Bizim dışımızda gelişen ülkemizi ilgilendiren hatta dünyâyı yakından alâkadar eden çok önemli toplantılar, zirveler, çalıştaylar gerçekleşiyor. Buralarda neler olup bitiyor, neler yapılıyor? Yine buralarda insanların tümünü ilgilendiren hayâti kararlar alınıyor. Bunların birçoğunu insanların kültürel seviyeleri yetmediği için nasıl yorumlayacaklarını bilemedikleri zamanlar oluyor. Bazen de meselelerimizi düz mantıkla yorumluyor daha geniş çerçeveden düşünmemiz gerektiğini idrak edemiyoruz. Veya kalıpçı bir zihniyetle meseleleri doğru okuyamıyoruz. Yahut her işe eleştirel baktığımızdan durmadan ver yansın ediyoruz vs vs.
İşte size sahasında uzman Dr.Bekir ÇINAR’ın, ‘Nato Zirvesinin Konuşulmayan sonucu: TSK’da Modernleşme Şart’ isimli makâlesi; tamı tamına ana metni vermek istiyorum çünkü çok önemli mesajlar var. Önyargısız bir şekilde doğru bilgiyi en doğru şekilde özümseyin.
“Bilindiği gibi 19 Kasım'da NATO üyesi 28 devletin devlet ve hükümet başkanları Lizbon'da toplanarak NATO'nun geleceğini, dolayısıyla dünyanın geleceğini yakından ilgilendiren kararlar aldılar. Zira artık NATO sâdece kendi üyelerini ilgilendiren güvenlik konularında değil, yer yer Birleşmiş Milletlerin şemsiyesi altında da 'Barış gücü' olarak istihdam ediliyor. Bundan dolayı NATO kararlarını bir bakıma gelecekte dünyada olup bitecekler hakkında bir öngörü olarak algılamakta fayda var.
Lizbon toplantısında altı çizilen ikisi çok önemli üç karar aldılar. Bunlardan ilki 'önümüzdeki on yıl için yol haritası görevini ifa edecek yeni bir 'strateji konsepti' NATO gelecekte Avrupa'ya yönelik bir füze saldırısı olacağını öngörerek ona karşı 'füze kalkanı'nı bir savunma sistemi olarak ele almaktadır. Başka bir ifadeyle, NATO'nun yeni savunma sistemi, Avrupa'ya yönelik tehditler ve saldırılara karşı olacak şekilde netleştirilmiştir; diğeri ise Rusya ile ortaklık ve karşılıklı olarak birbirlerine herhangi bir tehdit oluşturmamaları konusunda anlaşmaya varılmıştır. Sonuncu konu ise Afganistan gerek kalmadığını bildirene kadar NATO Afganistan'a yardıma devam edecektir ki, Afganistan terörizm için elverişli bir bölge olmasın.
İmzalanan strateji konseptine baktığımızda şu noktaların altını çizmekte fayda var çünkü gelecek on yılda bu metin yol haritası görevi görecektir.
a)Metin, gelecekte topluluk için tehlike olarak görülen konuların başına her ne kadar nükleer olmayan, bilinen konvansiyonel saldırı ihtimâlinin düşük olduğuna vurgu yapsa da konvansiyonel silahlar olarak bilinen 'balistik füze' saldırısını yerleştiriyor. Ve bu silahların gerçek ve giderek büyüyen Avrupa ve Amerika için tehdit oluşturacağını ifade ediyor. Strateji metninde yer almamakla birlikte, metne asıl teşkil eden uzmanlar raporunda bu tehdidin asıl olarak İran ve Kuzey Kore'den geleceğinin altı çiziliyor.
b)Metinde yer alan ikinci tehlike ise 'terörizm'dir. Bu terörün özellikle fanatik gruplar tarafından olacağı, bunların muhtemelen nükleer, kimyasal, biyolojik ve radyolojik silahlara sâhip olacağı ve bu silahların NATO üyelerine karşı kullanılabileceği üzerinde duruluyor. Fanatik gruplardan kastın, 11 Eylül saldırılarıyla adları duyulan ve 'İslamcı terörist' olarak nitelendirilen Müslümanlar olduğu aşikar.
c) Metinde yer alan bir başka tehdit unsuru ise 'cyber saldırılar' (Cyber attacks) ki, her geçen gün artan oranda cyber saldırıların olmasını göz önüne alacak olursak günümüzde bilgisayara dayalı ekonomi, ticaret, siyaset ve iletişim düşünüldüğünde, eğer yeterince tedbir alınmazsa yaşamın bütün alanlarını felç edebilecek saldırıların bu alandan geleceği anlaşılıyor. NATO bu saldırıların kim tarafından gerçekleştirileceğini açık olarak metinde ifâde etmese de, uzmanların hazırladığı metinde Çin, Hindistan ve Brezilya'ya dikkat çekiliyor olmasına bakarsak anlamış oluruz ki, strateji metninde konu daha geniş olarak ele alınarak organize suç örgütleri, teröristler ve radikal gruplar da dahil ediliyor.
d) Metinde yer alan bir başka tehdit ve tehlike ise, enerji ulaşım yollarının güvenliği, dolayısıyla hem boruların hem de kara ve deniz taşımacılığının herhangi bir saldırıya uğramamasının önemine vurgu yapılıyor. Zira NATO üyelerinin birçoğu enerji açısından dışa bağımlı. Bu bir anlamda Ortadoğu'dan petrolün ve Rusya-Türkmenistan doğalgazının Avrupa'ya kesintisiz ulaşması endişesinden kaynaklanıyor ki, özellikle son zamanlarda gemilere yönelik korsan saldırılanın etkisi metne yansımış durumdadır
Strateji metninde yer alan tehdit ve tehlikeler bunlar ve önümüzdeki on yıl boyunca NATO bu alanlara yönelik olarak çalışmalarını yoğunlaştıracak ve başta Avrupa olmak üzere üyelerini bu saldırılara karşı korumaya çalışacak. Tabii üzerinde durulması gereken başka bir konu ise bu korumanın nasıl sağlanacağı ki, oldukça önemli. Zira NATO yeni bir yöntemden söz ediyor ki, sanırım bu birçok kimsenin dikkatinden kaçmış bulunmakta.
Güzel günler diliyorum efendim.
İşte size sahasında uzman Dr.Bekir ÇINAR’ın, ‘Nato Zirvesinin Konuşulmayan sonucu: TSK’da Modernleşme Şart’ isimli makâlesi; tamı tamına ana metni vermek istiyorum çünkü çok önemli mesajlar var. Önyargısız bir şekilde doğru bilgiyi en doğru şekilde özümseyin.
“Bilindiği gibi 19 Kasım'da NATO üyesi 28 devletin devlet ve hükümet başkanları Lizbon'da toplanarak NATO'nun geleceğini, dolayısıyla dünyanın geleceğini yakından ilgilendiren kararlar aldılar. Zira artık NATO sâdece kendi üyelerini ilgilendiren güvenlik konularında değil, yer yer Birleşmiş Milletlerin şemsiyesi altında da 'Barış gücü' olarak istihdam ediliyor. Bundan dolayı NATO kararlarını bir bakıma gelecekte dünyada olup bitecekler hakkında bir öngörü olarak algılamakta fayda var.
Lizbon toplantısında altı çizilen ikisi çok önemli üç karar aldılar. Bunlardan ilki 'önümüzdeki on yıl için yol haritası görevini ifa edecek yeni bir 'strateji konsepti' NATO gelecekte Avrupa'ya yönelik bir füze saldırısı olacağını öngörerek ona karşı 'füze kalkanı'nı bir savunma sistemi olarak ele almaktadır. Başka bir ifadeyle, NATO'nun yeni savunma sistemi, Avrupa'ya yönelik tehditler ve saldırılara karşı olacak şekilde netleştirilmiştir; diğeri ise Rusya ile ortaklık ve karşılıklı olarak birbirlerine herhangi bir tehdit oluşturmamaları konusunda anlaşmaya varılmıştır. Sonuncu konu ise Afganistan gerek kalmadığını bildirene kadar NATO Afganistan'a yardıma devam edecektir ki, Afganistan terörizm için elverişli bir bölge olmasın.
İmzalanan strateji konseptine baktığımızda şu noktaların altını çizmekte fayda var çünkü gelecek on yılda bu metin yol haritası görevi görecektir.
a)Metin, gelecekte topluluk için tehlike olarak görülen konuların başına her ne kadar nükleer olmayan, bilinen konvansiyonel saldırı ihtimâlinin düşük olduğuna vurgu yapsa da konvansiyonel silahlar olarak bilinen 'balistik füze' saldırısını yerleştiriyor. Ve bu silahların gerçek ve giderek büyüyen Avrupa ve Amerika için tehdit oluşturacağını ifade ediyor. Strateji metninde yer almamakla birlikte, metne asıl teşkil eden uzmanlar raporunda bu tehdidin asıl olarak İran ve Kuzey Kore'den geleceğinin altı çiziliyor.
b)Metinde yer alan ikinci tehlike ise 'terörizm'dir. Bu terörün özellikle fanatik gruplar tarafından olacağı, bunların muhtemelen nükleer, kimyasal, biyolojik ve radyolojik silahlara sâhip olacağı ve bu silahların NATO üyelerine karşı kullanılabileceği üzerinde duruluyor. Fanatik gruplardan kastın, 11 Eylül saldırılarıyla adları duyulan ve 'İslamcı terörist' olarak nitelendirilen Müslümanlar olduğu aşikar.
c) Metinde yer alan bir başka tehdit unsuru ise 'cyber saldırılar' (Cyber attacks) ki, her geçen gün artan oranda cyber saldırıların olmasını göz önüne alacak olursak günümüzde bilgisayara dayalı ekonomi, ticaret, siyaset ve iletişim düşünüldüğünde, eğer yeterince tedbir alınmazsa yaşamın bütün alanlarını felç edebilecek saldırıların bu alandan geleceği anlaşılıyor. NATO bu saldırıların kim tarafından gerçekleştirileceğini açık olarak metinde ifâde etmese de, uzmanların hazırladığı metinde Çin, Hindistan ve Brezilya'ya dikkat çekiliyor olmasına bakarsak anlamış oluruz ki, strateji metninde konu daha geniş olarak ele alınarak organize suç örgütleri, teröristler ve radikal gruplar da dahil ediliyor.
d) Metinde yer alan bir başka tehdit ve tehlike ise, enerji ulaşım yollarının güvenliği, dolayısıyla hem boruların hem de kara ve deniz taşımacılığının herhangi bir saldırıya uğramamasının önemine vurgu yapılıyor. Zira NATO üyelerinin birçoğu enerji açısından dışa bağımlı. Bu bir anlamda Ortadoğu'dan petrolün ve Rusya-Türkmenistan doğalgazının Avrupa'ya kesintisiz ulaşması endişesinden kaynaklanıyor ki, özellikle son zamanlarda gemilere yönelik korsan saldırılanın etkisi metne yansımış durumdadır
Strateji metninde yer alan tehdit ve tehlikeler bunlar ve önümüzdeki on yıl boyunca NATO bu alanlara yönelik olarak çalışmalarını yoğunlaştıracak ve başta Avrupa olmak üzere üyelerini bu saldırılara karşı korumaya çalışacak. Tabii üzerinde durulması gereken başka bir konu ise bu korumanın nasıl sağlanacağı ki, oldukça önemli. Zira NATO yeni bir yöntemden söz ediyor ki, sanırım bu birçok kimsenin dikkatinden kaçmış bulunmakta.
Güzel günler diliyorum efendim.