Enflasyon Oranları belirlenirken enflasyon sepetinde yer alan ve toplam oranı n % 25 ini etkileyen gıda ürünlerinin fiyatlarının takibi, yüksek enflasyon ile mücadele bakımından da son derece önem arz etmektedir.
Tarımsal üretim,doğal afetler; kuraklık, don, aşırı yağış vb iklim şartlarına göre , üreticinin kafasındaki fikir değişikliklerine, bulunduğu bölgede ortam şartlarına göre, üretim tercihi şekillenebilmektedir.
Bununla birlikte, dağıtım ağındaki problemler nedeniyle üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki fark gittikçe açılmaktadır.Yani tarlada domates 2 tl,son halka market ve pazarlarda 5-7 tl arasında farklılıklar Çoğu tarım ürününde üretici ile tüketici(tarlada-markette) fiyatları arasındaki fark yüzde 100’ün hatta yüzde 250-300ler üzerine çıkmaktadır
**
Bu aradaki fiyat farkının en önemli nedenlerinden biri ise Türkiye’deki mevcut sistemde kontrol aracılar tarafından yürütülmesidir. Ülkemizde maalesef aradaki simsarların kontrol edilemeyişi, bir çözüm bulunamaması nedeniyle,bugün olduğu gibi bundan sonra da fiyat dalgalanmaları her zaman gündemin başında yer alacaktır.
**
Bu nedenlerle;
9 Aralık 2014 tarihli Resmi Gazete’de O zamanın Başbakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun imzasıyla yayımlanan 2014/20 sayılı Genelge ile “Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi” kurulmuştur
**
2014 den bu yana komitenin görevlerine baktığımızda konferanslar, seminerler, toplantılar, çalıştaylar ,raporlar vb çalışmalar yapıldığı söylense de can alıcı çözüm bulunmadığı bilinmektedir. Çalışmalarla ilgili fikir sahibi olmak isteyen okurlarım 30/12/2016 tarihinde Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi TCMB sayfasından 2016-68 nolu basın bildirisinden neler yapıldığına bakabilirler
Bu günlerde Fiyatlardaki dalgalanma ve enflasyonun çift haneli rakamlara ulaşması sebebiyle Gıda Komitesi Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, geçen hafta komiteyi “acil” toplantıya çağırdı
Gıda Komitesi’nin, geçtiğimiz günler de yapılan toplantısında ele alınan konuları Sayın Bakan gazetecilere şu şekilde değerlendirdi.” Şimşek, arz sıkıntısı yaşanan ürünlerde ihracatın ötelenebileceğini, ürün arzına göre ihracata konu ürünlerin geçici bir süre engellenebileceğini söyledi.” Sayın bakan, Şu günlerde, gündemin baş sırasında yer alan, domatesi örnek vererek: “Örneğin domates arzı iç piyasanın talebini karşılamaya ancak yetiyorsa, domates ihracatı ertelenebilecek. Gerekiyorsa domates ithalatı bile yapılabilecek. Piyasadaki ürün miktarı artırılarak, fiyattaki artış frenlenecek.” dedi.
Bu ve buna benzer ifadelerle çözümler kalıcı çözüm değildir. Sadece pansuman tedavi niteliğinde diyebiliriz.
Bakın üretimde ülkemizdeki en büyük sıkıntı şudur:
1-Üretici para kazanamıyor: Girdilerin yüksek oluşu ürettiği üründen para kazanamaması, pazarlama sorunları
2-Bilinçsiz üretim: Bu yıl örnek verecek olursak para eden ürün hangisi; patates, bu yıl iyi kazanç sağladı, Üretici bir sonraki yıl ne var ne yok patates üretimine yöneliyor .Sonuç itibari ile ikinci yıl patates para etmiyor. Üretici büyük zararlar ediyor.Zarar eden üretici 3yıl kızıyor ve Patates ekim yapmıyor.
3. Yılda patates de üretim az olduğu için fiyatlar tekrar yükselmektedir. Bazen toplantılarda bizlere soran üretici:
--Bu sene zarar ettik seneye ne önerirsiniz sorusunu sorduğunda seneye bu yıl para etmeyen ürünü ekin desek de, Ülkemizde ki üretim genel olarak bu şekilde devam etmektedir. Üreticilerin sürdürülebilir üretim yapısı oluşturamaması en büyük sıkıntıdır.
3-Üretici için en büyük problem ise üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkının çok olması: Üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkının daralması mutlak surette sağlanmalıdır. Üretici aylarca sıkıntı çekiyor, ürettiği ürün para etmemesi bir tarafa,1tl lik ürünün Büyük şehirlerde, pazar ve marketlerde 3 tl ye satılmasını gören ne yapar? Yollara döker.
Sonuç olarak , ithalatla veya ihracatın ötelenmesi veya engellenmesi ile gıda fiyatları düşürülemez. Yukarıda saydığımız üç maddenin mutlak surette üretici lehine uygulanması ile fiyat düşürülebilir