Ders zili çaldı. Orta öğretimden üniversiteye kadar bütün okullar açıldı. Gençler de aileler de tatlı bir heyecan içerisinde. Çocuklarımızın ve gençlerimizin en iyi şekilde yetiştirilmesi için ailelere ve devlete büyük görevler düşüyor.
Pek çok toplumun sahip olmadığı genç bir nüfus potansiyeline sahibiz. Bu sebeple gençlik hain güçlerin iştahını kabartıyor. Onlar farklı fraksiyonların içinde kavgalara çekilmek isteniyor. Bu gelişmeler duyan, düşünen herkesi rahatsız ediyor. Geçmişten de ders almıyoruz.
Son yıllarda başta sağlık olmak üzere pek çok konuda önemli değişiklikler yapıldı. Ama eğitim konusunda yapılması gereken çok şey var. Gençliğin ekonomik sıkıntılarının çözülmesi meseleyi halletmiyor.
Gençliğin en önemli meselelerinin başında dil problemi gelir. Günümüz gençliği 25-30 yıl önce yazılan kitapları okuyup anlamada zorlanıyor. Ders kitapları hâlâ zayıf bir dille yazılıyor. Büyük devletler ders kitaplarını 40-50 bin kelimelik zengin bir dille yazarken bizim ders kitaplarımız 6-7 bin kelime arasında. Böyle zayıf bir dille ne mükemmel bir eğitim ve ne de ilim yapılır. Dil zafiyeti ilkokuldan üniversiteye kadar devam ediyor.
Aileler çocukları ile ilgilenmiyor, onların eğitimini başkalarına havale ediyor. En büyük yanlışlarımızdan birisi bu.
Toplumumuzda okuma alışkanlığı yok. Bu konuda gelişmiş ülkelerle aramızda çok fark var. Aynı hastalıkla gençlerimizde de malul. Bunun mutlaka aşılması ve bir çare bulunması lazım.
En önemlisi yeni nesle gereken ideali veremiyoruz. Ailelerde de, gençlerde de en büyük ideali köşeyi bir an önce dönebilmek. Bütün hesaplar bunun üzerine yapılıyor.
Doğru dürüst okuyanlara bir diyeceğimiz yok. Ama gençlerin çoğu üniversiteye, erkekler kız arkadaş, kızlar ise erkek arkadaş bulmak için gidiyor gibi. Cinsellik çok öne çıktı. Çok gencimiz bunun zamanını ve zeminini ayıramaz durumda. Gençlerin çoğu, daha rahat hareket edebilmek için okuyacağı bölümleri yaşadıkları şehir dışından, başka yerlerden seçiyor. Bunun aileler ne büyük külfet yüklediğini düşünemiyorlar. .
İlkokuldan üniversiteye kadar, otuz yıla yakın eğitimin içerisinde oldum. Eğitimin nereden nereye geldiğini, kalite ve seviyenin nasıl düştüğünü adım adım takip ettim.
Bugün eğitim yaşının aşağı çekilmesi, eğitimde son derece olumlu bir gelişme, ama yeterli değil, daha yapılması gereken çok şey var.
Türkiye yıllarca darbelerle boğuştu, bugün de darbelerle hesaplaşıyor. Kavga bir türlü bitmek bilmiyor. Türkiye’de eğitim ve kültür meseleleri üzerinde fazlaca durulmayan konular. Muhalefet kavgayla, iktidarın yaptıklarını tenkitle vakit geçiriyor. Kültür ve eğitim kimsenin aklına gelmiyor. Oysa gençlik geleceğimizin teminatıdır. Onu ihmal edersek geleceğimizi ihmal etmiş oluruz.
Günümüzde testle ve tostla yetişen bir nesil var. Birisi gençliğin sağlığını, birisi de eğitim sistemini alt üst etti. Bu test meselesi öğrencilerin işine geldiği gibi, hocaların da işine geliyor. Bu konuda söyleyecek çok şey var, ama dinleyen kim?
Yeni eğitim yılı hayırlı olsun diyor, eğitimcilerimize ve gençlerimize başarılar diliyorum.