Camtaş, çocukluk yıllarında babasının yanında başladığı mesleğini, ikinci kuşak olarak sürdürüyor.
Geleneksel yöntemlerle demir ocağının yakılmasından, çeliğin dövülmesine kadar bıçak üretiminin bütün safhalarını 30 metrekarelik iş yerinde tek başına üstlenen Camtaş, bu işin sevilmeden yapılamayacağını anlatıyor.
Camtaş, AA muhabirine, mesleği öğrenmeye 6-7 yaşlarında başladığını söyledi.
Sabah ilk iş olarak iş yerine gelerek ocağı yaktığını, burada erittiği çeliği döverek son şeklini verdiğini ifade eden Camtaş, "Ortaokula kadar okuyabildim, sonra babamın yanında bu işe başladım. Bu zanaat burada 1920'li yıllardan beri devam ediyor. Sıcak demir ustalığından bıçakçılığa doğru bir geçiş olmuş. O yıllardan beri bıçakçılık devam ediyor." dedi.
Bıçakların ahşap saplarını gülden ve ceviz ağacından yaptığını dile getiren Camtaş, "Çeliği ocakta eritip, şekil veriyoruz. Sonra marka damgalama işlemini yapıyoruz. Taşlarda tesviye işi var. Sonra tekrardan ocakta sulama-sertleştirme işlemi var. Bu işlemden sonra da 4 kademe olarak parlatma aşaması yer alıyor." diye konuştu.
"Bulaşık makineleri çıkmasıyla ahşap saplı bıçaklara rağbet azaldı"
Camtaş, çeliğin geleneksel yöntemlerle dövülmesinin bıçakların daha uzun süre kullanılmasını sağladığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ahşap saplı bıçaklar suya girince çabuk yıpranabiliyor. Son dönemlerde bulaşık makinelerinin çıkmasıyla ahşap saplı bıçaklara olan rağbet azaldı. Sektör plastik bıçak üretimine doğru kaysa da biz geleneksel standartlarımızın dışına çıkmıyoruz, bu mesleği yaşatmaya uğraşıyoruz." diye konuştu.