“Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim bu mala cömert bir gönülle sahip olursa, malı bereketlenir. Ama kim de hırs ve tamah dolu bir kalple bu malı isterse, malının bereketi kaçar.” (Buhârî, Zekât, 50.)
Dünyada yaşıyorum, yaşıyorsun, yaşıyor… Yani hep birlikte nefes alıp vermeye çalışıyoruz. Gülüyor, eğleniyor bazen ise ağlıyoruz. Hep aynı duygu içerisinde olsak zaten hayatımız yaşanmaz bir hal alıverirdi. Dünyada bize verilen mal da aynıdır ve bir imtihan aracıdır. Peki, sizce malımızın çok olmasını mı yoksa bereketli olması önemli olan?
***
Zü’l-Celâl-i ve’l-İkrâm sahibi olan Rabbimiz, bazen unutsak da fark etmesek de bizler için sayılamayacak kadar nimet bahşetmiş ve bizden bu nimetlere karşı şükretmemizi ve gönülden hamt etmemizi istemiştir. Bize verilen her ne varsa, aklınıza her ne geliyorsa bir imtihan aracıdır aynı zamanda. Mallarımız, çocuklarımız ilk aklımıza gelenlerdir örneğin. Peygamber Efendimizin Hadis-i Şerifinde vurgulanan “Cömert bir gönle sahip olmak.” ise her kişinin harcı değil er kişinin yani gerçek manasıyla kulluğunu ifa edenlerin harcıdır. Tamah ve hırs dolu bir kalp ise Allah muhafaza şeytanın ve nefsin birer oyunu ve aldatmacasıdır. Bize dünya hayatını göz alıcı ve tatlı göstermenin birer aracıdır. Belki hırsla kazanırız hatta çok zengin de olabiliriz ama bereketi olacak mıdır bu malın?
***
Karşımızda “Göz Alıcı Bir Dünya” hayatı ve Kur’an da ifade edildiği şekliyle oyun ve eğlenceden ibaret. (Ankebût Suresi – 64) Hepimiz bir rolü üstlenmiş gidiyoruz. Önemli olan ve kendimize sormamız gereken ise : “Ben bu dünya hayatında hangi rolü üstlendim?” eğer verdiğimiz cevap Allah’ın sırat-ı müstakimi olan yani “kendisine nimet verilenlerin yolu” ise ne mutlu ama ya verdiğimiz cevap bu istikametten uzak ise?
***
Cömert bir gönle sahip olarak, hırs ve tamah dolu kalpten uzak bir kulluk yaşama, sonunda ise ebedi saadet yurduna nail olma ve nihai gayemiz olan Rıza-ı İlahi istikametinde yol alma ümidi ile;
Selam, dua ve muhabbetlerimle…