GÜNEŞ, Fransa ve İzlanda maçlarında doğacak

Abdullah Leblebici

Son yılların en şanslı kurası sonrasında çıktığımız Arnavutluk maçını 2-0, Moldova maçını da 4-0 kazanınca medya adeta Şenol Güneş sevdalısı kesildi.

Unutmayalım, gerek Arnavutluk, gerekse Moldova bizim rakibimiz değil, bu iki maç bizim mutlaka kazanmamız gereken iki antrenman maçından ibaret.

İki maçtan 6 puan çıkarmayı asla küçümsemiyorum. Ama maç sırasındaki hataları da görmemezlikten gelemeyiz.

Zayıf iki rakipten 6 puan alınca medya ya bir bakıyorsun, Milli takımı ve Şenol Güneş’ i yere göğe sığdıramıyor.

Oysa ortada abartılacak bir durum yok. Dikkat edilecek konu bu iki maçta eksikliklerimizi görmek, önlemlerini almak, Haziran ayında karşılaşacağımız Fransa maçına en iyi şekilde hazırlanarak en azından berabere kalmak, İzlanda maçını da kazanmak olmalı.

Avrupa Futbol turnuvasında bizim rakibimiz İzlanda, ama Fransa maçından çıkaracağımız bir beraberlik ikinci olarak bizi finallere taşıyacaktır.

Moldova maçında kaleciye 13 geri pas yapmışız, Kaleci Mert bu 13 geri pasın 4 tanesini rakiplere atmış, bu oldukça sakıncalı bir durum, rakibe atılan toplardan bir tanesi gol olabilir ve yenik duruma düşebilirdik.

Burak ile kazandığımız penaltı, maç 0-0 devam ettiği anda veya 1-0 devam ettiği sırada bu penaltı kazanılmış olsa ve Burak laubali bir şekilde penaltıyı kaçırsa içine düşeceğimiz durumu izah edebilecek var mı?

Sonra maçın 85. Dakikasında Emre yi oyuna almak da neyin nesi. Arnavutluk maçında kenarlardan bir tane bile atak yapamadık. Moldova maçında ise zaman zaman topu kenarlara taşıyarak ataklar gerçekleştirebildik.

Bütün bu olumsuzluklar göz önüne alınarak gerekli tedbirler alınmalı.

BEN DEĞİL TAKIM

Bu eleştirileri yaptıktan sonra güzellikleri de görmemezlikten gelmemek gerek.

Milli takımda yıllardır görmediğimiz, hatta hasret kaldığımız “ben değil takım” vurgusu nihayet geri geldi.

Bu durum Seyirciye de yansıyınca Moldova maçında çok güzel görüntüler sergilendi. Nihayet yeniden Milli Takım olduk.

Arnavutluk ve Moldova maçında toplumun her kesimini içine çeken, milli duygularımızı yeniden gönüllerimizde yeşerten birlik ve beraberlik başarıyı getirdi.

İlk maçların geleneğidir. Asla yenilmeyeceksin. Morali ve umudu maç sonuna kadar sıcak tutacaksın. Arnavutluk maçında iki takım da bu düşünce içinde sahaya çıktı.

İlk maçta biz istediğimizi aldık. Arnavutluk maçından şunun için bahsettim. Alınan galibiyet direk olarak Moldova maçına yansıyacaktı. Nitekim öyle de oldu, İlk maçta alınan galibiyet oyuncuların kendine güvenini artırdı, bu da beraberinde takım olgusu ve Milli ruhu geri getirdi.

Takım ve milli ruh sadece oyuncuları değil, halkımızı da kapsadı. Seyirci de bunu net olarak gösterdi.

MOLDOVA MAÇI

Moldova maçına Arnavutluk maçına oranla daha iyi başladık. Takımda yardımlaşma ve isabetli pas oranında artış olduğu gibi, pres yaptık ve daha çok koştuk.

Bütün bunlar güzel, ancak ayağa pas yaparak rakip sahaya oyunu yıkmayı yapamıyoruz. Defanstan uzun toplarla rakip sahaya attığımız pasları, Moldova lı oyuncular rahat bir şekilde kontrol edip, tekrar sahamıza gönderdi.

Topu kaybettiğimiz anda rakip oyuncuyu formasından neden çekeriz ki, nitekim Deniz böyle bir faul yaptı, hakem sarı kart gösterse haklı. Oyuncularımız bu konularda mutlaka uyarılmalı.

Bir kez daha ifade ediyorum, Fransa maçından en azından bir beraberlik almalıyız. İzlanda yı ise yenmeliyiz. Unutmayalım, turnuvada rakibimiz İzlanda.

Fransa ile berabere kalıp İzlanda maçını kazanınca GÜNEŞ o zaman doğacaktır.

 


 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.