Mesleğe bundan 34 yıl önce başladık…
Büyük bir bölümü de “Polis Muhabirliği” ile geçti… Daha sonra “Hastane Muhabirliği” ardından “Adliye Muhabirliği…” Hepsinde de başarılı olabilmek için Polis Teşkilatı’yla omuz omuza çalışmanız gerekir…
Çocuk yaşta girdiğimiz meslekte neredeyse polislerin elinde büyüdük desek abartmış olmayız…
O anlamda teşkilatı yakından tanırız…
***
Çevik Kuvvet, Polis Teşkilatı’nın, bir anlamda “Gençlik Kolları” gibidir…
Orada başlar genç polislerin büyük bir bölümü mesleğe… Heyecanlıdırlar, mahallenin bıyıkları yeni terlemiş delikanlıları gibi çevreye duyarlıdırlar…
Teşkilatın geleceği, ümidi, demir yumruğu, başı dara düştüğünde çağırdığı delikanlılarıdır Çevik Kuvvet…
***
İstanbul saldırılarından sonra sosyal medyada bir polis müdürünün yazdığı ÇEVİK KUVVETİ anlatan yazı kalbimden vurdu beni…
Yıllardır teşkilat içindeki gözlemlerimizin özetiydi o yazı…
Bugün Kahraman ÇEVİK KUVVET şehitlerimiz anısına onları yakından tanıma adına o yazıyı paylaşmak istedim…
İşte Çevik Kuvvet Polisleri;
“Dayanamadım, göğsüm daraldı. Ben anlatayım sana çevik çocukları...
20 ile 25 yaş arasındadır çoğu, filinta gibi çocuklardır; boylu, poslu ve babayiğit…
İzin günleri çok azdır, izinli olduklarında hele bir de sivil elbiseler içinde görsen onları değme mankene taş çıkarırlar…
***
Fakir çocuklarıdır çoğu, Anadolu'nun her bir yerinden gelmişlerdir; köyden, ilçeden veya bir kasabadan... Hepsi memleketini öve öve anlatır, hepsi memleket ve vatan sevdalısı.
İstanbul'u yaşamak isterler… Süt gibi beyaz ve lekesiz çocuklardır, belki sigara içmek pırıl pırıl hayatlarındaki en kötü alışkanlıktır...
***
Hayatları boyunca serserilik yapmamışlardır, suç nedir bilmezler, polis olmadan önce karakolun önünden bile geçmemişlerdir…
2-3 kişi rutubetli bir ev tutarlar, her birinin odası ayrı ayrı ve evlere şenlik...
Az görebildikleri uyku onlar için büyük bir velinimettir... Hele uykudayken biri ses çıkarsın!
***
Her evde mutlaka bir çiğ köfte yapan olur, en büyük zevkleri bütün timin toplanıp aynı evde çiğ köfte yemesi... Anacıkları durmadan telefon açar, "Oğlum, yavrum iyi misin?", "Bugün ne yedin?" diye...
Çoğu yalan söyler annesine; "Burada bir şey yok çok rahatız..."
***
Evli olanları çok azdır, 1 veya 2 yaşında bebeleri olur… Bazıları nişanlı, sözlü... Para biriktirir düğün için… Soğukta konserve yiyerek görev yaparlar... Bazen 20 saati bulur görevleri ama otobüslerde birbirleriyle şakalaşırlar, çoğunun lakabı vardır.
O konserve ile hiç alakaları olmayan o angarya görevleri, hiçbir ek ücret almadan futbol, basketbol, konser etkinliklerine atlatıp giderler...
Tek dertleri vatana bir şey olmasın...
***
İşte o fidanları katlettiler, parça parça ettiler analarının kuzularını... Anacıklarının telefonunu açamadılar bu sefer!..”
İşte polis müdürü böyle anlatıyor Çevikçi Çocukları…
Bugün Çevikçilerin Kışlalarından “İNTİKAM” çığlıkları yükseliyor…
Onlar Polis Teşkilatın “Gençlik Kolları” gibidir…
Müdürleri, amirleri tüm yurtta ÇEVİKÇİLERİ teskin etmeye çalışıyor…
Çok öfkeliler, ÖZEL HAREKATÇI ağabeylerinin verdiği “Kana kan, İNTİKAM…” sözü tutuluncaya kadar da oturmayacaklar…