Geçen hafta bir basın toplantısı ile Hz. Mevlâna’nın Evi ve Medresesi’nin yerini tespit ettiğimizi açıklamıştık. Haberin gazetelerde çıkmasından sonra kadim dostlarımızdan Abdurrrahman Kutlu Bey telefonla arayıp, konu ile ilgili, Mehmet Önder Bey’le olan bir hatırasını nakletti. İnşallah fırsat bulursak bir ara, İbrahim Hakkı Konyalı’dan itibaren pek çok araştırmacı yazarın Mevlâna’nın Evi ve Medresesi’nin yerini neden başka yerlerde aradıkları veya gösterdikleri konusu üzerinde duracağım.
Bazı basın mensubu arkadaşımız, bu açıklamamızı bir iddia olarak verdiler. Ortaya koyduğumuz bilgi ve belgeleri incelesinler veya memlekette o kadar araştırmacı yazar ve ilim adamı var onlara inceletsinler, söylediklerimiz mücerret bir iddiadan mı ibaret yoksa gerçeğin ta kendisi mi o zaman anlaşılır.
Mevlâna’nın evi ve Medresesi’ni araştırırken kayıtlarda gördüğüm: “Şems Bahçesi” kelimeleri dikkatimi çekmişti. Heyecanlandım. Yerini araştırınca buranın 19 Mayıs İlköğretim Okulu’nun yeri olduğunu gördüm. Eski ve yaşlı Konyalılar bu bölgeye eskiden hep “Güllük Başı” derdi.
Araştırmamızı derinleştirince bu Şems Bahçesi’nin 4920 metrekare olduğunu gördük. Az bir alan değil. Sonra bahçenin vakfiyesini de elde ettik. Bahçe’nin vakfiyesinden öğrendiğimize göre bahçe, 1800’lü yılların başında Mesnevihanzade Abdülhay Efendi oğlu Musa Efendi tarafından Şems-i Tebrizi Zaviyesi’ne, gül bahçesi olarak düzenlenip, vakfedilmiş. Yönetimi de Dergâh Postnişinlerine bırakılmış.
Demek ki burası Osmanlı döneminde iki asırdan fazla bir zaman gül bahçesi olarak kullanılmış. Cumhuriyet döneminde harap olan bahçe bir ara, 19 Mayıs törenlerinin yapıldığı, ip cambazlarının marifetlerini sergilediği meydan olarak kullanılmış. Daha sonra da buraya 19 Mayıs İlkokulu inşa edilmiş.
Şimdi okul yeniden yapılmak üzere yıkılmış bulunuyor. Bölgede yeni bir yapılanma söz konusudur. Şu durumda vakfın gayesinin ve bir güzel hatıranın yaşatılması imkânı söz konusudur.
Yıllar boyu Konya’da ne tarihî doku bırakıldı ve ne de tarihî hatıra… Birçok tarihî eser kazma kürek yıkıldı. Kazma kürekle yıkılamayanlar dinamitle atıldı. Pek çoğu da yıkılıp yok olması için kaderine terk edildi. Beş Yol’da iki, Sebhavan Mahallesi’nde bir tarihî türbe çevresindeki arazi ile birlikte özel şahıslara satıldı. Balık Pazarı önündeki Söylemez Türbesi ile Seyfeddin Karasungur Türbeleri de öyle… Bu tarihî türbeler yıllarca, kiler, kömürlük ve ahır olarak kullanıldı. Sahipleri çarpılırız diye korkularından bu anıt eserleri yıkamadılar ve korumak mecburiyetinde kaldılar. Büyük bir mahalleye adını veren Kerim Dede’nin türbesi de bir evin içerisinde idi. Yakın bir zamanda etrafı açıldı. Yine aynı bölgede Mahmut Dede mamuresinden eser kalmadı. Günümüzde pek çok mescit, zaviye ve medrese yerinde mesken veya işyeri var. Yok edilen kabristan ve hazire sayısını Allah bilir. Bunları zaman zaman yazıp söylüyoruz.
Atalarımız gerçekten hayır sahibi, çevreci ve çok nezih insanlarmış ki, Şems Zaviyesi’nin yanında bir gül bahçesi düzenleyip, zaviyeye bunu armağan etmişler ve bölge halk arasında asırlar boyu Güllük Başı Semti olarak anılmış. Küllük Başı tabirinin bir yanlış okumadan kaynaklandığını tahmin ediyoruz.
Buraya yapılacak olan mektep başka yere alınabilir. Yeri yeniden gül bahçesi olarak düzenlenebilir. Burası gelecek nesillere örnek bir hatıra olarak gösterilmek üzere, yaşatılabilir. Bu yapılamazsa hiç değilse Yavuz Sultan Selim Han’ın yaptırdığı çeşmenin arkasında bir küçük alan, sembolik de olsa gül bahçesi olarak düzenlenebilir. Bir vakfın gayesinin değiştirilmesinin vebalinden de kurtulunmuş olunabilir.
Yeni doğan bu imkânı yetkililerin takdirine arz ediyorum. Teklif bizden uygulamak onlardan.
Saygılarımla…
Bazı basın mensubu arkadaşımız, bu açıklamamızı bir iddia olarak verdiler. Ortaya koyduğumuz bilgi ve belgeleri incelesinler veya memlekette o kadar araştırmacı yazar ve ilim adamı var onlara inceletsinler, söylediklerimiz mücerret bir iddiadan mı ibaret yoksa gerçeğin ta kendisi mi o zaman anlaşılır.
Mevlâna’nın evi ve Medresesi’ni araştırırken kayıtlarda gördüğüm: “Şems Bahçesi” kelimeleri dikkatimi çekmişti. Heyecanlandım. Yerini araştırınca buranın 19 Mayıs İlköğretim Okulu’nun yeri olduğunu gördüm. Eski ve yaşlı Konyalılar bu bölgeye eskiden hep “Güllük Başı” derdi.
Araştırmamızı derinleştirince bu Şems Bahçesi’nin 4920 metrekare olduğunu gördük. Az bir alan değil. Sonra bahçenin vakfiyesini de elde ettik. Bahçe’nin vakfiyesinden öğrendiğimize göre bahçe, 1800’lü yılların başında Mesnevihanzade Abdülhay Efendi oğlu Musa Efendi tarafından Şems-i Tebrizi Zaviyesi’ne, gül bahçesi olarak düzenlenip, vakfedilmiş. Yönetimi de Dergâh Postnişinlerine bırakılmış.
Demek ki burası Osmanlı döneminde iki asırdan fazla bir zaman gül bahçesi olarak kullanılmış. Cumhuriyet döneminde harap olan bahçe bir ara, 19 Mayıs törenlerinin yapıldığı, ip cambazlarının marifetlerini sergilediği meydan olarak kullanılmış. Daha sonra da buraya 19 Mayıs İlkokulu inşa edilmiş.
Şimdi okul yeniden yapılmak üzere yıkılmış bulunuyor. Bölgede yeni bir yapılanma söz konusudur. Şu durumda vakfın gayesinin ve bir güzel hatıranın yaşatılması imkânı söz konusudur.
Yıllar boyu Konya’da ne tarihî doku bırakıldı ve ne de tarihî hatıra… Birçok tarihî eser kazma kürek yıkıldı. Kazma kürekle yıkılamayanlar dinamitle atıldı. Pek çoğu da yıkılıp yok olması için kaderine terk edildi. Beş Yol’da iki, Sebhavan Mahallesi’nde bir tarihî türbe çevresindeki arazi ile birlikte özel şahıslara satıldı. Balık Pazarı önündeki Söylemez Türbesi ile Seyfeddin Karasungur Türbeleri de öyle… Bu tarihî türbeler yıllarca, kiler, kömürlük ve ahır olarak kullanıldı. Sahipleri çarpılırız diye korkularından bu anıt eserleri yıkamadılar ve korumak mecburiyetinde kaldılar. Büyük bir mahalleye adını veren Kerim Dede’nin türbesi de bir evin içerisinde idi. Yakın bir zamanda etrafı açıldı. Yine aynı bölgede Mahmut Dede mamuresinden eser kalmadı. Günümüzde pek çok mescit, zaviye ve medrese yerinde mesken veya işyeri var. Yok edilen kabristan ve hazire sayısını Allah bilir. Bunları zaman zaman yazıp söylüyoruz.
Atalarımız gerçekten hayır sahibi, çevreci ve çok nezih insanlarmış ki, Şems Zaviyesi’nin yanında bir gül bahçesi düzenleyip, zaviyeye bunu armağan etmişler ve bölge halk arasında asırlar boyu Güllük Başı Semti olarak anılmış. Küllük Başı tabirinin bir yanlış okumadan kaynaklandığını tahmin ediyoruz.
Buraya yapılacak olan mektep başka yere alınabilir. Yeri yeniden gül bahçesi olarak düzenlenebilir. Burası gelecek nesillere örnek bir hatıra olarak gösterilmek üzere, yaşatılabilir. Bu yapılamazsa hiç değilse Yavuz Sultan Selim Han’ın yaptırdığı çeşmenin arkasında bir küçük alan, sembolik de olsa gül bahçesi olarak düzenlenebilir. Bir vakfın gayesinin değiştirilmesinin vebalinden de kurtulunmuş olunabilir.
Yeni doğan bu imkânı yetkililerin takdirine arz ediyorum. Teklif bizden uygulamak onlardan.
Saygılarımla…