Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma projelerinden birisi olarak nitelendirilen Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) tarımdan sanayiye, ulaşımdan yenilenebilir enerji ve sosyal yatırımlara kadar 32 yıldır bölgenin kalkınma lokomotifi olarak yörenin gelişmesine katkı sağlamayı sürdürüyor.
Dünyanın en kapsamlı ve maliyetli projelerinden birisi olan GAP için 6 Kasım 1989 yılında GAP Bölge Kalkınma İdaresi kuruldu.
Yaklaşık 1 milyon hektar alanda sulama yapılıyor
Proje alanı Fırat-Dicle Havzası ile yukarı Mezopotamya ovalarında yer alan 9 ili (Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak) kapsayan GAP, başta bağlı olduğu Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere bir çok ilgili bakanlığın yatırımlarının bölgeye ulaşmasında koordinasyon görevi üstleniyor.
Temel hedefi sahip olduğu kaynakları değerlendirerek, yöre halkının gelir düzeyini ve yaşam kalitesini yükseltmek olan projeyle, bölgenin ekonomik gelişme ve sosyal istikrarının güçlenmesi sağlanıyor.
Proje kapsamında sulama ve hidroelektrik enerji üretimine yönelik 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali ile şu anda yaklaşık 1 milyon hektar alanda sulama yapılıyor. Projenin, enerji santrallerinin toplam kurulu gücü 7476 megavat olup, yılda 27 milyar kilovat saat enerji üretimi planlanmıştır. Enerji projelerinde gerçekleşme ise yüzde 92'ye kadar çıktı.
GAP, sonradan uygulamaya konulan master plan ile tarım, sanayi, ulaştırma, eğitim, sağlık, kırsal ve kentsel altyapı yatırımlarını da içine alan bir bölgesel kalkınma projesine dönüştürüldü.
Çok sektörlü, sürdürülebilir insani gelişmeye dayalı, bölgenin rekabet gücünü artırmayı, ekonomik ve sosyal bütünleşmeyi güçlendirmeyi hedefleyen GAP kapsamında, 32 yıldır yörenin kalkınmasına yönelik yatırımlar sürdürülüyor.
"Tarımda önemli değişim yaşandı"
GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkan Vekili Mehmet Açıkgöz, AA muhabirine, ulusal ve uluslararası fonlardan sağladıkları kaynaklarla bugüne kadar bir çok sektörde binlerce proje gerçekleştirdiklerini söyledi.
Daha önce kuru tarımın yapıldığı bölgede GAP ile sulu tarıma geçildiğini vurgulayan Açıkgöz, şöyle devam etti:
"GAP başladığında bölge tamamen kuru tarım alanlarından oluşuyordu ama bölgemiz su ve tarımsal araziler bakımından çok önemli bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyeli değerlendirmeyle ilgili başta barajlarımızın inşaatı ve akabinde barajlarda tarlalara suyu akıtacak sistemlerde inşa edildi. GAP ile bölge tarımında çok önemli bir değişim yaşadık. İlk önce ürün deseni değişti. Daha önce kuru tarıma dayalı arpa, buğday, mercimek dışında bir şey ekilmezken şu anda sulu tarım ile pamuk, mısır, meyve ve sebze üretimleri yapılıyor. Önemli bir üretim potansiyeline sahip olduk. Şu an Türkiye'de üretilen pamuğun yüzde 60'ı, bu bölgede üretiliyor. Diğer ürünlerimizde de öyle mısırın yüzde 25'i bu bölgede üretiliyor. Buğday ve arpanın yine yüzde 20'lerden daha fazla bir kısmı bu bölgede üretiliyor. En önemlisi bu alanlar genişledikçe ülkemizin ithal etmek zorunda kaldığı yağ bitkileri, meyvecilik ve sebzeciliğin de daha da gelişerek ülke ekonomisine katkı sağlanıyor."
"Bütün sektörleri kapsıyor"
Mehmet Açıkgöz, uygulanan ve devam eden projeler sayesinde doğrudan ve dolaylı olarak milyonlarca kişiye ulaştıklarını dile getirdi.
GAP'ın birçok projesinin ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından örnek alındığını ifade eden Açıkgöz, şunları kaydetti:
"Dünyanın sayılı ülkemizin en büyük kalkınma programı olan GAP halen uygulanmaktadır. Proje kapsamında başlangıçta sadece toprak ve su kaynaklarını geliştirmeye dayalı projelerden oluşuyordu. Daha sonra GAP Master Planı uygulanmaya başlandı. Bu çerçevede bölgenin topyekun kalkınmasını sağlayacak bir programa dönüştü. Önceliği sulama ve enerji olan diğer ana yatırım projelerini de kapsayan bir program olarak çalışıyoruz. Turizmi, ulaşımı, kentleşmeyi, kırsal altyapıyı, sanayiyi destekleyecek bütün sektörleri kapsayan bütüncül bir proje yürütülüyor. İnsan odaklı sürdürülebilir kalkınmaya katkı da bulunma amacıyla bölgenin her türlü ihtiyacına karşılık verecek yenilikçi ve modern olabilen bir çok proje yürüttük. Bugüne kadar başta kamu yatırım bütçesi olmak üzere özel sektör ve uluslararası kaynaklardan sağladığımız fonlarla tarımdan kırsal kalkınmaya yenilenebilir enerjiden turizme sanayiden sosyal yapının güçlendirilmesine kadar bir çok alanda ana proje yürütmeye çalıştık."