Odun yanınca kül olur, insan yanınca kul olur. Kul olunca Allah’a yakınlaşır. Allah’a yakınlaşan tabiatın anahtarına sahip olur. Artık istekleri onu kovalamaya başlar. Bırak gönlün coşsun.
Kul dünyaya gönderilmiş yaratıcısından ayrı hiçbir güç ve kuvveti olmayan aciz bir varlıktır. Kulun dünyada acizliğini kaldıran sadece rabbinin huzurunda aciz olduğunu bilmesi ve idrak etmesidir. Tüm yaratılanlar muhtaçtır. Doğmamış ve doğurmamış olana muhtaçtır. O halde sadece muhtaç olmayandan istenir. Hazine sahibi tektir. Tek bir hazineden sayısız varlıklara rızık aktarılır. O halde herkese rızık veren hazine sahibine el açmak varken rızık dağıtılanlara el açmak son derece acizliktir. Dua büyük bir nimettir kendini bilen kul için. Elinizde büyük bir güç var. Duanın gücü. Duada sen susarsın gönlün konuşur. Dua gönlün Allah’a açılmasıdır. Kalbin şifalanmasıdır. Dua etmeyen her şeye olumsuz bakar. Kalbi karanlıktır. En güzel şeyleri bile güzel görmez. Ona gelen nimetleri kaçırır.
Allah bir kuluna kendisini hatırlatmak isterse bir musibet verir. Kendini hatırlatarak onu anmasını ister. Bu da en güzel dua ile olur. Dua içinize bir istek doğurur.
Beden ve ruh kula Allah’a dönmesi için yardım eder. Kul çok daralınca Allah’a döner. Ferahlayınca Allah’tan yüz çevirir. O halde bizde hissettiğimiz sıkıntılar, hüzün, bizde eksik olan nimetler hep Allah’a dönmemiz için dua etmemiz için bizlere verilmiş bir hediyedir. Duanın kabul olmasına vesiledir.
Kendinizde hissettiğiniz eksiklik sizin için tamamlanmanın başlangıcıdır. Eksiklik sizin ihtiyaç sahibi olduğunuzu hatırlatır.
Her şey bizi Allah’a döndürmek için çalışır. Onlarda bize hizmet eder.
İnsana böyle güzel bir isteklerinin kapısını açan anahtar verilmişken bunu kullanmaması ne kadar yazık. O halde her nerede ne zaman olursa hatta şimdi bu yazıyı okuduktan sonra bile açın elinizi, gönlünüzü Allah’a… Duanız kabul olsun…