Güven, insan hayatını etkiyen en temel yapı taşlarından biridir. Rahmetli Doğan Cüceloğlu'nun “Hayatın sermayesi güvendir. Güvenin olmadığı yerde hayat devam edemez, mümkün değil. Anlamlı, coşkulu ve güçlü bir yaşam için mutlaka güven lazımdır. Güvenilen insan olmak, insanın erişebileceği en büyük mertebelerden biridir.” sözü hayatın anlamlı, güçlü ve coşkulu bir şekilde devam edebilmesi için güvenin ne kadar vazgeçilmez bir sermaye olduğunu vurgulaması açısından önemlidir. Bunun yanında güven, yalnızca bireyler arası ilişkilerde değil, toplumların huzur ve istikrarında da temel bir rol oynamaktadır. Peki, güven neden bu kadar hayati ve güvenilen bir insan olmak neden en yüksek mertebelerden biri kabul edilmektedir?
Güven, ilişkilerin temelinde yer alır. Aile içinde çocuklar, ebeveynlerine duydukları güven sayesinde kendilerini ifade eder ve öğrenme süreçlerini devam ettirirler. Güvenin olmadığı bir ortamda, bireyler kendi kabuğuna çekilir ve iletişim kurmakta zorlanır. Örneğin, bir çocuğun kendisini güvende hissetmediği bir ev ortamında büyüdüğünü düşünelim. Böyle bir durumda çocuğun hayata karşı özgüven geliştirmesi ve dünyayı keşfetme cesareti bulması çok daha zor olur.
Toplum içinde de güven, bireylerin bir arada yaşayabilmesi için olmazsa olmazdır. Örneğin, alışveriş yaptığınız bir esnafa duyduğumuz güveni düşünelim. Eğer aldığımız ürünün kalitesinden ya da fiyatının adil olduğundan şüphe duyarsak o alışveriş bir daha gerçekleşmez. Benzer şekilde, bir ülkenin adalet sistemine olan güven, vatandaşların topluma olan bağlılığını ve aidiyet duygusunu artırır. Adaletin güvenilir olmadığı bir toplumda, bireyler arasında huzursuzluk kaçınılmazdır.
Güvenin yokluğunun en çarpıcı örneklerinden biri ekonomik krizlerde görülebilir. 2008 küresel ekonomik krizini ele alalım. Bu kriz, finansal sistemde güvenin sarsılmasıyla başladı. Bankalar ve yatırımcılar arasında güven kaybı, ekonomik durgunluğu tetikledi ve dünya çapında milyonlarca insanın işsiz kalmasına neden oldu. Buradan çıkarılacak ders açıktır: Güven yıkıldığında sadece bireyler değil, tüm sistem zarar görmektedir.
Tüm bu kazanımların sonucu olarak güvenilir bir insan olmak, kişilerarası ilişkilerde dürüstlüğünüzden, sadakatinizden ve sözünüzde duracağınıza emin olunması demektir. Güvenilir insanlar, hem bireysel ilişkilerde hem de sosyal yaşamda başarılıdır. Örneğin, iş dünyasında güvenilir bir çalışan, ekip arkadaşları tarafından takdir edilir ve sorumlulukları artırılır. Liderlik pozisyonlarında bulunan kişilerin güvenilir olmaları, ekibi motive eden ve başarıyı getiren en önemli unsurlardan biridir.
Güven, bir günde inşa edilmez. İstikrarlı davranışlar, verilen sözlerin tutulması ve karşılıklı anlayışla zaman içinde oluşur. Ancak yıkılması çok daha kolaydır. Bu nedenle, insanlar ve toplumlar güven ilişkilerini korumak için çaba harcamalıdır. Güven oluşturmak için dürüstlük, şeffaflık ve empati vazgeçilmezdir.
Başta belirttiğimiz Doğan Cüceloğlu’nun söylediği gibi güvenin olmadığı yerde hayat devam edemez. Çünkü güven, hayatın anlamını ve coşkusunu besleyen görünmez bir bağdır. İnsan olmanın en büyük meziyetlerinden biri olan güvenilen insan olmak yalnızca bireyin değil, tüm toplumun geleceğini aydınlatır.
Güven veren bireyler, çevrelerine ilham olur ve kalıcı bir etki bırakır. Bu nedenle, hayatımızı anlamlı kılmak için güveni her şeyin merkezine koymalı ve sermayemizi artırmalıyız.