Müslüman biri olarak her hareketimizi, işimizi, amelimizi İslam’a göre, İslam Fıkhındaki sekiz basamaklı Ef'ali Mükellefin’e göre yaşarız. Gerçi alimlerimizin derin inceleme ve araştırmaları sonucu ortaya çıkardıkları bu fiillerin kategorizesi olan bu çalışma; değil Müslüman bir kişiyi, dünyadaki her insanın yaşadığı/yaşayabileceği hayatın şeklini ortaya koyar. Herkese yol gösterip, rehber olur.
***
Bir insan, kim olursa olsun, hangi eylemi yaparsa yapsın ancak bu sekiz kategoriden birini yapar. Bunlar yani: Ef’ali Mükellefin: farz, vacip, sünnet müstehap, mubah, mekruh, müfsid ve haramdır.
Ancak bu sekiz çeşit yaşam biçimini oluşturan isimler birer terimdir kavramdır, ıstılahtırlar. Yani her kelime uzun-uzun anlatım gerektiren kelimelerdir. Bunların kendi içlerinde dereceleri de vardır. Kuvvetli ve zayıflık dereceleri vardır. Ayrıca bunların bir de hangi olaya, hangi sebeple isim olduğu da uzun izahlar gerektiren meselelerdir.
***
Şimdi bazı kardeşlerimiz özellikle günlük siyasal faaliyetlerde: “Hocam helal mi, haram mı?”gibi net kısa cevap istiyorlar. Burada işin şöyle bir yanlış yanı var: Hemen kısaca helaldir veya haramdır denince bir sürü itirazlar yükseliyor. Çünkü neden, (yazıyla) iki sayfa, üç sayfa gerekçesi bulunan bir meseleyi anlatmadan direkt cevap verince iş karışıyor.
O zaman biz diyoruz ki: Bu konuları fıkıh kavramlarıyla değil de; günlük, güncel yaşanan yanlışlıklar, sıkıntılar, belalar, hainlik ve gayri İslami yaşantılar anlatılarak bunlarla mücadelenin gerekli ve şart olduğunu dile getirerek konuyu neticeye bağlamak gerektiğine inanıyoruz.
***
Bir de alelacele her konuya helaldir haramdır gibi düşünmeden iyi tahlil etmeden cevap vermemek lazımdır. Bu konuda alimlerimiz çok titiz davranmışlardır. Şöyle ki; Cenabı Allah Nahl Suresi 116 da şöyle buyurur: "Dillerinizin (rastgele) yalan yere nitelendirmesiyle “şu helaldir şu haramdır” demeyin ki Allah’a yalan iftirasında bulunmuş olmayasınız. Çünkü Allah’a yalan iftirasında bulunanlar iflah olmazlar.”
***
Ayetin işaretine göre bir şeye helal veya haram hükmünü vermek kolay değildir. Çünkü bu ıstılahlar dinin sınırlarını belirlemektedir. Bu hükümler sadece Allah ve Resulüne aittir. “Haramdır” dediğiniz şey Allah katında haram değilse-haşa- yabancı bir şeyi dine karıştırmış olursunuz ki bu durum Allah’a iftira etmek anlamı taşır. İşte bundan hareketle Hanefiler her yönüyle haram gibi görünen, haram şartlarını taşıyan ama nasslar da açıkça “haramdır” diye hükmü belirtilmemiş olan şeylere haram dememiş/diyememiş harama benzeyen mekruh, haramımsı mekruh anlamında tahrimen mekruh demişler böylece Allah'a iftira etme durumundan sakınmışlardır. Öyleyse tahrimen mekruh şöyle tarif edilebilir: “Subuti kat’i manaya delaleti zanni olan bir nass ile yapılmaması istenen şeydir.”
***
Diğer bazı mezhepler ise tahrimen mekruh yerine haram kelimesini kullanmışlar; biz böyle haram kelimesini kullanan mezheplerin içtihadına: İçtihadi haram kelimesini kullanırız. Yani nassi haram değildir.
***
Yani bir günah ki terazi tartmaz; zina fiili, faiz fiili!.. Bir milleti aç, fakir, sefil bırakacaksın, Allah'a savaş açarak; zaten zinayı da serbest bırakmışsın bu bulanık, günahkar nesil 150-200 senede ancak arılaşıp, temizlenir. Sen de bana tutmuşsun “sineğin kanadı pis mi temiz mi, helal mi haram mı” diye soru soruyorsun. Ben helal desem de itiraz edeceksin, haram desem de... Çünkü kısa cevap verdimmi gerekçesini sen koyamıyorsun. Senin kafan başka şeylere takılı, kafanı, aklını çelen şeylerle debeleniyorsun.
Rabbim hepimize uyanıklık basiret ve şuur versin.