Genç kalemlerden: Öyküce

Genç kalemlerden: Öyküce

Dr.Ali Rıza Bahadır Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi

Öykü’ce


Bilinmez

Hayır! Şimdi olmaz. Ben sonsuzluğa gidersem geride kalanlar… Bir umuda muhtaç çocuklar… Ben onlarca insanın hayatını değiştirmiş ama şimdi çaresizliğinden ne yapacağını bilmeyen aciz… Tam iki saattir saate bakıyorum. Gözlerimin kızarıklığı sanki bir alev… Suratım isi bembeyaz… Tam hayatın sonundayım derken yavaşça kapı açıldı vee… Benim için hayat işte o an başladı.

Ayşe Nur UYSAL


Mayk

Bir tren istasyonunda doktorlar tarafından tedavi altına alınacak esrarengiz bir adam uzaydan geldiğini iddia eden psikiyatri kliniğine gönderildi. Kendisiyle ilgilenen Dr. Aylin anlatılanları ilginç buldu ve daha yakından ilgilenmeye başladı. Adının Mayk olduğunu söyleyen adam Gliese gezegeninden ışık üstü bir hızla geldiğini ve gözlem yaptığını anlattı. Dr. Aylin astronot arkadaşı olan Zeynep’e durumu sordu. Arkadaşı ilginç buldu ve Mayk’ı çağırdı. Mayk bildiklerini anlattı. Bilim adamları Mayk’ın anlattığı sistemi yeni duymuşlardı. Bu konuda bilgisi olmadığı için kısa bir süresi kalmıştı. Dönüş zamanının geldiğini bir kişiyi yanında götüreceğini ve bu gezegenin gerçekte olduğunu kanıtlayacağını söyledi. Astronot Zeynep gönüllü oldu. Gitmek için hazırlanırken polisler geldi. Mayk’ın azılı bir suçlu olduğunu, yakalanmamak için böyle bir yola başvurduğunu, adının Mayk değil Mahmut olduğu ortaya çıktı. Polisler Mahmut’u tutukladılar ve hapse attılar. Böylece herkes azılı bir suçludan kurtulmuş oldu.

Hande Nur KOCABAŞ

 

Kayıp

Kapıyı açtı genç kadın. Yavaş adımlarla eve girdi. Eve girer girmez bir koku sardı etrafını. Rutubet kokusu… Anıları canlandı gözünde. Eskiden bu ev böyle kokmazdı. Lavanta kokusu aradı, bulamadı. Annesinin sesini aradı, bulamadı. Kardeşiyle oyun oynadığı köşeye baktı. Kendi çocukluğunu gördü ama küçük kardeşini göremedi. Ortalıkta tek başına koşuşturan bir çocuk gördü. Mutlu olduğu yüzünden belliydi. Kırmızı elbiseli küçük kız çocuğu… 

Babasının çok sevdiği hâki yeşili tekli koltuğa oturdu. Gerçi rengi biraz solmuştu. Odanın köşesindeki ahşap masaya çarptı gözü. Masanın üstündeki kırık vazoda solmuş ve çürümüş bir çiçek. Babasının eve gelirken her zaman aldığı o taze çiçek. Vazo kardeşiyle oyun oynarken kırılmıştı. Vazoyu kardeşi kırdığı halde kendi üstüne almıştı suçu.  Gözünün kenarındaki yaş yavaşça süzülerek özgürlüğüne kavuştu. Özlemişti. Annesini, babasını, kardeşini, her şeyi özlemişti. O günleri geri getirmek istiyordu. Ama olmayacağını biliyordu. Her şeyini kaybetmişti. Tıpkı şimdi bu evi de kaybedeceği gibi...

Hafize Nur SELEK  


Üşüyorum

Kasabaya doğru ilerlerken önce bir rüzgâr çıktı. Sonrada ansızın kesildi. Sessizliğin ortasından karlar düşmeye başladı. Bu rüzgâr ve ardından başlayan karların içinde öylece duruyordum dışarısı soğuktu ama benim içim yanıyordu. Bir an soluk almakta güçlük çektiğimi fark ettim. Etrafımda dolanan rüzgâr sadece rüzgâr değilmiş gibi geldi. Karda sanki başka bir şeydi.

Rabia KEÇECİ

 

Hazırdı

Bulut yüklüydü semalar. Deprem oluyordu sanki, dünya tepetaklak şimdi, götürdüler onu bir sürü alet dolu odaya. Korkuyordu, ıslak bir kedi gibi titriyordu. Tek başına kalmıştı o odada. İnce sesli bir bayan hazır mısın? Dedi.  Hazır olmasa da hazırım dedi. Bir müddet baktı etrafa, uyuttular. Bitmişti her şey, kendine geldiğinde her şeyin farkındaydı. Onun için artık hep geceydi.

Fatma Nur KÜÇÜKVAN              



 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri