“Nerede bizim kuşağın gençliği nerede bugün ki gençlik...
Arada hayli yaşam ve görüş şekli bulunmakta...
Denilecek ki zamanın yaşamı değişti elbette onlarda değişecek...
Değişecek değişmesine de. Böylesine olmamalıydı!..”
***
Bayramlaşma için gelen dostla balkonda oturuyorduk. Karşıdaki kafeye gelen çoğunluğunu gençlerin teşkil ettiği oturup tavla oynayan nargile içen gençlere bakarken söylüyordu dostum bunları...
Bir hayıflanma, üzüntülü hal içinde devam etti.
***
“Elbette değişik yaşam içinde olacaklar...
Bugünün gençliğinde ki yaşam imkanlarının yüzde beşine bile sahip değildik!..
Bizler sadece en çok haftada bir sinemaya gidebilirken, onlar evlerinde bile TV. seyreder, bununla kalmayıp Bilgisayar Web sayfaları ile dünyayı gezebiliyorlar...
Biz, babalarımızın bütçesi elvermişte İstanbul’a üniversite veya yüksek okullarda öğrenime gidebilmişsek!..
Bulduğumuz bir odayı üç beş genç kiralayıp nerede ise her gün pişirdiğimiz bulgur pilavı ziyafetiyle(!) idare ederken, çamaşır günü yaparken...
Devletten harçlık, yurt, yemek vb. ile okuma imkanlarını çok genişçe bulabilen gençlik de..
Değişim içinde olmalıydı ama böylesine değil diye düşünürüm.”
***
Devam etti dostum ahlaya, puflaya...
“Elbette olacak. Olacak ama bazı inanç ve ananevi kaidelerin devam etmesinin de gençlerimizin hayatında, çevresine, büyüklerine hatta devletine (ki Devlet de ciddi ve vatandaşı için var ise) karşı saygıyı devam ettirmesine vesile olur. Bunu "Geri kafalılık görüşü..." içinde algılamamalıyız.
Bu günlerde büyüklerimizi dostlarımızı yakınlarımızı bayram ziyareti yerine buralarda geçirilen zamana acımayalım mı?
***
Bizler, ebeveynlerimizden izinsiz eğlence ve sair yerlere gitmez, misafir veya büyüğümüz yanında kenar yerde oturup, konuşma arasına girmezken, bugün azımsanmayacak miktarda ki ebeveynler, bu küçük kuralları bile öğretmeyip çocuklarının kapıyı vurup dışarı çıkmasını, misafir bile olsa baş köşede ayaklarını uzatarak oturup, konuşma arasına girmesini hoş görü ile karşılamaktalar.
***
Bu hoş görü ile; değerli olan çocuklarına istedikleri başıboşluk içinde sürecekleri yaşamda, denetsiz olarak maddiyata da boğarlarsa, hele birde spor araba hediye edip başıboş hayat sürmelerini sağlamışlarsa!..
Konu ettiğimiz terbiye işlemi solda sıfır kalması bir tarafa, zaman zaman duyduğumuz çeşitli yakışıksız olaylara girer, arabalarıyla çarptıkları insanı çeken kameramana, “Ne olmuş bir kişi ölmüşte...” deyiverirler ...
***
Gün gelir. Ebeveynler, evinde veya huzur evinde yalnızlık içinde kalınca, sadece Yaşlılar Haftası'nda resmi, veya özel kurumların ileri gelen veya başkanları ile okul talebeleri ziyaret edebilir!..
Aramayan evlatlarını şikayet için hakları kalmaz!..
***
Anadolu içinde imanlı, medeni bir yaşam ve ananelere uyan pek çok gencimiz yanında, Akdeniz ve Ege kıyılarında ki turistik yerlerde bulunan gençlerimizin sürdürdükleri yaşamı, Bodrumda, Marmaris’te ve buralardakine benzer eğlence beldelerinde...
Bırakın diskotek içlerini, sokaklarda bikinili genç kızları erkek arkadaşları ile gezerken yaptıklarını anlatabilmek için insan utanır!..
***
Bir yanda okumuş mezun olmuş gençlerimiz iş, aş bulamazken!..
Bu gençlik nereye gidiyor? Masraflarını kim karşılıyor?..
Vatan, Millet, Aile bir tarafa...
İlerde kendilerine ne sağlayacaklar?..”
***
“Gençlerimizin Bu Şekil Yaşamından Sorumlu Kim?
Kim? Bunların böyle sonu olmayan bir hayat sürmesine sebebiyet verenler?..
Aileler mi? yoksa Devletin ilgisizliği mi?..
Maneviyat öğreniminin önüne geçme çabası içinde olanlar mı?..
***
Terbiyeli yetişmiş ve maneviyatını öğrenmiş gençlerimizin ilim öğreniminde ön kesme yanın da!..
Kızlarımızın, şehit anaları ve vatanı kurtaran kadınlarımızın başörtüleri ile uğraş verdikleri kadar!..
Birde bu gençlerin durumunu ele alsalar!..”
***
Dostumun bu sitayiş kar anlatımına iştirak mi edelim yoksa “Geri kafalı no’lcak?..” mı” diyelim?..
