Kendi medeniyetimizin zenginliğini bir kenara bırakıp büyük bir aşkla Batı sevimimiz neticesi mi?
Yoksa kendimizce düzenleme yaparak hayat yaşamımızda ki birçok konular için “…günü. …Haftası” meydana getirdik bilemiyorum.
Merak ettim Türkiye’de ne kadar belirli gün ve haftamız var diye.
İlgili verilere baktığımda yıl içinde kiminde 125 kiminde 150 ye varmakta!.
Bu günlerde bilhassa resmî vazifeli ilgililer etkinlikler içine girerken. O hafta içinde aslî vazifelerini aksatmıyorlardır sanırım.
Gün ve haftası yapılanlar arasında bu günler içinde yapılmakta olan 15 – 22 Nisan arası Turizm Haftası, Trafik, Sağlık, Kütüphaneler, Sivil savunma, Aile, Kızılay, Yeşilay, Türk Dili, Müzeler vb. gibi genel hatırlatma ve o günün bilgilendirilmesi ile ilgili haftalar hakikaten hafta içine girebilir ama…
Anneler, Babalar, Yaşlılara saygı, Öğretmenler, Engelliler hatta Kardeşlik vb. gibi günleri nasıl bir gün ve hafta ya mal edebiliriz diye düşünürüm.
Onları, değil Hafta, Ay. Yaşantımızın her günü saygı, sevgi ve ilgi duymamız, belirtmemiz elzemlik içine girmez mi?
***
Bu günlerde yapılmakta olan, Konya Valimiz Sayın Osman Aydın’ın değerli davetlerine icabet ettiğim, çok güzel hazırlanmış “Turizm Haftası” etkinliklerinde ki müşahedelerimi gelecek yazılarıma bırakarak…
Yerel seçimler arasında konuların çeşitliliği içinde araya kaynayan “Yaşlılara Saygı Haftası” için geç kalmış olsam da.
Hâlâ aynıyla vakî devam eden oluşumları yine de konu etmek isterim.
Malumunuz 18–24 Mart tarihleri arası "Yaşlılara Saygı" haftası olarak kutlanmakta.
Her yıl yazmakla hatta şiir olarak da Yaşlılar Haftası ile ilgili yazılarımda sunduğum deyimlerde.
Maalesef bir değişme gayreti müşahede edemediğimi de belirtmek isterim.
Bu hususlar Yaşlıların (ki bendeniz de dahil) daha incelikle müşahedesi olacağı herhalde daha tabiidir.
Tekraren hemen hemen aynı işlemleri yazmak yerine, 29.03.2004 günlü “Yaşlılar Haftası’ndan” başlıklı yazımı sizlere sunmak suretiyle, bir muhasebe yapabilmenizi temin etmek isterim.
***
“Aslında hafta değil namütenahi günler, yani yaşam içindeki bütün günler gösterilmeli...”
Biz tutturmuşuz hafta ayırıp o günler içinde ilgi göstermeye çalışırız...
Kimlere mi? Yaşlı olan erkek ve kadınlara...
***
Yaşlı kimdir?
Kimine göre ak sakallı, ak saçlı olanlar!.
Yaş mühim değil. Kırk yaşında ki sakallı yanında sakalsız yetmiş beşlik sakalsızlar ihtiyar sayılmaz!.
Başı açık bayanın saçları ağarmış beklide boyatmış görünmesi yanında, başı kapalı olduğundan ak saçı görünmeyince…
Daha çok yaşlı da olsa aynı kategoriye girmez!.
Bunlara otobüslerde, otoraylar da gençler olarak yer bile vermemiz gerekmez!..
***
Nereler de buluruz yaşlıları?.
Çok kolay!.
Hepsi huzurevlerinde hazır ve nazırdırlar!..
Yaşlılar Haftası’nda, bayramlarda, seçim günleri veya herhangi bir sebeple Ticari reklam, Şahsî gösteriş işlemlerimiz de koşarız buluveririz orada!.
***
Hediyeler götürürüz, ellerini öper kucaklaşır hal, hatır sorarız, onlarla müzik içinde kaynaşır şıkır şıkır oynaşırız!.
Hatta otobüslerle geziler tertip eder lüks lokantalarda yemekler yediririz, otellerde bile ağırlarız
Nasıl kokusunu almış, nereden öğrenmiş veya hissetmişlerse!.
Birden endam ediverirler!. Gazete muhabir ve fotomanları, TV kameramanları !.
Bol bol flaşlar çakar. Kameralar o tarafa bu tarafa döner...
Akşam TV haberlerinde, ertesi gün medyanın renk renk baskısı içinde...
Kahvemizi içerken gururla seyreder, okur iftihar ederiz. Yaptığımız veya yapılan bu işlem ve ziyaretlerle!.
Ne güzel değil mi?
Bakın İhtiyarlara nasıl şevk verdik… Hayat yaşattık... Dualarını aldık...
Her ne kadar... Yaşlılık yanında, evlatları yakınları aramasa da...
Onlar, bir yolunu bulup, yeter varlıklı, nadiren de olsa fakir olarak, Huzur evlerine yerleşebilen bu yaşlıların...
Yaşamı içinde her şeyi için bakımlı, kışın sıcak, yazın serin yerde yaşayıp o ortamda günlerini esenlikle devam ettirmelerinin sağlanmış olması hasebiyle de...
Geçirdiğimiz hafta bizi mesut etmiş, gurur duymuş olmaktayız...
İnşallah gelecek haftalarda tekrarlamak üzere...
***
- Aloo!. Buyurun...
-Yaşlılar Haftası yazılarınızı okudum. İyi güzel anlatıyorsunuz ama birilerini unutmuşsunuz!..
- Neymiş, kimmiş onlar? Sayın kardeşim.
- Sokaklarda kışın palto ne gezer lime lime yırtık elbise içinde titreyerek. Yazın ise güneşten yanmış teniyle...
Bulduğu yıkıntı köşe, açık tahta baraka veya parktaki kanepelerde yatan...
Artık ekmekleri çöp bidonları veya yerlerden toplayıp açlığını gidermeye çalışan,
İhtiyarlar dolaşıyor sokaklarda... Onları bulamıyor musunuz?..
-Söylediğin şeye bak kardeşim. Nereden bulacağız onları Medya ile birlikte. Fellik fellik mi arayacağız?.
Hem onlar Yaşlılar kategorisine girmez ki.
Kimsesiz Fakir kişiler onlar...
-Aloo... Neye kapattınız telefonu?.”
Yazı böyle sona ererken çok çeşitlileri var ama. Yer kalmadığı için tek bir hususa değinmek isterim.
Seçim arifelerinde bangır bangır nutuk çekerken “ulaşım vasıtalarımızda, yaşlılarımızdan altmış yaş sonrasından hiç ücret alınmayacaktır” sözü verenlerin. Kazanınca unutuvermeleri!.
Bu yıl “Herkese bedava olacak”(!) diyenler de çıktı ya oda başka mesele!
***
Sağlık esenlik içinde yaşam dileğimle…