Gripte artış var!

Havaların soğumasıyla birlikte grip ve soğuk algınlığı vakaları artmaya başladı. Gribal enfeksiyona bağlı rahatsızlıklarla ilgili hastanelere başvuru sayısı arttı.

Havaların soğumasıyla birlikte grip ve soğuk algınlığı vakaları artmaya başladı. Gribal enfeksiyona bağlı rahatsızlıklarla ilgili hastanelere başvuru sayısı arttı. Halk sağlığı yetkilileri her hangi bir grip salgının söz konusu olmadığını mevsimsel geçişlerde bu tür rahatsızlıkların sıklıkla görüldüğünü belirtti

Havaların soğumaya başlamasıyla grip vakaları artmaya başladı. Mevsim değişiğiyle birlikte özellikle solunum yolları enfeksiyonları ile gribal enfeksiyonların sık görülüyor. Rahatsızların artmasında en önemli etken olarak ise insanların sıcak havaya kanması oluşturuyor. 'Havalar sıcak deyip' giyim ve kuşamlarına dikkat etmeyenler, rahatsızların başında geliyor. Yetkililer ise enfeksiyona bağlı hastalıklarda artış olduğunu fakat bununda mevsimler geçişlerde sıkça yaşandığını belirtiyor. Konya'da her hangi bir salgının olmadığını ifade eden yetkililer, korkulacak bir durumun olmadığını, bu aylarda giyime ve yeme-içmeye dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi.

Konya Halk Sağlığı Müdürlüğü yetkilileri kendilerine bildirilmiş bir grip salgının olmadığını, bu aylarda enfeksiyona bağlı hastalıklarda artışlar olabileceğini ancak bu durumunda geçici olduğunu bildirdi.

OLUMSUZ ETKILERE SAHIPTIR

“Grip hastalığı, influenza adı verilen bir virüsün neden olduğu, mevsimsel, yaygın, bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır” bilgisini veren Halk Sağlığı yetkilileri, griple ilgili şu bilgileri verdi: “Genellikle halk arasında çok sık olarak soğuk algınlığı ile karıştırılmakla birlikte, bireyler ve toplumlar üzerinde zannedildiğinden daha fazla olumsuz etkilere sahiptir. Bu sebeple her soğuk algınlığının grip hastalığı olup olmadığı iyi araştırılmalıdır. Bu konuda aile hekimlerine danışılması durumunda ve gerekli görüldüğü takdirde boğaz sürüntüsü alınarak tetkik edilmesi mümkündür.

Hastalığın belirtileri, ateş, titreme, baş, sırt, kol, bacak ağrıları, boğaz ağrısı, kuru öksürük, halsizlik, iştah kaybı, kas ve eklem ağrısı, bulantı, gözlerde yanma, burun akıntısıdır. Hastalık esas olarak solunum yoluyla yani gripli birinin öksürük, hapşırma ve konuşması esnasında etrafa yayılan damlacıklarla bulaşır. Bu damlacıklar yakındaki insanlara ağız ve burun yolundan girebilir. Grip daha az sıklıkla üzerinde grip virüsü olan bir yüzeye veya eşyaya dokunup daha sonra kendi ağzına, gözlerine ya da burnuna dokunmakla bulaşabilir.”

EN GEÇ KASIM'DA AŞI YAPTIRIN

Bütün üst solunum yollarında infeksiyonlara neden olan virüsler gibi, grip etkeni olan virüslerin de farenjit, larenjit, sinüzit ve orta kulak iltihabına yol açabileceğini belirten yetkililer, “Sağlıklı insanlarda grip, 1 hafta içerisinde kendiliğinden iyileşir. Ancak bazı kişilerde, örneğin kronik hasatalık nedeniyle vücut direnci zayıf durumda olanlarda, kalp-akciğer hastalığı olanlarda, yaşlılarda, şeker hastalarında, pnömoni (zatürre), meningoensefalit (beyin iltihabı), miyokardit (kalp kası iltihabı) gibi ciddi ve ağır seyredip ölümle sonuçlanabilecek hastalıklar görülebilir. Grip hastalığı etkilediği kişi sayısının çokluğu nedeniyle ciddi bir hastalık olarak kendisini gösterir. Bu da halkın sağlığı açısından hayati sonuçlar doğurabilir. Her sene milyonlarca insan grip hastalığına yakalanır ve çok sayıda iş gücü kaybı, hastaneye yatış, yoğun bakıma yatış ve maalesef ölümler meydana gelebilir.Bu nedenle grip olmadan önce mutlaka aşının yapılması gerekmektedir.