Sizler karar verin!
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Arada hayli yaşam ve görüş şekli bulunmakta...
Denilecek ki zamanın yaşamı değişti elbette onlarda değişecek...
Değişecek değişmesine de. Böylesine olmamalıydı!..”
***
Bayramlaşma için gelen dostla balkonda oturuyorduk. Karşıdaki kafeye gelen çoğunluğunu gençlerin teşkil ettiği oturup tavla oynayan nargile içen gençlere bakarken söylüyordu dostum bunları...
Bir hayıflanma, üzüntülü hal içinde devam etti.
***
“Elbette değişik yaşam içinde olacaklar...
Bugünün gençliğinde ki yaşam imkanlarının yüzde beşine bile sahip değildik!..
Bizler sadece en çok haftada bir sinemaya gidebilirken, onlar evlerinde bile TV. seyreder, bununla kalmayıp Bilgisayar Web sayfaları ile dünyayı gezebiliyorlar...
Biz, babalarımızın bütçesi elvermişte İstanbul’a üniversite veya yüksek okullarda öğrenime gidebilmişsek!..
Bulduğumuz bir odayı üç beş genç kiralayıp nerede ise her gün pişirdiğimiz bulgur pilavı ziyafetiyle(!) idare ederken, çamaşır günü yaparken...
Devletten harçlık, yurt, yemek vb. ile okuma imkanlarını çok genişçe bulabilen gençlik de..
Değişim içinde olmalıydı ama böylesine değil diye düşünürüm.”
***
Devam etti dostum ahlaya, puflaya...
“Elbette olacak. Olacak ama bazı inanç ve ananevi kaidelerin devam etmesinin de gençlerimizin hayatında, çevresine, büyüklerine hatta devletine (ki Devlet de ciddi ve vatandaşı için var ise) karşı saygıyı devam ettirmesine vesile olur. Bunu "Geri kafalılık görüşü..." içinde algılamamalıyız.
Bu günlerde büyüklerimizi dostlarımızı yakınlarımızı bayram ziyareti yerine buralarda geçirilen zamana acımayalım mı?
***
Bizler, ebeveynlerimizden izinsiz eğlence ve sair yerlere gitmez, misafir veya büyüğümüz yanında kenar yerde oturup, konuşma arasına girmezken, bugün azımsanmayacak miktarda ki ebeveynler, bu küçük kuralları bile öğretmeyip çocuklarının kapıyı vurup dışarı çıkmasını, misafir bile olsa baş köşede ayaklarını uzatarak oturup, konuşma arasına girmesini hoş görü ile karşılamaktalar.
***
Bu hoş görü ile; değerli olan çocuklarına istedikleri başıboşluk içinde sürecekleri yaşamda, denetsiz olarak maddiyata da boğarlarsa, hele birde spor araba hediye edip başıboş hayat sürmelerini sağlamışlarsa!..
Konu ettiğimiz terbiye işlemi solda sıfır kalması bir tarafa, zaman zaman duyduğumuz çeşitli yakışıksız olaylara girer, arabalarıyla çarptıkları insanı çeken kameramana, “Ne olmuş bir kişi ölmüşte...” deyiverirler ...
***
Gün gelir. Ebeveynler, evinde veya huzur evinde yalnızlık içinde kalınca, sadece Yaşlılar Haftası'nda resmi, veya özel kurumların ileri gelen veya başkanları ile okul talebeleri ziyaret edebilir!..
Aramayan evlatlarını şikayet için hakları kalmaz!..
***
Anadolu içinde imanlı, medeni bir yaşam ve ananelere uyan pek çok gencimiz yanında, Akdeniz ve Ege kıyılarında ki turistik yerlerde bulunan gençlerimizin sürdürdükleri yaşamı, Bodrumda, Marmaris’te ve buralardakine benzer eğlence beldelerinde...
Bırakın diskotek içlerini, sokaklarda bikinili genç kızları erkek arkadaşları ile gezerken yaptıklarını anlatabilmek için insan utanır!..
***
Bir yanda okumuş mezun olmuş gençlerimiz iş, aş bulamazken!..
Bu gençlik nereye gidiyor? Masraflarını kim karşılıyor?..
Vatan, Millet, Aile bir tarafa...
İlerde kendilerine ne sağlayacaklar?..”
***
“Gençlerimizin Bu Şekil Yaşamından Sorumlu Kim?
Kim? Bunların böyle sonu olmayan bir hayat sürmesine sebebiyet verenler?..
Aileler mi? yoksa Devletin ilgisizliği mi?..
Maneviyat öğreniminin önüne geçme çabası içinde olanlar mı?..
***
Terbiyeli yetişmiş ve maneviyatını öğrenmiş gençlerimizin ilim öğreniminde ön kesme yanın da!..
Kızlarımızın, şehit anaları ve vatanı kurtaran kadınlarımızın başörtüleri ile uğraş verdikleri kadar!..
Birde bu gençlerin durumunu ele alsalar!..”
***
Dostumun bu sitayiş kar anlatımına iştirak mi edelim yoksa “Geri kafalı no’lcak?..” mı” diyelim?..
Sizler karar verin!
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…