veya körükörüne savunurken onlarda her türlü pisliği kendi adamları ve çocukları yapıp dururken bir sinek pisliğini dağ gibi büyütüyorlar,sırf düşmanlık için...
2. Biz bizi, onlar onları herkes birbirini tümden yanlış anlayabilir, olay da içinden çıkılmaz bir durum alabilir. Bütün durumlarda Kur'ana uyarak hareket edeceğiz.
Kısaca Allah hepimize akıl-izan, iffet, namus, Allah korkusu ve basiret versin. Nefisle ve şeytanın tüm ordularıyla savaşacak cihat ruhu nasip etsin.