Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin bu haftaki Pazartesi Sohbetleri’nde, ‘Kur’an ve Sünnet İlişkisi’ni ele alan Prof. Dr. Fikret Karapınar, bu düşüncenin oryantalist bir fikir olarak Hindistan’da 1880’lerde İngilizlerin eğittikleri müslüman beyinlerle “Kur’âniyyûn” adı altında ortaya atıldığını ve 1920’lerde Mısır’a “ehl-i Kur’an” olarak sıçradığını, günümüz İslâm dünyasında ise oryantalistlere bile rahmet okutacak insanların yetiştiğine dikkat çekerek Müslümanların birliğini bozmaya yönelik olduğunu söyledi. Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi İslâm Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikret Karapınar, Ahmet Keleşoğlu Kültür Merkezi’nde grçekleştirilen sohbette, konunun müslümanların gündeminden hiç düşmeyen bir konu olduğunu ve Müslümanların karşısında Oryantalist bir ordu olduğunu belirterek “Bugün İslam dünyasının gözardı ettiği en önemli konulardan bir tanesi ve bunları ilmek ilmek işlendiğini görüyorsunuz” dedi. Hıristiyanlığın ve Batı’nın keşif kolarından olan oryantalizmin fikir babalarından biri olan Hollanda asıllı Christiaan Snouck Hurgronje’den bahseden ve bu oryantalistin 200 kitabı ve mektupları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karapınar, İngilizler için Hindistan’n bir laboratuvar olduğunu ifade ederek “’Kur’âniyyûn’ ekolüyle Mevdudî’nin ciddi bir şekilde mücadele ettiğini görüyoruz. Bunlar Kur’an ve Sünnet’ten ayrı bir namaz modeli icat etmek istiyorlar ve işte orda faka basıyorlar. Millet biraz uyanmaya başlayınca ekol gücünü kaybetmeye başlıyor” dedi.
“GENETİK KODLARIMIZLA OYNANIYOR”
“Kur’an bize yeter!” fikrinin son dönemdeki ilk nüvesinin Hindistan’da ortaya çıkarak oradan yayıldığını kaydeden Karapınar, Christiaan Snouck’un Endonezya’ya görevli olarak gittiğini ve orada ihtida edip “Abdulgaffar” adını aldığını ve 1884’lü yıllarda Mekke-Cidde’de kaldığını ve ilk Kâbe fotoğraflarını çektiğini ve yerel dilleri de öğrenerek oradaki (Endonezya, Malezya, Açe, Sumatra)Müslüman halklarla o dille konuştuğunu ve çok samimi ilişkiler kurduğunu ve bölgeyle ilgili nasıl idare edebilecekleri, nasıl sömürebilecekleri ve buraları nasıl kontrol edebileceklerine dair Hollanda hükümetine çok ciddi raporlar hazırladığını da söyledi. Bu kişinin Kâbe’deyken pek çok şey öğrendiğini ve hocasına yazdığı mektupta “Artık Kur’an araştırmalarını bırakınız. Müslümanların birlik ve beraberliklerinisağlayan Kur’an değildir. Müslümanların birlik ve beraberliklerini sağlayan Sünnet’tir. Onları Muhammed isminde peygamber yönlendiriyor. Sünnet üzerine araştırmalara başlayın” dediğini dile getiren Karapınar, oryantalist çalışmaların İslâm dünyasına en çok zarar verdiği dönemin günümüz dönemi olduğunu düşündüğünü ve içimizden yetişenlerin, oryantalistlere bile rahmet okuttuklarını belirtti. Karapınar, “Nas kelimesi hem Kur’an’ı hem Sünnet’i içeriyordu. Şimdilerde nas kelimesi ve kavramı da kullanılmıyor. Bizim kavramlarımızla ve genetik kodlarımızla oynanıyor. Kur’an ve Sünnet ilişkisi et ve tırnak gibi birbirinden ayrılmaz. Sünnet Nuh’un gemisi gibidir. Nuh’un gemisine binenler kurtulmuştur, binmeyenler boğulmuştur” diye konuştu.
ORYANTALİSTLERE BİLE RAHMET OKUTUYORLAR…
“Kur’’an bize yeter!” fikrinin Türkiye’de son 10-15 yıl içerisinde neşvünema bulduğunu kaydeden Karapınar, sosyalistler, dindar ve islamcı çevreler içerisinden de adam devşirdiklerinin görüldüğüne dikkati çekerek şunları ifade etti: “Oryantalist çalışmaların İslam dünyasına en çok zarar verdiği dönem bu dönem olarak düşünüyorum. Oryantalistlere bile rahmet okutacak devşirme insanlar yetişti.” Soru-cevap kısmından sonra Hikmet İlim ve Sanat Derneği adına Prof. Dr. Fikret Karapınar’a, teşekkür plaketini dernek başkan yardımcısı Mustafa Dündar ile Prof. Dr. Mikail Bayram birlikte takdim ettiler.