Aşı bir önceki yılın en çok salgın yapan virüslerinden elde edildiği için farklı bir virüsün yol açabileceği grip hastalığından kişiyi korumayabilir. Bu durum grip aşısı olmama rağmen yine de grip oldum söylemlerinin bir açıklamasıdır. Ülkemizde grip hastalığının Kasım- Mart döneminde görüldüğü düşünülürse Eylül-Ekim, en geç Kasım ayında aşı yapılmış olmalıdır.” Yetkililer ayrıca gribal enfeksiyona bağlı hastalıklarda artışların mevsimsel olduğunu, bir salgın tehlikesinin ve korkulacak bir durumunun olmadığına da dikkat çekti.

BAZI GRUPLAR RİSK ALTINDA

Özel Selçuklu Hastanesi Dahilliye Uzmanı Dr. Sait Önal da, havaların soğumasıyla birlikte grip virüsünün tekrar etkinleştiğini hatırlatarak iş ve özel hayatta ciddi sorunlara ve verimsizliklere yol açan grip salgınından korunmak için herkesi grip aşısı olmaya davet etti. Dr. Önal, özellikle risk grubundaki yaşlılar, okul çağı çocukları, kanser hastaları, kronik rahatsızlığı olanlar, diyabet hastaları, akciğer hastaları, astım hastaları v.b. durumdakilerin grip aşısını mutlaka olması gerektiğini, kapalı, yoğun insan trafiğinin bulunduğu ortamlarda çalışan sağlıklı bireylerinde risk grubuna dahil edilebileceğini belirtti. Önal, hastalığın özellikle her sene sonbahar - kış aylarında ve daha çok kalabalık mekanlarda yaşayanlarda salgınlara sebep olduğunu hatırlattı. Hastalığın bilinen virüslerine karşı korunabilmede en iyi yöntemin grip aşısı olduğunu dile getiren Dr. Önal “Grip aşısı kişiyi önemli ölçüde hastalıktan korur, her yıl Eylül veya Ekim aylarında bir kez uygulanır.” dedi. Aşının her yıl Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir yıl önceki yaygın grip virüsüne göre düzenlendiğini aktaran Dr. Sait Önal “Risk grupları için bu süre daha uzun tutulabilir. Grip aşısı, vücutta 1-2 hafta içinde koruyucu düzeye erişir. Eğer aşı içerdiği virüs tipleri, salgınlara neden olan virüs tipine benzerse sağlıklı erişkinlerde yaklaşık yüzde 70 oranında etkilidir. Yukarıda saydığımız riskli grupta ise, hastalıktan korunma oranı yüzde 50’ye düşmektedir” dedi.

GİYİME, YEMEYE, İÇMEYE DİKKAT EDİN

Bazı kişilerin ise grip aşısı olmaması gerektiğini ifade eden Özel Selçuklu Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Sait Önal, “6 aydan küçük bebekler, Yumurtaya karşı anafilaktik tarzda alerjisi olanlar ( yumurta yediğinde alerjik şoka girenler ), Hamileliğin ilk 3 ayı içinde olan bayanlardır. ( ancak doktor tarafından kesin gerekli olduğu tespit edilirse grip aşısı olabilirler )” dedi.

Gripten korunmanın temel mantığının vücut direncinin düşmesini engellemekten geçtiğini belirten Önal “Bu nedenle mevsim özelliklerine uygun giyinmeli, bol sulu gıdalar, taze sebze ve meyve tüketilmelidir. Günde 8 saat düzenli uyunmalı, haftada 3-4 gün egzersiz yapılmalıdır. Hastalar ile yakın temastan, ortak eşya kullanımından kaçınılmalıdır. Hasta olan bireyler ise maske kullanarak duyarlı davranmalı, başka insanlara bulaştırmamak için önlemini almalıdır” ifadelerini kullandı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri