Yüksek Öğrenim Kurulu - YÖK, tarihi bir karara imza atarak baskıcı 28.Şubatçıların bir uygulaması olan ve 11 yıldır “eğitimde fırsat eşitliğini” ortadan kaldıran “katsayı uygulaması”nı kaldırdı. Bundan böyle hangi lise mezunu genç, hangi lise mezunu olursa olsun aynı eşit şartlarda sınav sonuçlarına kavuşacak ve kim daha bilgili ise o istediği üniversiteye yerleştirilecektir.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı ve karar lehinde oy kullanan YÖK üyelerini bütün gönlümle tebrik ediyorum.
Refah-Yol hükümetinin eğitimde adaleti sağlaması ve okul ayırımı yapmadan bütün gençlerimize aynı öğrenim fırsatları tanıması, bunların içerisinde bilhassa İmam Hatip Liseli gençlerin üstün başarılar sağlayarak üniversitenin bütün teknik ve idari bölümlerine girmesine baskıcı 28 Şubatçılar hazmedemediler.
Onlar İmam Hatipli vali ve kaymakam, İmam Hatipli mühendis, doktor, avukat, öğretmen v.b. meslek mensuplarını görmek istemiyorlardı. Bunların Üniversitelere girmelerini engellemek için kat sayı uygulamasını buldular ve bunu o günkü YÖK’e kabul ettirdiler.
Tabii İmam Hatiplilerin yanı sıra diğer meslek liseleri olan teknik liseler, sağlık liseleri de alınan karadan müteessir olmuşlar, onların önü de üniversitelere kapatılmıştı.
Hemen ifade etmek gerekirse 28 Şubat MGK (Milli Güvenlik Kurulu) Refah-Yol hükümeti döneminde gerçekleşmiş, Anayasaya göre bir “İstişare kurulu” olan ve hükümete “tavsiyeler sunabilen” bir kuruluşun hükümete baskı kurmak isteyen bir kurul haline getirmek istemesine Refah-Yol direnmiştir.
Hükümet bu arada 15 Haziran 1997’de 8 tane Müslüman ülkeyi bir araya getirerek D – 8’i kurmuş, daha sonra bir erken seçime gidebilmek için Başbakan Erbakan 30.06.1997 tarihinde istifa ederek koltuğunu protokol gereği Çiller hanıma bırakmak istemişti.
Ancak Refah-Yol mecliste çoğunluğuna sahip olmasına rağmen hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz’a veren Reis-i Cumhur Süleyman Demirel, böylece 28.Şubatçılar açmak istediği kapıyı aralamalarına fırsat vermişti.
KATSAYI UYGULAMASININ FATURASI
28.Şubatçılar artık bu yeni hükümete istedikleri her şeyi yaptırabileceklerdir. Üniversitelerde kat sayı uygulaması yanı sıra Üniversite kapılarında “Başörtüsü çıkarttırma ve okula sokmama” yasakları gelmiş, bunu temin edebilmek için hemen kapıların yanında “ikna odaları” kurulmuştu.
Ülkemizin huzur, barış ve refahının sağlanmasında en önemli şeyin inançlı gençler yetiştirmek olduğu halde böyle gençlere fırsat vermemek için yarışan o dönem siyasetçileri sadece İmam Hatip liseli gençlere değil Endüstri Meslek lisesi, Sağlık meslek lisesi, Ticaret meslek lisesi ile Turizm ve otelcilik meslek lisesi gençlerini de engellemişler 11 yılda binlerce zeki ve çalışkan gencimiz maalesef istediği sahada yetişememiş, birçokları da sokağa terkedilmişlerdir.
11 sene sonra sanayimiz kalifiye (yetişmiş) teknik eleman bulamadığı için tıkanmış, üretim düşmüş, milli gelirimiz azalmıştır. Sanayi kuruluşlarında mühendis ile işçi arasında “ara eleman” olan teknik eleman ve teknikerler artık ortadan kalkmış bulunmaktaydı.
Ticaret meslek liselerinin önü kapatıldığı için gençler ticaret liselerini tercih etmemiş, muhasebe ve ön muhasebe konuları sahipsiz kalmıştır.
Sağlık meslek liseleri de aynı eleman sıkıntısı çekmiş bazı büyük kuruluşlar ihtiyacı olan elemanları açtıkları kurslarda yetiştirebilmenin çalışmasını yapmışlardır.
Özetleyecek olursak birçok gencimiz yüksek öğrenim yaptığı halde “diplomalı işsizler ordusunu” oluşturmuşlar, birçok işyeri ve sanayici de teknik alanda kalifiye eleman yokluğundan üretim kapasitesini en düşük seviyeye indirmişlerdir.
BU KARARLA NE YAPILMIŞTIR
YÖK, aldığı bu kararla, Anayasada öngörülen, eğitim ve öğretimde fırsat eşitliği sağlanmış ve eğitimde adaletin gelmesi temin edilmiştir.
28.Şubatın antidemokratik bir baskı aracı daha ortadan kaldırılmıştır.
Gençlere tereddütsüz liselerin her dalında eğitim yapma imkânları doğmuş, mesleki bilgilerle mücehhez (donatılmış) bir gençliğin yetişmesinin önü açılmıştır. Artık genel liselerde yığılmalar yaşanmayacak, gençler kabiliyetlerine (yetenek) uygun meslek liselerine de gidebileceklerdir.
Piyasanın eleman talebine cevap verecek bir yetişmiş kadronun oluşması sağlanacaktır.
Eleman arzındaki denge sebebiyle üretim artışı yanı sıra milli gelirimizin artması da sağlanmış olacaktır.
ATILMASI GEREKEN ADIMLAR
Demokratikleşme ve insan hakları açısından bundan sonra atılması gereken adımların neler olması gerektiğine de bir göz atmamız gerekirse;
Çağımız modern ve demokratik bir çağdır. Bu çağda hiçbir kimse kılığından ve kıyafetinden dolayı kınanmamalı, kanun önünde ki eşitlik okullarda ve özellikle üniversitelere de sağlanmalıdır.
“Katsayı farkı”nın kaldırılmasıyla bilhassa İmam Hatip okullarına büyük çoğunlukta başvurular olacaktır. O okullardan yetişen genç kızlarımız okulların kendisine verdiği “inancına uygun yaşama” şuurunda hareket edecek (siyasi simge değil) ve başları kapalı olarak üniversite sınavlarına ve daha sonra da üniversite önlerine geleceklerdir. YÖK o günü şimdiden hissetmeli ve “Başörtüsü” zulmüne de son verecek kararını da çıkartmalıdır.
“Üniversite harçları” gençlerimizin canını yakmaktadır. Neredeyse “Üniversiteler paralı” hale gelmişlerdir dense yeridir. Zeki, çalışkan ama imkânları dar Anadolu gençleri bu parayı ödeyememektedirler. Hiç olmazsa son harç zamları uygulanmamalı gençlerimizin okuma gayretleri kırılmamalıdır.
Üniversitelerimiz, “diplomalı işsizler yetiştirmeye…” artık bir son vermelidirler. “İlim, ilim için değil ilim fayda için yapılmalıdır” Üniversiteler, sanayiciler ve piyasa ilişkileri artırılmalı, üniversite ve fakülte kontenjanları buna göre belirlenmelidir. Üniversite gençliğine daha eğitim ve öğretim sırasındayken kendilerine “iş garantisi” verilmeli, geçlerimizin “gelecek korkusu” yaşamaları önlenmelidir.
Refah-Yol hükümetinin eğitimde adaleti sağlaması ve okul ayırımı yapmadan bütün gençlerimize aynı öğrenim fırsatları tanıması, bunların içerisinde bilhassa İmam Hatip Liseli gençlerin üstün başarılar sağlayarak üniversitenin bütün teknik ve idari bölümlerine girmesine baskıcı 28 Şubatçılar hazmedemediler.
Onlar İmam Hatipli vali ve kaymakam, İmam Hatipli mühendis, doktor, avukat, öğretmen v.b. meslek mensuplarını görmek istemiyorlardı. Bunların Üniversitelere girmelerini engellemek için kat sayı uygulamasını buldular ve bunu o günkü YÖK’e kabul ettirdiler.
Tabii İmam Hatiplilerin yanı sıra diğer meslek liseleri olan teknik liseler, sağlık liseleri de alınan karadan müteessir olmuşlar, onların önü de üniversitelere kapatılmıştı.
Hemen ifade etmek gerekirse 28 Şubat MGK (Milli Güvenlik Kurulu) Refah-Yol hükümeti döneminde gerçekleşmiş, Anayasaya göre bir “İstişare kurulu” olan ve hükümete “tavsiyeler sunabilen” bir kuruluşun hükümete baskı kurmak isteyen bir kurul haline getirmek istemesine Refah-Yol direnmiştir.
Hükümet bu arada 15 Haziran 1997’de 8 tane Müslüman ülkeyi bir araya getirerek D – 8’i kurmuş, daha sonra bir erken seçime gidebilmek için Başbakan Erbakan 30.06.1997 tarihinde istifa ederek koltuğunu protokol gereği Çiller hanıma bırakmak istemişti.
Ancak Refah-Yol mecliste çoğunluğuna sahip olmasına rağmen hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz’a veren Reis-i Cumhur Süleyman Demirel, böylece 28.Şubatçılar açmak istediği kapıyı aralamalarına fırsat vermişti.
KATSAYI UYGULAMASININ FATURASI
28.Şubatçılar artık bu yeni hükümete istedikleri her şeyi yaptırabileceklerdir. Üniversitelerde kat sayı uygulaması yanı sıra Üniversite kapılarında “Başörtüsü çıkarttırma ve okula sokmama” yasakları gelmiş, bunu temin edebilmek için hemen kapıların yanında “ikna odaları” kurulmuştu.
Ülkemizin huzur, barış ve refahının sağlanmasında en önemli şeyin inançlı gençler yetiştirmek olduğu halde böyle gençlere fırsat vermemek için yarışan o dönem siyasetçileri sadece İmam Hatip liseli gençlere değil Endüstri Meslek lisesi, Sağlık meslek lisesi, Ticaret meslek lisesi ile Turizm ve otelcilik meslek lisesi gençlerini de engellemişler 11 yılda binlerce zeki ve çalışkan gencimiz maalesef istediği sahada yetişememiş, birçokları da sokağa terkedilmişlerdir.
11 sene sonra sanayimiz kalifiye (yetişmiş) teknik eleman bulamadığı için tıkanmış, üretim düşmüş, milli gelirimiz azalmıştır. Sanayi kuruluşlarında mühendis ile işçi arasında “ara eleman” olan teknik eleman ve teknikerler artık ortadan kalkmış bulunmaktaydı.
Ticaret meslek liselerinin önü kapatıldığı için gençler ticaret liselerini tercih etmemiş, muhasebe ve ön muhasebe konuları sahipsiz kalmıştır.
Sağlık meslek liseleri de aynı eleman sıkıntısı çekmiş bazı büyük kuruluşlar ihtiyacı olan elemanları açtıkları kurslarda yetiştirebilmenin çalışmasını yapmışlardır.
Özetleyecek olursak birçok gencimiz yüksek öğrenim yaptığı halde “diplomalı işsizler ordusunu” oluşturmuşlar, birçok işyeri ve sanayici de teknik alanda kalifiye eleman yokluğundan üretim kapasitesini en düşük seviyeye indirmişlerdir.
BU KARARLA NE YAPILMIŞTIR
YÖK, aldığı bu kararla, Anayasada öngörülen, eğitim ve öğretimde fırsat eşitliği sağlanmış ve eğitimde adaletin gelmesi temin edilmiştir.
28.Şubatın antidemokratik bir baskı aracı daha ortadan kaldırılmıştır.
Gençlere tereddütsüz liselerin her dalında eğitim yapma imkânları doğmuş, mesleki bilgilerle mücehhez (donatılmış) bir gençliğin yetişmesinin önü açılmıştır. Artık genel liselerde yığılmalar yaşanmayacak, gençler kabiliyetlerine (yetenek) uygun meslek liselerine de gidebileceklerdir.
Piyasanın eleman talebine cevap verecek bir yetişmiş kadronun oluşması sağlanacaktır.
Eleman arzındaki denge sebebiyle üretim artışı yanı sıra milli gelirimizin artması da sağlanmış olacaktır.
ATILMASI GEREKEN ADIMLAR
Demokratikleşme ve insan hakları açısından bundan sonra atılması gereken adımların neler olması gerektiğine de bir göz atmamız gerekirse;
Çağımız modern ve demokratik bir çağdır. Bu çağda hiçbir kimse kılığından ve kıyafetinden dolayı kınanmamalı, kanun önünde ki eşitlik okullarda ve özellikle üniversitelere de sağlanmalıdır.
“Katsayı farkı”nın kaldırılmasıyla bilhassa İmam Hatip okullarına büyük çoğunlukta başvurular olacaktır. O okullardan yetişen genç kızlarımız okulların kendisine verdiği “inancına uygun yaşama” şuurunda hareket edecek (siyasi simge değil) ve başları kapalı olarak üniversite sınavlarına ve daha sonra da üniversite önlerine geleceklerdir. YÖK o günü şimdiden hissetmeli ve “Başörtüsü” zulmüne de son verecek kararını da çıkartmalıdır.
“Üniversite harçları” gençlerimizin canını yakmaktadır. Neredeyse “Üniversiteler paralı” hale gelmişlerdir dense yeridir. Zeki, çalışkan ama imkânları dar Anadolu gençleri bu parayı ödeyememektedirler. Hiç olmazsa son harç zamları uygulanmamalı gençlerimizin okuma gayretleri kırılmamalıdır.
Üniversitelerimiz, “diplomalı işsizler yetiştirmeye…” artık bir son vermelidirler. “İlim, ilim için değil ilim fayda için yapılmalıdır” Üniversiteler, sanayiciler ve piyasa ilişkileri artırılmalı, üniversite ve fakülte kontenjanları buna göre belirlenmelidir. Üniversite gençliğine daha eğitim ve öğretim sırasındayken kendilerine “iş garantisi” verilmeli, geçlerimizin “gelecek korkusu” yaşamaları önlenmelidir.