Ömer Karaoğlu abiyi birçoğumuz bilir. Bizim neslimizin abisidir. Ufkumuzu açan, dillere pelesenk olan ezgileri yazan, okuyan, yüreklerimize dokunan, hepimizin Ömer abisi.
Ezgi dinlemeyi sevenlerin de ezgi söyleyenlerin de bir numaralı mihenk taşıdır Ömer abi. Çok kişiye rehber olmuştur.
Kardeşliği, sevgiyi, cihad şuurunu, ümmet olma bilincini aşılar bize.
İşte Ömer abi bir parçasında der ya, “Yol mu dayanır?” diye. Ama gönül gönüle değdiği, değebildiği zaman der bunu. Ya da diyebilir.
Aslında gönül gönüle değince hiçbir şey dayanmaz insanın karşısında. Yol da dayanmaz, dağ da, devlet de, düşman da, sorun sıkıntı da. Ama önemli olan o frekansı yakalayıp gönüle değebilmektir.
Bayramlar bu tür değmeler, dokunuşlar için bir fırsattır aslında. Kırgınlıkların da ayrılıkların da farklılıkların da yok sayılabileceği ya da gözden görülmeyeceği zamanlardır. Tabi yine fırsatını bilebilenler için. Yoksa neylesin Sultan Mahmut!..
Geldi çattı şimdi bir bayram daha. Aslında önümüzdeki bir fırsat. Yararlanabilmek ise bizim elimizde.
Şöyle düşünmek lazım aslında, geçtiğimiz Kurban Bayramından bugüne kadar neler yaşandı hayatımızda?
Acaba istediğimiz noktada mıyız?
Ya da daha ileride miyiz?
Veya geride mi?
Yaşadıklarımız, yeni oluşan kırgınlıklarımız, bitirdiğimiz dargınlıklarımız.
Ama hepsinden öte bir deprem…
Hepsinin ve her şeyin aslında boş olduğunu idrak etmemizi sağlayacak afet.
Onlarca mahali, yüzlerce evi, binlerce aileyi, onbinlerce insanı etkileyen “Yüzyılın Felaketi”
Bize neler kattı bu deprem? Ya da daha doğru soru, bizden neler aldı acaba?
Değer miydi yani onca küslük, dargınlık? Ceviz kabuğunı doldurmayacak meselelerden ötürü yaşadıklarımız ve yaşattıklarımıza. Yıllarca süren küslüklere değer miydi?
Abasıyanık’ın dediği gibi, “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.” olmayacak mı aslında?
Eee o zaman bu fırsatı neden değerlendirmiyoruz ki acep?
Diğer bayrama yaşama garantimiz mi var?
Gelin dostlar, yol yakınken gönüllere değmeye dokunmaya çalışalım. Ve bize artık hiçbir kötülük, sıkıntı, dert, tasa dayanmasın.