İnsanoğlunun var olduğundan bu yana gerçekleşen evlilik müessesinin daha bilinçli yapmak için ailelere ve gençlere büyük vazifeler düşüyor. Çünkü her boşanma ile biten evlilik, gençlerde maddi ve manevi ciddi kayıplara sebebiyet veriyor. Evlilikte esas amacın, gençlerin birbirini sevmesi, mutlu olması, sağlam bir yuvanın temelinin atılması, gençlerin büyüklerine karşı sevgi ve saygı göstermesi, büyüklerinde gençlere yol gösterici olması, destek vermesi olduğunu unutmamalıyız.
Gençler, fiziksel özellikler kadar sohbet edebilmenin, empatiyle dinleyebilmenin, öfkeyi kontrol edebilmenin, yaratılıştan gelen cinsiyet özelliklerinin evlilik içinde önemli olduğunu farkında olmaları gerekiyor. Evliliğe dair ne kadar bilinçli olursak, birbirimizi anlamak, sevgi göstermek, saygı duymak, sabretmek, sadık olmanın öneminin farkında oluruz.
Aileler arasında problemlerin oluşmaması veya asgariye indirilmesi için evlilik öncesinde aileler birbirlerini iyi araştırmalı, açık, net ve şeffaf hareket edilmeli, bu evliliğin olması veya olmaması adına artı ve eksiler iyi değerlendirilmeli. Evlilik öncesinde yaşanan tartışmaların, evlilik içinde de maalesef bitmediği, uzun yıllar bu yaşananların sancısı devam edebilmektedir. Bunun için evlilik öncesinde daha dikkatli olmalı, en güzel günlerin ve anların, yaşanan problemlerin gölgesinde kalmamasına dikkat edilmeli.
Eş seçiminde, sadece eşimizi seçmediğimizi aynı zamanda ailesi ile ve geçmişiyle de evlendiğimizi bilerek hareket etmemiz gerekir. Evliliğin içinde köken ailelerin, akrabaların hatta samimi arkadaşların bile bu evlilik içinde olacağını unutmamalı. Aileler tarafından bilhassa kayınvalideler tarafından gelin veya damadın istenmemesi ciddi bir sancı oluşturmaktadır. İstenmeyen gelin veya damat ile yaşanan küçük problemler başta ben söylemiştim, olmaz demiştim denilerek olaylar daha da büyütülebilmektedir. Gelin ve damat başlangıçta, ailelerinin rızasını almak noktasında azami gayret göstermeli ki, sonradan aileler evlilik içinde olumsuz bakış açıları nedeniyle evliliklerine karışmasınlar.
Gelin ve kayınvalide problemlerinin kaynağını tespite damattan başladığımız gibi problemin çözümüne de damattan başlayacağız. Esasen gelinin de kayınvalidenin de, yapmış olduğu kavgalar neticesinde yıprattıkları kişi birisinin biricik kocası, diğerinin de sevgili oğludur. Kadınların, iktidar mücadelesi verirken yıprattıkları erkek bunalımlara düşebilmekte ve iki kadın arasında kalmaktadır. Ne yardan, ne anadan vazgeçebilmektedir. Hele tarafların kendilerini haklı göstermek için bire bin katmaları ile basit bir olay daha çetrefilli hale gelebilmekte, erkek için çözülmesi zor bir hal almaktadır.
Damat yaşanabilecek tartışmalarda ne annesinin ne hanımının yörüngesinde olmalıdır. Her ikisinin de gönlünü kazanmayı, açık iletişim halinde, arabulucu fonksiyonunu icra edecek yaklaşımda, adalet terazisini dengeli kullanarak, yerine göre tavşana kaç tazıya tut demeyi bilmeli. Erkek burada eğer itidalli davranırsa, her iki tarafında gönlünü hoş tutup, onları anlamaya çalışırsa, empatik bir yaklaşımda bulunarak, idareyi elinde tutarsa, haklı ve haksızı ayırt edebilirse, adaleti temin edebilirse, tarafsız kalırsa evliliğini selamete ulaştırabilecektir. Üzülen, kırılan, incinen kim olursa olsun onları anladığını ve yanında olduğunu hissettirmelidir.
Damat kendisini dünyaya getiren anneye karşı duyduğu sevginin yanısıra inancı, kültürü ve değerleri nedeniyle de minnet içerisindedir. Bazı erkekler eş çok bulurum ama başka bir anne tekrar bulamam tarzı bir düşünceyle eşini ikinci planda tutmakta, eşini incitmekte ve kalbini kırmaktadır. Bu düşünce ile annesinin yanlışlarına, haksızlıklarına sessiz kalıp, hanımını ihmal etmemelidir. Hanımının kendisine bir emanet olduğu bilinci ile hareket etmeli, eşini korumamasının, desteklememesinin, onu üzeceğini, sevilmediğini, değerli olmadığının düşüncesinin oluşmasına sebebiyet vereceğini bilmelidir.
Damat eğer dengeyi sağlayamazsa, adaletli yaklaşmazsa, eşi ve annesi arasında kalırsa, çözüm üretmek yerine kaçmayı tercih ederse bunun bedelini ömrü boyunca ödeyebilir. Çünkü kadınların yaratılıştan gelen özellikleri nedeniyle duygusal, incinen, kırılgan, naif tarafları nedeniyle yaşadıkları olumsuzlukları, haksızlıkları, ihmalleri unutamıyorlar. Yaşananlara karşı samimi bir özür, telafi yapılmadığı müddetçe eşiyle yaşadığı tüm tartışmalarda bunlar tekrar tekrar gündeme geliyor.
Diğer tarafta damat, eşinin annesine yaptığı saygısızlığı da görmemezlikten gelmemeli. Eşiyle kavga etmeden, bu durumun kendini üzdüğünü ifade etmeli, tekrarlanmaması için hanımının gönlünü yapmalı. Eğer kavga ile çözüm üretilmeye çalışılırsa, gelinler senin yüzünden eşim benim kalbimi kırdı diyerek kayınvalidelerine karşı yıllarca kızgınlık yaşayabiliyorlar. Her iki tarafı da tutmadan, müdafaa etmeden, tarafsızlığına gölge düşürmeden hareket etmeyi bilmeli, güvenilirliğini kaybetmemeli. Çözümler üretmeli, problemlerden kaçmamalı.
Damat eğer sakin kalamazsa, sabırlı olamazsa çatışmanın büyümesine sebebiyet verebilir. Yargılamadan, eleştirmeden, suçlamadan, ani tepkiler vermeden, sorunları sabırla, anlayışla çözümlemeye çalışmalı. Annesine de, eşine de beni üzüyorsunuz, ben zor durumda kalıyorum. Problemleri çözmemde bana yardımcı olun mesajını vermeli. Annesine ben evlensem de senin oğlunum, eşine de annemi sevmem seni sevmeme engel değil, sen benim eşimsin, biriciksin mesajını vermesi gerekmektedir.
Sorunun ne olduğunu belirleyerek, ortak ve adil çözümler getirebilmesi gerekir. Problemler karşısında esnek olmayı başarabilmelidir. Annesine ve eşine karşı kişisel sınırlarını net bir şekilde belirlemeli ve bu sınırların aşılmasına müsaade etmemelidir. Yerine göre hayır diyebilmeli ve her iki taraftan da birbirine saygı göstermesi gerektiğini vurgulamalıdır.