Gündüz kuşağı rezaleti sürüyor!

Yıllardır yayından kaldırılması yönünde somut bir adımın atılmadığı gündüz kuşağı programları aile kurumunu ve toplumsal yapıyı tehdit etmeye devam ediyor. Yasal boşluğu da fırsat bilen program yapımcıları reyting uğruna ahlaksızlığa prim veriyor

Yaz aylarında tatile giren gündüz kuşağı programları Eylül ayında yeniden ekranlara döndü. Her türlü ahlaksızlığının açık açık konuşulduğu gündüz kuşağı programları aile kurumunu ve toplumsal değerleri tehdit ediyor. RTÜK’ün de bu tür programlara müsamaha göstermesini de fırsat bilen televizyon kanalları ve program yapımcıları reyting uğruna toplumun temeline dinamit atıyor. Aile Danışmanı ve Sosyolog Özcan Dalgıç, gündüz kuşağı programlarının toplumun yozlaşmasına etkisi olduğu konusunu uzun bir süredir tartışıldığını fakat somut bir adım atılmadığını söyledi.

REYTİNG SAVAŞI UĞRUNA AİLEYE KIYIYORLAR

“Bu programların formatları, reyting savaşları toplumumuzun değer yargılarını, aile yapısını ve bireysel ilişkileri etkilediği tartışmasız bir gerçek” diyen Dalgıç, şunları söyledi: “Evde anne-babayı ve onların ilişkisini rol model alan çocuk nasıl olumlu veya olumsuz etkileniyorsa, devamlı izlenen bu tür programlardan toplum etkileniyor. Özellikle kadınlar, gençler ve çocuklar olumsuz içeriklerden daha fazla etkileniyorlar. Devamlı aldatmaların, şiddetin, cinayetlerin işlendiği, ahlaki yozlaşmanın her gün örneklerinin sergilendiği, toplumun temel değerlerin yok sayıldığı programlar izlene izlene bunlar normalleştirilebilir. Ahlaki kuralların göz ardı edilmesi, izleyicilerin kendi değer yargılarını sorgulamasına ve zayıflamasına neden olabilir. İnsanlar yapacağı eylemlerde bu görüntülere aşinalaştığı için kendisinin yapmasında beis görmeyebilir hatta hakkı olduğunu düşünebilir. Geçmişte toplumumuzda 3. sayfa haberlerine düşen bir, tecavüz, aldatma gibi bir olay günlerce konuşulur, toplum günlerce eleştirir, nahoş karşılardı. Ancak bu 3. Sayfa haberleri azalmadı, gittikçe çoğaldı, her gün onlarca, yüzlerce vaka meydana geliyor. Hatta bazı olaylar o kadar rutinleşti ki dikkatimizi bile çekmiyor. Programlarda aile içi ilişkileri çarpıtılarak verilmesi, aldatmaların devamlı işlenmesi, evliliklerin içinde şiddettin göz önüne serilmesi, sevgi ve saygı örneklerinin yerine reyting uğruna olumsuz yaklaşımların devamlı işlendiği programlar evliliğe, aileye bakışı değiştiriyor, toplumu yozlaştırıyor. Aile kavramını, yapısını, bağlarını önemsizleştirilmesiyle birlikte toplumun bireyselleşmeye yönelmesi, aile yapısına zarar verebilir.”

EVLİLİK KURUMU BİTİYOR, BOŞANMA ORANLARI ARTIYOR

Gündüz kuşağında yer alan hatta bazı ruh sağlığı uzmanlarının yer aldığı programlarda verilen yanlış mesajların etkisiyle toplumsal cinsiyet rollerinde de değişimin başladığını kaydeden Dalgıç, “Bu uzmanların kimisinin batı kültürünün, kimisinin feminizm akının etkisinde olması nedeniyle yanlış mesajlarda verilmektedir. Kadınlarımız daha eril, erkeklerimiz daha dişil karaktere bürünüyor. Bu durum evliliklerin sarsılmasına, eşlerin birbirine sağlıklı yaklaşmamasına, sorumluluk alanlarının yer değiştirmesine, erkeğin kadına, kadının erkeğe ihtiyaç duymamasına sebebiyet veriyor. Evlilik kurumuna olan bakışın değişmesi ile birlikte boşanma oranları da her geçen gün maalesef artmaktadır. Gündüz kuşaklarında yer alan evlilik programları sonlandırıldı, yerine gelen yemek programlarında yarışmacıların evlerinde, sofralarında bulunan lüks, şatafatın sunulduğu, evlerin, yemeklerin beğenilmediği, birbirlerine hakaretlerin, alay etmelerin, küçümsemelerin göz önüne serildiği bu tür programlar, toplumumuzun değerleriyle örtüşmemektedir. Bu programlarda bencil insanların başarılı olduğu, başkalarının önemsenmediği, önceliğin tüketim olduğunu mesajı verilmektedir. Toplumumuza olumlu mesaj vermeyen ama yapımcılar için ucuz maliyetli bu programlar maalesef halkımız tarafından izlemektedir. Gerek gündüz kuşağında bulunan programlar gerek tartışma programları farklı düşüncelere ve yaşam tarzlarına saygının azalmasına, toplumsal ayrışmaların derinleşmesine yol açabilir.”

RTÜK PROGRAMLAR KONUSUNDA AKTİF OLMALI

“Toplumumuzda maalesef kimsenin, kimseye tahammülü kalmadı. Dinlemeden, anlamadan çok çabuk eleştirebiliyor, tartışmaya girebiliyor ve hatta şiddete başvurabiliyoruz” diyen Dalgıç, şunları kaydetti: “Esasen değil gündüz kuşakları TV’lerde izlediğimiz filmler, diziler, tartışma programları toplumumuzu ciddi olarak etkiliyor. Aileler olarak bu renkli dünyanın etkisinde kalmamak için daha çok birlikte vakit geçirerek, sohbet ederek, hobiler edinerek, çocuklarımızla oyunlar oynayarak kendimizi ve ailemizi bu renkli dünyanın tehlikelerinden koruyabiliriz. Televizyonsuz veya televizyonun asgariye indirgendiği bir yaşamın esasen daha kaliteli, daha zevkli olduğunu görebiliriz. Bu tür programlarının zararının asgariye indirgenmesi, toplumun, ailenin, bireyin faydasına olması açısından devletin gereken düzenlemeleri yapmasını önceliyoruz. RTÜK daha aktif rol almalı, yasakçı bir zihniyet yerine yapılandırmacı yaklaşabilir. Programların içeriklerine yönelik düzenlemeler talep ederek, zararlı içerikleri engelleyebilir. Burada halkımızın tepkisi de önemli. Bazı programların kaldırılmasında etkin tepki göstermeleri faydalı olmuştu. Devletimizin toplumumuza olumlu mesajlar içeren programları desteklemesi, tavsiye etmesi hatta zorlaması gerekmektedir. İnanç, kültür ve moral değerlerimizin mihenk alındığı eğitici, kültürel ve sanatsal değerlere sahip kaliteli programların desteklenmesi toplumumuzun bu tür programlara yönelmesini sağlayacaktır.”

MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZİ YAŞATMALIYIZ

Gündüz kuşağı programları konusunda aileler ve uzmanlara büyük görev düştüğünün altını çizen Aile Danışmanı ve Sosyolog Özcan Dalgıç, “Sadece çocuklarımızın değil yetişkinler olarak bizlerde kendimizin televizyon izleme alışkanlıklarını gözden geçirmeli ve kontrol etmeliyiz. Çocuklarımıza neleri izleyebilecekleri, takip edebileceklerini öğretmek ve otokontrollerini sağlayabilmek için onlara doğru değerleri aşılamamız gerekiyor. Milli Eğitim, YÖK öğrencilerin medya okuryazarlığı eğitimlerin okullarda vermeli, öğrencilerin bilinçli bir izleyici olması sağlanmalı ve bireylerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeliyiz. Toplumun tüm kesimleri başta STK’lar bir araya gelerek, toplumun yozlaşmasının önüne geçmek, milli ve manevi değerlerimizi yaşatmak için çaba sarf etmeliyiz” dedi.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri