Geçmişte kayınvalidesi ile sıkıntı yaşamış, muhabbeti iyi olmayan anneler, yaşadığı olumsuzlukları devamlı anlatarak kızının kafasında endişeler, korkular, önyargılar oluşmasına sebep olur. Kızının bu sıkıntıları yaşamasını istemeyen eziyet görmüş gelinler/anneler kızlarını büyütürlerken “kızım aman oku, ele güne muhtaç olma”, “kızım aman işini ele almadan evlenme” gibi telkinlerde bulunurlar. Evlenme hazırlıkları başlandığında ise bu telkinler zirveye ulaşır “bir sıkıntı yaşarsan çık gel, çekmek zorunda değilsin”, “kayınvalidene kendini ezdirme”, “kayınvalideni evine yaklaştırma, başta nasıl alıştırırsan öyle gider” gibi birçok olumsuz/yanlış ifadeler kullanır.
Sadece annesinin değil aynı zamanda akrabalarının, arkadaşlarının telkinlerinin yanı sıra medyada kayınvalide figürüne karşı oluşturulan tablo genç kızların gözünü korkutmaktadır. Bu olumsuz telkinlerin etkisiyle, kendini koruma içgüdüsü, savunma refleksi ile kayınvalidesine karşı aşırı reaksiyon gösterebilir, önyargılı davranabilir, onu kendisine rakip görebilir, söylenenlerden, yapılanlardan dolayı onu düşman yerine koyan bir gelin adayı ortaya çıkabilir.
Gelin hanım evleneceği eşine karşı net ve şeffaf olmalı. Kayınvalidesi ile ilgili çekinceleri varsa konuşmalı. Eşinden yaşanabilecek olumsuz durumlarda nasıl bir tutum izleyeceğini, olayları nasıl çözümleyeceğini, kendisini destekleyip, desteklemeyeceğini eşiyle konuşmalıdır. Eşimi kendi tarafıma çekerim, annesine karşı soğuturum, annesinden uzaklaştırırım gibi düşüncelerle hareket edecek şekilde, gizli bir gündemi olmamalı. Bu anlayış maalesef evlilik içerisinde büyük problemlere sebebiyet verebilmektedir. Bunu başaran bir gelin, kendi mutlu olsa bile ailesinden uzaklaşmanın ızdırabını yaşayan eşi mutlu olamadığı için yine kendisi bu mutsuzluktan payını alacaktır.
Nişanlılık evresi ise tarafların birbirlerini tanıma dönemleri olduğu için bu dönemde yaşanan olaylar, bilerek veya bilmeyerek yapılan yanlış davranışlar, kadınların kırılgan yapıları nedeniyle hiçbir zaman unutulmuyor. Yaşananların unutulamaması, affedilememesi ilgili, ilgisiz her tartışmada temcit pilavı gibi ortaya konularak, problemleri çözümsüz hale gelmesine sebebiyet vermektedir. Bunların yaşanmaması adına taraflar kendi örf, adet, geleneklerini, isteklerini, düşüncelerini ve taleplerini açıkça baştan konuşmalı. Taraflar birbirini kıracak yaklaşımlardan uzak durmalı, gelin hanım olayı içine atmak yerine kırıldığı, üzüldüğü hususları evlilik öncesinde gerek damada, gerek kayınvalidesine “ben dili” ile aktarabilmeli, yaşadığı husus ile ilgili empati yapabilmelerini sağlamalıdır.
Baştan konuşulmayan hususların, örf, adet, geleneklerin düğün arafesinde de problem oluşturduğu görülmektedir. Kız tarafı veya gelin, hayallerini süsleyen düğün ile ilgili maddi ve manevi aşırı taleplerde bulunursa, kolaylık sağlanmazsa, senin taraf benim taraf diyerek kamplaşmalara zemin hazırlanırsa, evlilik gemisinin su almasına sebebiyet verilmiş olacaktır. Birçok evlilikler bu aşamada tarafların tahammülsüzlüğü, isteklerinin bitmemesi neticesinde başlamadan bitmektedir. Nişanlılık döneminde yapılan tartışmalarla doldurulan bardak, maalesef tarafların en mutlu olması gereken düğün günü taşabilmekte ve taraflar nikâhı/düğünü bozabilmektedir. Ya da düğün sonrası tatsız, tutsuz, tartışmalı geçen bir balayına sebebiyet verebilmektedir.
Gelin hanım, duygusal hareket etmek yerine akıl ve iradesi ile hareket etmeli. Elinden geldiğince dengeleri sağlamalı. Yerine göre kayınvalidesinin gönlünü almalı, bir problem yaşandığında problemin çözülmesi, sulhun sağlanabilmesi için ilk hareketi başlatan, barış elini öncelikle uzatan olmaktan yüksünmemeli. Esasen bu hareketi ile eşinin gönlünü kazanacaktır. Toplumuzun değerlerine ve kültürüne göre büyük sevgisini, küçük saygısını göstermelidir.
Karşısında eşini doğuran, büyüten ve yaş olarak saygı duyulması gereken bir büyük vardır. Eşinin, annesini kıskanmadan onu paylaşmayı öğrenmelidir. Onu kendi annesiymiş gibi sevmesi, sevemese de sayması, saygıda kusur etmemesi gerekir. Haksızlığa uğradığı durumları çatışarak değil, konuşarak, anlaşarak çözmeye çalışmalı.
Aklını kullanarak, başta annesi olmak üzere çevresinin kayınvalidesine karşı önyargılı olmasına sebep olacak telkinleri bir tarafa bırakmalıdır. Genç kızlık döneminde ev işlerini öğrenmeye yeterli fırsatı olmamışsa, annesi gerektiği gibi yetiştirmemişse kayınvalidesini, bir anne, bir hoca, bir usta olarak görmelidir. Onun hayat tecrübelerinden istifade etmelidir. Yerine göre çocuk yetiştirmesinden, çamaşırına, ütüsünden, yemeğine varıncaya kadar ev hanımlığı hususlarından ondan ders/destek alması gerektiğini bilmelidir.
Eşinizin, kendi ailenize göstermesini istediğiniz ilgiyi, sevgiyi, saygıyı öncelikli olarak siz göstererek maça 1-0 önde başlayabilirsiniz. Gönül kazanmak veya düşman kazanmak bizlerin elinde. Gelin, kayınvalidesi büyük olduğu için ara sıra hal hatır sormalı, hediyeleşmeli, ziyaret etmeli, misafirine destek vererek, ev işlerine yardımcı olarak sevgi ve muhabbeti oluşturabilir. Sabırlı, saygılı en önemlisi edepli davrandığı zaman ne olursa olsun kayınvalidesinin gönlünü kazanacağını bilerek hareket etmelidir. Onun huysuz davranışlarına, arada yaş ve nesil farkı olduğunu bilerek sabır göstermeli, bunu başardığında eşini kazanacağını bilmelidir.
Kendi hatalarımıza karşı objektif olmalı, özeleştiri yapabilmeliyiz. Yaşanılacak sorunlarda haklı gözükmek adına, bire bin katmamalı, olayları büyütmemeli, kendi anne-babasını işin içine çekmeden problemi çözmeye çalışmalıdır. Her problemde arkasına bakıp ailesini aramamalı, ailesinin yanına çekip gitmemelidir. Avantaj kazanmak için evlatlarını, babaannelerini düşman belleyecek şekilde, onu sevmeyecek şekilde yönlendirmemelidir.
Geçmişte yaşanan tartışmaları, problemleri ikide bir ortaya sürmeden, canı gönülden Anne demeyi bilebilmelidir. Kendi annemizle yaşadığınız sorunları, onunla uyuşmayan anlayışlarınızı, nasihatlerinden sıkıldığınızı, bağırıp çağırmalarını unutup kendi annenize nasıl sıcak davranabiliyorsanız, kayınvalidenize de aynı sıcaklığı gösterebilmeli.
Her savaşın sonucunda sulh yapıldığı gibi, gelin ve kayınvalide savaşlarında barışın sağlanması için sulhun yapılması gereklidir. Savaşı devam ettirmek gafletinde bulunanlar dünya hayatlarını zindan etmeyi seçmişler demektir. İnsani ilişkilerimizde, önyargılı olmayacak, suizan etmeyecek, sabırlı davranabileceğiz. Edepli konuşacağız, nazik davranacağız, hediyeleşip, gülümseyebileceğiz.
Eşimizin evlenmeden önceki hayatını, ailesini, annesini, babasını, kardeşlerini yok saymasını istemek hatalı bir bekleyiş olur. Onun anne ve babasının ihtiyaçlarını görmesini, aramasını, ziyaret etmesini, sağlık sorunlarıyla ilgilenmesini istememek insani bir durum değildir. Çekirdek ailenin düzenini sarsmadan, köken ailelerin ihtiyaçlarıyla ilgilenmelidir. Değil normal zamanda, bayramlarda, seyranlarda bile ziyarete gitmek büyük problem olmakta, burada denge sağlanmalıdır. Bu tür problemleri ya itidalle ya da evlenmeden önce netleştirmek yaşanabilecek problemlerin önüne geçmek açısından faydalı olacaktır.
Gelin ve kayınvalide savaşlarının, diğer faktörleri olan kayınpeder, kayınbirader, elti, görümcelerde vardır. Ama esas problem çözüldüğünde diğer faktörler etkisiz hale gelebilmektedir. Bunun için öncelikle sözümüz damat beye, gelin hanıma ve sonrasında kayınvalideleredir.