Dünya Ekonomik Forumu çerçevesinde düzenlenen “Gazze Orta Doğu İçin Model” oturumuna katılan Başbakan Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile yaşadığı gerginlik sonrasında salonu terk etmesi dünya gündemine oturdu. Başbakan'ın eleştirisine ve paneli terk etmesine her kesimden destek geldi.
Başbakan’ın bu tutumunu yanlış bulmadığını söyleyen Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Hasan Mor, Başbakan’ın diplomatik-siyasi olmak üzere çift kimliğe sahip olduğunu bu yüzden sadece diplomat kalıplarla sınırlandırılmaması gerektiğini ifade etti. Erdoğan’ın tavrının, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in ‘normal olmayan’ tavrına gösterilmiş, Peres’in hücumlarıyla ölçülü, taarruzları karşılamaya çalışan bir tavır olduğunu aktaran Yard. Doç. Dr. Mor, bu tavrın yanlış bir yanının olmadığını kaydetti. Mor, “Ancak, Başbakan Erdoğan’ın gerek programa çıkmadan önce ve gerekse program içinde, ‘Yahudilere, Musevilere karşı değiliz. Bunu, mensubu bulunduğumuz kültür ve geçmişimiz ile zaten göstermişiz. Ben de bu ülkenin başbakanı olarak vurguluyorum, biz Yahudileri İspanyalıların zulmünden ne amaçla kurtardıysak, aynı amaçla şu an katliama tabi tutulan Filistin halkı için yardım yapmaya çalışıyoruz’ diyerek, bunu vurgulasaydı, çok daha etkili olurdu” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE, BÖLGENİN ‘BİRİCİK’ ÜLKESİ”
Türkiye’nin bölge barışı açısından ‘biricik’ ülke olduğunu söyleyen Hasan Mor, “Çevremizdeki ülkelere baktığımızda, sorun teşkil eden her iki tarafa da eşit mesafede olan başka bir ülke bulmak çok zor. İran ele alınsa, İsrail ve ABD kesinlikle bu arabuluculuğu kabul etmeyecektir, Mısır’a baktığımızda, bu ülkenin anlaşmazlığın bir diğer ucu olan Hamas’a karşı hiçbir kredibilitesi bulunmadığı ortadadır. Bütün bunlar, Türkiye’nin nevi şahsına münhasır (kendisine özgü) bir konuma sahip olduğunu gösteriyor. Bu ülkeler arasındaki sorunun çözülmesinin sağlanması, her iki tarafa da ulaşabilecek, onlarla anlaşabilecek bir dile sahip olmasını gerektirir. Türkiye, kültürü ve geçmişiyle her iki uca da ulaşabilecek ve anlaşabilecek dile sahiptir” ifadelerini kullandı. Bu durumdan sonra Türkiye’nin uluslar arası ilişkide, özellikle ABD ile ilişkilerinde bir sorun yaşanmasının beklenmediğini, tam aksine, Barack Obama döneminde, Bush döneminden koparılan ABD ile ilişkilerin daha iyi bir noktaya gelebileceğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Mor, diğer güçlerin de Türkiye’nin bölgedeki özgün konumunu ve rolünü görmekte zorlanmayacaklarını söyledi.
DAVOS’UN GERÇEK YÜZÜNÜ ORTAYA KOYDU
Davos’un dünyada, ekonomik, sosyal, kültürel, politik gibi konularda beyin fırtınalarının gerçekleştirildiği şeklinde reklamı yapılan bir toplantı olarak lanse edildiğini ifade eden Memur Sen Konya Şube Başkanı ve Sivil Toplum Kuruluşları İcra Heyeti Başkanı Latif Selvi ise, son toplantı ile bu işin içyüzünün ortaya çıktığını söyledi. Programı düzenleyenlerin, toplantıyı kendi görüşlerini dünyanın ortak görüşüymüş gibi sundukları bir ortama çevirdiklerini ifade eden Selvi, “Gördük ki kendilerinin istedikleri fikri, dünyanın ortak görüşüymüş gibi sunuyorlar. Dar sınırlar içerisinde gerçekleştirilen programda Başbakan, BM Sekreteri ve Arap Birliği Temsilcisinin de aralarında bulunduğu konuklara verilen sürenin tamamına yakın bir süreyi İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e hem de hiç müdahalesiz bir şekilde vererek, skandal bir yönetim gerçekleştiriyorlar. Peres hiç müdahale edilmeden, istediklerini 25 dakika boyunca söylüyor, Başbakan Tayip Erdoğan’ı 12 dakika bile konuşturmadan, sözünü kesiyorlar. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Amaç, sınırlarını İsrail’in belirlediği bir hedefe varmak. Bu amaç da, Gazze saldırılarında suçlu İsrail değil de katledilen masum insanlarmış gibi göstermek” dedi.
BAŞBAKAN, 100 YILIN DURUŞUNU SERGİLEDİ
Sert üsluplu aşağılayıcı tavrın karşısında Tayip Erdoğan’ın ‘100 yılın duruşunu’ sergilediğini kaydeden Selvi, “Başbakan Recep Tayip Erdoğan 100 yılın duruşunu gerçekleştirerek, ilk defa zalimin yüzüne bakarak suçlu olduğunu söyledi ve gerek moderatöre ve gerekse Peres’e dersini verdi. Daha önceleri gizli mahfillerde ifade edilen İsrail karşıtlığı, açıkça ifade edilmeye başlandı” ifadelerini kullandı. Selvi, Başbakan’ın bu tavrı ile ülkemizin ezilen, mazlum insanların savunucusu konumuna yükselttiğini de bildirdi. Bu davranışın Türkiye’ye sınıf atlattığını ve prestij kazandırdığını da belirten Latif Selvi, “Bazı kesimler, Başbakan’ın bu tavrının ülkenin geleceği konusunda sorunlar oluşturabileceğini düşünüyor. Hayır, tam aksine bu tavır ülkemize prestij kazandırmış, sınıf atlatmıştır. Ülkemiz, uluslar arası ilişkilerde sorun yaşamayacağı gibi, İsrail bizi tekrar kazanabilmek için çalışmalar yapmak zorunda kalacaktır” ifadelerine yer verdi.
UĞUR ELMAS
“TÜRKİYE, BÖLGENİN ‘BİRİCİK’ ÜLKESİ”
Türkiye’nin bölge barışı açısından ‘biricik’ ülke olduğunu söyleyen Hasan Mor, “Çevremizdeki ülkelere baktığımızda, sorun teşkil eden her iki tarafa da eşit mesafede olan başka bir ülke bulmak çok zor. İran ele alınsa, İsrail ve ABD kesinlikle bu arabuluculuğu kabul etmeyecektir, Mısır’a baktığımızda, bu ülkenin anlaşmazlığın bir diğer ucu olan Hamas’a karşı hiçbir kredibilitesi bulunmadığı ortadadır. Bütün bunlar, Türkiye’nin nevi şahsına münhasır (kendisine özgü) bir konuma sahip olduğunu gösteriyor. Bu ülkeler arasındaki sorunun çözülmesinin sağlanması, her iki tarafa da ulaşabilecek, onlarla anlaşabilecek bir dile sahip olmasını gerektirir. Türkiye, kültürü ve geçmişiyle her iki uca da ulaşabilecek ve anlaşabilecek dile sahiptir” ifadelerini kullandı. Bu durumdan sonra Türkiye’nin uluslar arası ilişkide, özellikle ABD ile ilişkilerinde bir sorun yaşanmasının beklenmediğini, tam aksine, Barack Obama döneminde, Bush döneminden koparılan ABD ile ilişkilerin daha iyi bir noktaya gelebileceğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Mor, diğer güçlerin de Türkiye’nin bölgedeki özgün konumunu ve rolünü görmekte zorlanmayacaklarını söyledi.
DAVOS’UN GERÇEK YÜZÜNÜ ORTAYA KOYDU
Davos’un dünyada, ekonomik, sosyal, kültürel, politik gibi konularda beyin fırtınalarının gerçekleştirildiği şeklinde reklamı yapılan bir toplantı olarak lanse edildiğini ifade eden Memur Sen Konya Şube Başkanı ve Sivil Toplum Kuruluşları İcra Heyeti Başkanı Latif Selvi ise, son toplantı ile bu işin içyüzünün ortaya çıktığını söyledi. Programı düzenleyenlerin, toplantıyı kendi görüşlerini dünyanın ortak görüşüymüş gibi sundukları bir ortama çevirdiklerini ifade eden Selvi, “Gördük ki kendilerinin istedikleri fikri, dünyanın ortak görüşüymüş gibi sunuyorlar. Dar sınırlar içerisinde gerçekleştirilen programda Başbakan, BM Sekreteri ve Arap Birliği Temsilcisinin de aralarında bulunduğu konuklara verilen sürenin tamamına yakın bir süreyi İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e hem de hiç müdahalesiz bir şekilde vererek, skandal bir yönetim gerçekleştiriyorlar. Peres hiç müdahale edilmeden, istediklerini 25 dakika boyunca söylüyor, Başbakan Tayip Erdoğan’ı 12 dakika bile konuşturmadan, sözünü kesiyorlar. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Amaç, sınırlarını İsrail’in belirlediği bir hedefe varmak. Bu amaç da, Gazze saldırılarında suçlu İsrail değil de katledilen masum insanlarmış gibi göstermek” dedi.
BAŞBAKAN, 100 YILIN DURUŞUNU SERGİLEDİ
Sert üsluplu aşağılayıcı tavrın karşısında Tayip Erdoğan’ın ‘100 yılın duruşunu’ sergilediğini kaydeden Selvi, “Başbakan Recep Tayip Erdoğan 100 yılın duruşunu gerçekleştirerek, ilk defa zalimin yüzüne bakarak suçlu olduğunu söyledi ve gerek moderatöre ve gerekse Peres’e dersini verdi. Daha önceleri gizli mahfillerde ifade edilen İsrail karşıtlığı, açıkça ifade edilmeye başlandı” ifadelerini kullandı. Selvi, Başbakan’ın bu tavrı ile ülkemizin ezilen, mazlum insanların savunucusu konumuna yükselttiğini de bildirdi. Bu davranışın Türkiye’ye sınıf atlattığını ve prestij kazandırdığını da belirten Latif Selvi, “Bazı kesimler, Başbakan’ın bu tavrının ülkenin geleceği konusunda sorunlar oluşturabileceğini düşünüyor. Hayır, tam aksine bu tavır ülkemize prestij kazandırmış, sınıf atlatmıştır. Ülkemiz, uluslar arası ilişkilerde sorun yaşamayacağı gibi, İsrail bizi tekrar kazanabilmek için çalışmalar yapmak zorunda kalacaktır” ifadelerine yer verdi.
UĞUR ELMAS