Günümüzde insan insana yabancılaşmıştır. Yakınlık, sevecenlik, samimiyet, güven, itimat kalmamış bunun tam tersi soğuk, buz gibi birbirinin âdeta kuyusunu kazan bir insan gürûhu türemiştir… Üzücü!
Bugün herkesin büyük, büyük evleri var ama âileler küçüldü. O büyük evlerde birbirleriyle neredeyse temassız yaşayan âile üyeleri mevcut. Aynı evi paylaşan insanlar, evin içinde tıpkı bir yabancı gibi yaşar oldular. Halbuki insan insanın umudur hatta huzûrudur. Duygularıyla, kalbiyle değil de aklıyla, menfaatperest fikirleriyle hareket eden insan, çağın batağına saplanmış, her türlü samimiyetten uzak halleriyle neredeyse insan kurdu olmuş durumdadır. İnternet ortamında hiç tanımadığı insanlarla saatlerce olmayacak muhabbetler yapan günümüz insanlarının, yakın akrabalarına ayıracak zamanı yoktur. İnsanoğlu uzaya gitti ama kapı komşusuna gitmiyor. Bu ne yabânîlik, Hak aşkına…
Bugün çeşit çeşit hastalıklar türedi karşılığında da pek çok tedâvi yöntemleri, sayısız ilaçlar üretildi ancak insanlar eskisi gibi sağlıklı değiller. Eski toprak dediğimiz kişiler kalmadı… İnsana insanlığından dolayı kıymet vermeyen, bugünkü vâr olan materyalist sistemin geliştirdiği yeni insan tipinin, kendine dahi hayrı yoktur. İç âlemi sıkıntılı, ruhsal yapısı bunalımlı, tamâmen mâneviyattan uzak robotlaşmış tek tip insan modeli, asla gelecek adına umut vâd etmiyor. Bu böyle biline…
Rûhunda iyilik-güzellik olan, diğer insanlarla iyilik ve güzellik çerçevesince iletişimde bulunur. Tatlı dil, güler yüz, yardımseverlik insan iletişiminde en geçer akçedir. Bencillik hep kendine yontma kişiyi yalnızlaştırır, insan ilişkileri zayıflar, maddileşir. Oysaki insan insana güç verir, destek olursa, dertler çözülür. Karşısındaki insanı anlamak, anlaşılmak ne güzeldir! İnsan insana yanaşsa, birlik-berâberlik oluşsa, her ümitsizlik ümide dönüşür. İnsan iletişimi olumlu mecrâda ilerler. Bugün buna ne çok ihtiyâcımız var.
Şurası bir gerçek ki, hepimiz hayat okulunun öğrencileriyiz. Hoşça vakit geçirmek varken, hayatı birbirimize zehir etmek de neyin nesi!!! Ve diğer bir hakikatte şudur ki, dünya denen imtihanhânede herkes bir şeylerle sınanıyor. Aslolan bu gerçeği bir kenara itip, tâli işlerle uğraşarak imtihanı kaybedenlerden olmak, Allah etmesin. Dünyevî yaşanan suni gündemler arasında boğulmayalım. Birbirimizi kırmayalım, incitmeyelim; ‘Dünya kimseye kalmaz.’
İnsan yaşarken diğer insanlardan kaçmamalı, insana kıymet vermeli, onu anlamaya çalışmalı. Yeri gelince kendini karşısındakinin konumuna koyup empati yapmalı. Nezâket ve zerâfetle, karşılıklı sevgi ve saygı ölçüsünce hareket etmeli. İyilik ve hayır yollarında gezinmeli, kötülük ve çirkinliklerden uzak durmalı. Bu yolda yürüyenlerle yolları ayırmalı. Güzel iletişimi seçmeli bu sebepten güzel kelam etmeli, gönül almayı tercih etmeli yıkmayı değil. Doğru insan iletişiminde konuşma bir ayrı sanattır.
‘Tebessüm sadakadır.’ Buyurur Sultanlar Sultânı Nebî aleyhisselam. Ölçü budur. ‘Bir tebessümden ne olacak’, dememeli. Bir tebessüm, insan gönlünde binlerce çiçeği açtırır. Her iyilik, iyi söz, iyi davranış, iyi düşünce başlı başına iyilik ordusunun elemanlarıdır. Bunlar kalpten gamı, kesâfeti kaldırır, yüreği dinlendirir. Halbuki kötü söz, kötü davranış, kötü hal insanın gönlünü yaralar, kalbini kırar, ruhûnu incitir. Ne lüzum var böylesi hallere! İyilik ve güzellik varken neden olsun bu çirkinlikler? Maddeyi mânânın önüne geçirenler, hayat boyu mutlu olamazlar. Bugünün insanları Müslümanlıklarını doğru dürüst yaşamadıkları için mâlesef davranışları kirlenmiştir. Davranışları aklamanın zamânını geçirmemeli. Zira bu gidişin sonu yok.
Günümüz insanı mânâyı değil maddeyi seviyor, dîni değil dinsizliği tercih ediyor. Hakkı değil, kendi çıkarı için haksızlığı yeğliyor. ‘Kendi babana dahi güvenmeyeceksin’ diyerek hayâta kalite katan ‘güven duygusu’nu bitiriyor. ‘Evin içindeki ahlak ve mahremiyet’ yerine sokakların ahlaksız özgürlüğünü’ tercihe dâvet ediliyor. Bunca yanlışın içinden ne doğru fikir, ne doğru davranış, ne doğru yaşantı tarzı çıkar. Eğri oturulsa da doğru konuşmalı.
Gecenin sabahı gündüz ise, seher gecelerin müjdecisi ise İslam, Kur’an, Nebiyi Zişân, din-iman-ahlak da, erdemli insan olmanın yapı taşlarıdır. Bu değerler, bırakın Müslümanların tüm insanlığın öz değeridir, hamurudur, mayasıdır. Bilisin ki, yanlış hayal kuranların hayal kırıklığına uğraması kesindir. Yanlışın neresinden dönülse kardır. Bizden söylemesi…