Bu güzel Rebiyülevvel ayında, geçen hafta başladığımız gençlerimize Rasûlullâh aleyhissalâtu vesselâm’ın hayâtından çıkacak mesajlara devam etmek istiyoruz efendim müsâdenizle;
*Gençler yaşları gereği büyük azim ve gayret içinde olurlar. Her devirde yüreği peygamber sevgisiyle dolu gençler, kısa zamanda davâları uğruna başarıdan başarıya koşabilirler. Meselâ, Zeyd bin Sâbit, Abdullah bin Amr gibi. Keskin zekâlı gençler, nasıl o devrin yabancı dillerini öğrendilerse, tebliğci bir gencin, ulaşım ve iletişimde küçülen dünyâmızda, en az 2 yabancı dili konuşacak ve yazacak şekilde bilmesi, bugünün gençlerine düşen güzel bir mesajdır.
*Hz. Ali 14-15 yaşlarında İslam dâvet faaliyetlerine katılmış olması, sonraki gençlere şu mesajı veriyor;
İslâm’ı temsil etmek, sâdece büyüklerin işi değil. Gençler de, kâbiliyet ve yeteneklerine göre sorumluluk almalıdır.
Gençler canla-başla İslâm’ın yükselişi için çalıştılar. Bu uğurda hiçbir eziyete, işkenceye aldırmadılar, göğüs gerdiler. Meselâ; Talha bin Ubeydullah, Hâlid bin Sâid, Zübeyr bin Avvam, Hz. Mus’ab, Hz. Habbab, Hz. Bilal, Hz. Zinnîre, Hz. Guzeyye
*İslâm’ı yaymak adına gençlerin tıpkı Hz. Câfer gibi kritik durumlarda, yaşının üstünde bir siyâsi olgunluk göstermek adına, iyi ve kaliteli bir eğitimden geçmelidir.
*Abdurrahman Avf gibi gençler, bugünün ticâret yapacak gençlerine iyi model olacak misaller oluşturdular. Herkes mal-mülk sâhibi olabilir ama iş, onları Allah için infak etmesini bilmektir.
*O devirde gençler benim başım belâda deyip, İslam davâsında köşeye çekilmediler. (Hz. Habbab gibi) Herkes kâbiliyetine uygun hizmetler yaptı.
*Hz. Mus’ab ve diğer sahabe gençlerinden şöyle bir mesaj da, düşüyor bugünün gençlerine; Müslüman genç, temiz-düzenli ve güzel giyinmeli ama bunu gösteriş vesilesi yapmamalı.
*Gençlerin spor dallarındaki başarıları İslâm’a hizmet için örnektir. Okçuluk, binicilik, koşuculuk, yüzme, güreş gibi spor dalları gençlerin bedensel gücünü artırmak, savaşa hazırlık amaçlı olabileceği gibi yine onların boş vakitlerini değerlendirmek için sportif aktiviteler, yarışmalar düzenlenmesi güzeldir.
*Dînini yaşadığı için âilesi tarafından onaylanmayan, bundan dolayı da, zor durumda kalan kızlarımıza, Peygamberimizi zamânında Ümmü Külsüm iyi bir misaldir. O Mekke’de müşrik âilesinin yanından, Medine’ye hicret etmiştir. Rasûlullah onun bu davranışını beğenmişti. Burada bu çağın gençlerine şöyle bir mesaj düşüyor; Her çağda, her ortama göre, çözümler değişebilir. Önemli olan genç kızın vakur duruşudur. Bu duruş, yıllarca sabırla, sürebilir. Cenâbı Hak samimi kuluna, dînini yaşayacağı güzel çözümleri mutlaka gönderir.
*Peygamberimiz orduya komutan seçerken, Kur’an’dan ne kadar ezber biliyorsun? Diye komutan adaylarına sorardı. Meselâ; bir seferinde ‘Bakara Sûresi’ni ezberlemiş olan genci komutan olarak tâyin etti. Bu konu dikkate şâyan bir konuydu. Zira bir Müslüman, Kur’an’sız düşünülemezdi. Şurası kıymetli bir hakikat ki, sahabe nesli gibi Kur’ân’a sarılan, onu sûre sûre, âyet âyet tanımaya ve yaşamaya çalışan genç nesiller, ancak İslâm’ın şanlı bayrağını yücelere taşıyabilirler. Tabi önce ilk basamak, Kur’ân’ı tertil üzere tecvidle okumak, sonra meal ve tefsirle anlayarak okumak en son olarak da âyetleri gönül gözüyle okumak gerektir.
*Peygamberimiz aleyhisselam savaşlarda gençleri komutan tâyin ediyordu. Buradaki mesaj şuydu; Yüce İslâm’ın yönetim anlayışında, sınıf ve yaş farkı değil, lâyık olanın geçmesi esas olduğunu göstermek istemiştir. Gençlere imkanlar tanınması ve onların yetiştirilmesi için bu husus önemliydi.
*Gençlere güzel bir mesaj da Cüleybib’den geliyor. Peygamber Efendimiz aleyhisselâm’a gelerek zina konusunda kendisine izin istedi. Rasûlullah ona çeşitli sorular sorarak âdeta bu genci iffetli olmaya dâvet etti. Sonra da ona dua etti. ‘Yâ Rabb’i bu kulunu bağışla, kalbini her türlü kötülükten arındır’ diye dua etti. Demek ki buradan gençlere şöyle bir mesaj çıkıyor; gözlerini haramdan korumak isteyen, zinaya düşmek istemeyenler kendilerine bu soruları sorsunlar.
*Peygamberimiz aleyhisselam Medine’ye gelince, gençler O’nun peşinden hiç ayrılmıyorlardı. Bu gençler Suffa’de eğitim görerek bizzat Rasûlulâh’ın rahlei tedrisinden geçtiler. O devrin âdeta Üniversitesi olan Suffa’da baş imam, Rasûlullah aleyhisseşam idi. Suffa’da eğitimlerini tamamlayanlar, komşu kabilelere, millet ve devletlere İslâm’ı tebliğ ve öğretmek için görevlendiriliyorlardı. Suffa’da İslâmî ilimlerin yanı sıra; Aritmetik, tıp, târih, astronomi ve spor gibi konuların öğretilmesini bizzat Peygamber aleyhisselam tavsiye etmiştir. O zaman bugünün gençlerinin de çok donanımlı olarak yetişmesi esastır vesselam.
Cumânız mübârek olsun efendim, hayırla kalınız.