Müslümanların bayramı sona erdi.
Rahmet, bereket ve cehennem azabından kurtuluş müjdesi olan Kur’an Ayı Ramazan Bayramı ile sona erdi ve Müslümanlar 3 günlük bayramları sonrasında Ramazan ve Bayram tanımayan zalimlere karşı asli gündemlerine döndüler.
Müslümanlar topyekûn bir vücud gibi olamadıkları için gündemlerinde de bir birlik bütünlük yok.
Kimileri daha fazla dünyalık kazanıp emsallerinden daha fazla zengin olma sevdasına düştükleri için gayretlerini o tarafa yoğunlaştırma yolunu seçtiler.
Kimileri doğuştan kendilerine bir hak olarak gördükleri idarecilik sıfatını ele geçirmek veya devam ettirmek için çalışmalarında o tarafa ağırlık verme yolunu seçtiler.
Kimileri anadan atadan gördükleri olan bitene kayıtsız kalma ve haksızlıklar ile yanlışlıklara itirazsız bir yaşama biçimi seçtikleri için kendi kabuklarına çekilmeyi tercih ettiler.
Kimileri de son yıllarda gayri İslami bir şekilde Allah (cc) Rasulü’nün (sav) sahih sünnet ve sahih hadislerine karşı başlatılan savaşa karşı çıkmayı görev bilerek bu ahlaksız saldırıyı bertaraf etmek için kardeşleri ile birlikte gayretlerini birleştirme yolunu seçtiler.
Bu öyle bir saldırıdır ki belki ancak askeri terminoloji ile gayri ahlaki asimetrik bir savaş olarak tanımlanabilecek bir saldırıdır.
Bu ahlaksız savaşta saldırı Resul’ümüzün (sav) Sahih Sünnet ve Sahih hadislerini toptan yok etmek için yapılmaktadır.
Bu nerede başlayıp nerede biteceği belli olmayan ahlaksız saldırı Sahih Sünnet ve Sahih Hadisleri bizlere ulaştıran Selefi Salihin’e (rha) karşı başlatılan bir savaştır.
Bu dış destekli ahlaksız savaş Rasulullah’ın (sav) arkadaşları olan İslam’ın Kurucu nesli olan Sahabe Efendilerimize (ra) karşı başlatılan bir savaştır.
Bu hayâsız saldırı Sahih Sünnet ve hadisleri bizlere ulaştıran Allah (cc) Rasulü’nün (sav) Aile Efradı ve Ehli Beytine karşı yapılmış bir ahlaksızlıktır.
Bu gayri İslami saldırı Bizzat Rasulullah’ın (sav) kendisine karşı yapılmış bir savaştır.
Bu savaş Vahiy meleği Cibril-i Emin, Namusu Ekber’i (as) devre dışı bırakmak için yapılan bir savaştır.
Daha açıkçası bu savaş Sahih Sünneti yok etmek üzerinden Kur’an-ı Kerim’i yok etmeye dönük bir savaştır.
Tarih boyunca Ehli Sünnet Müslümanlara karşı iç ve dış düşmanlar tarafından yapılan tüm saldırılar nasıl bertaraf edildi ise, son zamanda tekrar hortlatılarak yoğunlaştırılmak istenen bu saldırılar da hiç şüphesiz yine Ehli Sünnet Müslümanlar tarafından bertaraf edilecektir.
Önemli olan bu kirli savaşta Rasulullah’ın (sav) ve Sahih Sünnetin tarafında yer alabilmektir.
Bazı Müslümanlar henüz fark etmemiş olsalar da bu savaş yeni başlamamıştır ve bu saldırılar son saldırı da olmayacaktır.
1400 yıldır devam edegelen hak batıl mücadelesinin bu günkü versiyonu bu şekilde icra edilmektedir.
Rasulullah’ın (sav) Aile Efradı, Ehli Beyti (ra) ve arkadaşlarına (ra) yapılan saldırıların 1400 yıldır safevi şiası tarafından sinsice yapılan saldırılarla benzerlik göstermesine özellikle dikkat etmek gerekmektedir.
Batılı Müsteşriklerle hemen hemen aynı pozisyona gelmiş olan safevi şiasının yerli işbirlikçilerinin saldırılarının şiddetini artırmış olmaları, tarihin tekerrürü ve yenilgilerinin de habercisidir.
Sahi bu günlerde sizin gündeminiz ne diye sorsak cevabınız ne olurdu?