Hayatımızda güvenin, güvenmenin çok büyük önemi var. Ancak çağımızın en önemli sorunu hale geldi güvensizlik. Güvenmek yazısını dikkat çekmek için koyu harflerle mi yazarız, italik mi bilmem, yıldızlasak da ama ne yaparsak yapalım, nasıl çizersek çizelim insanın vicdan pusulasında saklıdır güven vermek duygusu. Günümüzde insan ilişkileri o kadar zayıfladı ki insanlar birbirine merhaba deyince bile kaygılanır oldu.
Bencilliğin ve bireyselliğin arttığı bu çağda güvensizlik son derece arttı. Tabi ki bunlar insanlarda durduk yerde de oluşmadı ve herkes samimiyetinde bile tedbiri bırakmıyor. Sevmek, sevilmek şurada bir duradursun, ama önce güven güven! TV’de haberleri açtığımızda bazen açmaz olaydım dedirttirecek bir olaylardan geçilmiyor. Kötü haberlerin tez geldiği söylenir. Ancak oradan olmazsa şuradan gelecek diye endişeyle basar olduk tuşlara. Ardı arkası kesilmeyen, keşke son olsa diyeceğimiz ve insanın kanını donduran olaylar sizin de içinizi karartmıyor mu? Başka insanların dayanılmaz acılarını film izler gibi izlemenin ve bir şey yapamamanın utancını yaşıyoruz hep. Taksi şoförlerinin isyanıyla gündeme gelen taksici cinayetini açıklayabilecek bir sosyoloji, psikoloji adalet var mıdır? İzmir, Emirgazi’de merhametli bir taksi şoförünün soğukta üşümesin diye aldığı biri, buna insan diyebilir miyiz bilemem ama arka koltuktan üç el ateş ederek şoförü öldürebiliyor. Keşke onun kanı soğuktan donsaydı da aramızda dolaşmasaydı diyesim geliyor ama çaresi yok ki… Caniliğin, ihanetin daha ötesi yok ki… Eskiden Ortaçağda güvensizlik o kadar yaygınlaşmış ki insanlar sonunda elleriyle selam vermeye başlamışlar. Bunun anlamı da elimde silah yok demekmiş. Bir gün biz de öyle bir noktaya doğru gidiyor olabiliriz. Ama o zaman belki sadece elleri görmek de yetmeyecek selam vermek için. Kim bilir belki de güven cepleri kontrolden sonra başlayacak.
Yaşanan feci olayı sadece işte bu da bir cinayet deyip geçiştiremeyiz. Çünkü taksi şoförünün ölüp gitmesiyle de bitmiyor trajedi. Geride bıraktığı ailesi, meslektaşlarının kaygısı, halka ve bizlere verdiği güvensizliği hangi güç yerine getirebilir ki… İnsanlar tedirgin zaten insanlar güvensiz ve en önemlisi de bu güvensizlik duygusu ile insanların birbirine duyduğu güvenin ve yardımlaşma duygusunun körelmesi, beraberinde getirdiği bir sürü olumsuzluklar. Şimdi şu soruyu sormanın tam da zamanı değil mi? Mahkemeler bu adamı yaptığı ihanetten, tanımadığı birinin canına kıymaktan yargılarken acaba kaybettiğimiz bu değerlerden yargılayacak mıdır, yoksa iyi hali nedeniyle bir süre yatırıp aramıza mı salacaktır, merak ediyorum. Sevmek ve sevilmek şurada duradursun dediğim gibi güven oldu mu sevgi ortamı da oluşur. Ama her şeye rağmen içinizdeki o güven hep olmalı çünkü şüphe, kaygı insanı farklı rahatsızlıklara ve sosyalleşmenin zayıflamasına sürükler. Diliyorum ki selametle ve güven içinde kalın…