Geleneklerimizi yitiriyoruz

Konya'da eski Ramazanlar deyince akla, Alaeddin Tepesi'nden atılan iftar topu gelirdi. Daha yakın zamanda ise gelenek haline gelen Ramazan davulcuları ile iftar çadırları vardı. Ancak, şu anda top atılmadığı gibi davulculara yasak geldi, iftar çadırları i

Ramazan ayının maneviyatının en iyi yaşanmaya çalışıldığı bu günlerde, eski geleneklerin birçoğu unutulmuş durumda. Bunların başında ise, şehir merkezinde fakir insanların iftarlarını açması için kurulan iftar çadırları, iftarın saatinin geldiğini belirten Ramazan topu, sahur vaktinde vatandaşları sahura kaldıran Ramazan davulcuları geliyor. Bunların yanında Kapı Camii civarında bulunan mezcupları da evine götürüp, iftar yaptıranların da bu geleneği yaşatıp yaşatmadığı bilinmiyor.

'İFTAR ÇADIRI YOKTU, KURULAN DA AMACINI YİTİRDİ'

Kaybolan gelenekler ile ilgili olarak gazetemize bilgi veren Gazeteci-Yazar Nail Bülbül, iftar çadırlarının kuruluş amacını yitirdiğini söyledi. Konya'da iftar çadırı geleneğinin de bulunmadığını belirten Bülbül, “Konya'da eskiden iftar çadırı diye bir şey yoktu. Bu çadırlar ilk defa İstanbul'da semtin bir tanesinde kuruldu. Ardından, Konya'da da kuruldu. Çadırlar ilk kurulduğunda fakir, yardıma muhtaç insanların iftar açması için kurulmuştu. Ancak, daha sonra amacından çıktı, herkes bu çadırlarda iftar açmaya başladı. Böyle olunca da bu çadırlar daha sonraları kaldırıldı” dedi. “Eskiden insanlar birbirlerini iftara evlere çağırırdı” diyen Nail Bülbül, çarşı merkezinde bulunan meczupların da iftarlara evlere davet edildiğini söyledi. Bülbül, “Kapı Camii etrafında bulunan aklı dengesi yerinde olmayanlar bizim gençliğimizde evlere iftarlara çağrılırdı. Onları iftara götürürken, arka arkaya gidilirdi. Bir konvoy oluşurdu. Bunun yanında insanlar birbirlerini evlere iftarlara çağırırlardı. Bir mahalleye dışardan bir misafir geldiği zaman, o insana mahallede pişen yemeklerden ikram edilirdi. Bu kadar olmasa da bunlara benzer evlerdeki davetleri günümüzde de görüyoruz. Ramazan'ı bu bereketi ile en iyi şekilde yaşamaya çalışıyoruz” diye konuştu.

RAMAZAN'DA EĞLENCE YAPILMASI DOĞRU DEĞİL

Ramazan akşamlarında yapılan eğlence programlarının eskiden olmadığını belirten Bülbül, bu eğlencelerin Ramazan'ın ruhuna yakışmadığını söyledi. Bülbül, “Televizyonlara bakıyoruz, iftar saatinde bir sürü yemek programı var. Bunun yanında Konya'da dahil olmak üzere birçok yerde çeşitli eğlenceler düzenleniyor. Bu eğlenceler, Ramazan ayının ruhuna uymuyor. Tam teravih vakti insanlar namaza gidecekleri zaman,  dışarılarda çeşitli eğlenceler düzenleniyor. Bu eğlenceler,  Ramazan'ın ruhuna uymuyor. Ramazan'da insanların teravih namazına gidip, namaz kılarak vakitlerin geçirmeleri lazım” ifadelerini kullandı. 60 yıldır camiye gitmeye gayret ettiğini belirten Bülbül, gençliğinde Konya'daki birçok caminin kapalı olduğunu söyleyerek, özellikle Ramazan ayında Sultan Selim Camii ile Aziziye Camii'nin bulunduğu alanların diğer yerlere göre hareketli  yerler olduğunu söyledi.

'ALAEDDİN'DEN İFTAR TOPU ATILIRDI'

Gazeteci-Yazar İhsan Kayseri de, Konya'da eski zamanda yaşanan Ramazan havasının yaşanmadığını söyledi. Konya'da, iftar geldiği zaman Alaeddin Tepesi'nden iftar topunun atıldığını belirten Kayseri, “Eskiden saatleri ayarlayan Yusuf Ziya Tokcan adında bir zad vardı. Rahmetli Tokcan, Mevlana Müzesi önünden havaya fişek atardı. Alaeddin Tepesi'nin üstünde bulunan iftar topçusu da fişeği görür görmez, topu patlatırdı. Konya halkı iftarını böyle açardı. Burada atılan top sayesinde Şatır, Yarma, İsmil'deki vatandaşlar da iftarlarını açarlardı.  Bunun yanında Meram Yaka civarında da bir tane nahiye vardı ve oradan da top atılırdı. Ama şimdi artık bu top atma geleneği bitti” dedi. Konya'da eski zamanlarda iftar çadırı geleneğinin bulunmadığını söyleyen Kayseri, iftarların mahallelerde yapıldığını belirterek, “Lokantalarda iftar vermek ayıp sayılırdı. İftarlar evlerde yapılırdı. Evlerdeki iftarlara mahallenin fakiri de gider ve orada iftarını yapardı” dedi.

'DAVULCU IŞIĞI GÖRÜNCEYE KADAR DAVUL ÇALARDI'

Ramazan davulcusu geleneğinde Konya'daki davulcuların evin ışığının yanıp yanmadığına baktıklarını söyleyen Kayseri,  “Babamların zamanında elektrik olmadığı için  akşam yatılacağı zaman, gaz lambaları küçük ayara getirilirmiş. Sahur vaktinde de, davulcular mahalleye geldiğinde o evin lambasının yanıp yanmadığına bakardı. Işık yanıncaya kadar, o evin önünde davul çalınırmış. Bir davula bir de evin penceresine tokmak vururmuş. Böylece o evin sahibini sahura kaldırmaya çalışırmış. Çünkü o davulcuya da sahurda yemesi için yemek ikram edilirmiş” ifadelerini kullandı.

'İFTARDA VE SAHURDA TOP ATILIRDI'

Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ise, çocukluğunun geçtiği Çaybaşı Mahallesi'nde, evlerinin önünde davulcuların bulunmadığını söyledi. Sakaoğlu, “Doğduğum mahallede yaklaşık 20 yıl geçirdim. O zamanlar bizim manallemizde davulcu yoktu. Şehir merkezinde var mıydı bilmiyorum. Sadece akşamları iftar saatinde top atılırdı, ayrıca sahur zamanında da sahurun bittiğini belli eden top atılırdı” dedi. İftar çadırlarının da yakın zamanda kurulduğunu belirten Sakaoğlu, “İftar çadırları 10-15 yıl önce belediyeler tarafından kurulmaya başlandı. Şu anda Konya'da da kaldırıldı ancak, İstanbul'da hala yapılıyor. Şu anda bulunan Kültürpark alanında çadırda iftar verilirdi. Onu şimdi kaldırıp, mahalle iftarları verilmeye başlandı. Belki de bu daha isabetli olmuştur” ifadelerini kullandı.

MUSTAFA ÖZÇELİK

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ramazan Haberleri