“Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.” (Bakara Suresi: 222)
Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Şu beş şey fıtrattandır: Sünnet olmak, kasıklardaki kılları tıraş etmek, tırnakları kesmek, koltuk altı kılları yolmak ve bıyıkları kısaltmak.” (Buhari)
Tahâret (tuhr) kelimesi İslâm kaynaklarında genellikle temizlik kavramını ifade eder. Peygamberimizin sallallahu aleyhi vesellem “Temizlik imanın yarısıdır…” hadisinde temizlik kavramı ‘tuhur’ olarak geçmektedir. (“Taharet, imanın yarısıdır.”1) Bu bakımdan incelediğimizde taharet, sözlükte temizlik, iffet ve safiyet manasına gelmektedir. 1. Kalbi, Allah’a şirk koşmaktan ve kötü ahlaki sıfatlardan temizlemek 2. Vücut azalarını, Allah’a isyandan ve günahlardan temizlemek 3. Bedeni ve elbiseyi, üzerinde bulunan necaset/pis sayılan şeylerden temizlemek.
İmanın yarısı olan bir konuda böylesine literatür bilgi vermek istedim. Konunun ne kadar hassas ve bir o kadar da önemine binaen temizlik konusunu vurgulamak istedim. Allah (cc) ‘necaset’ olan şeylerden ve ‘günah’lardan temizlenen kimseleri, sevdiğini haber vermektedir. O halde mümin kimse, taharet konusunda hırslı olmalıdır. Gazzâlî’nin İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’inde temizliğin bedenin ve dış ortamın pislikten, kirden pastan temizlenmesi, organların günah sayılan davranışlardan korunması, kalbin kötü huylardan arındırılması, ruhun mâsivâdan temizlenmesi şeklinde dört mertebesinin bulunduğu belirtilir.
Dinimizde beş vakit namazla elimizi, yüzümüzü ve ayağımızı zorunlu olarak yıkarız. Bizim için en önemli husus tırnaklarımızın sürekli kesilmesidir. Her türlü enfeksiyonu tırnak altlarındaki mikroplar üretmektedir. “Hava kirliliğinden değil, haya kirliliğinden nefes alamıyoruz.” der, Necip Fazıl Kısakürek.
Temiz /tuhur olmadan iffet/haya2 olur mu? Utanmak, Allah için,Allah korkusuyla kalbini temiz tutmak. İffet, insana özgü bir husûsiyettir. İnsanı diğer mahlûkattan ayıran fârik bir vasıftır. Meryem aleyhisselam, Musa aleyhisselam, Yusuf aleyhisselam, mü’minlere numûne-i imtisâl gösteren ayetleri hatırla. Peygamberler ve islam öncülerinin hayatlarını incelersen onları ahlaklı,edepli kılan bilgi/ilim sahibi olmalarından önce tuhur/temiz kalmayı erdem saymalarıdır. Unutma ki temizlik müslümanın misyondur. Kalbin şirkten arınması ‘en önemli’si ise; bedenin kirden arınması,namaz için abdest,ırz için namus,göz-kulak beden için haya, sözün bile seçilerek /temizlenerek söylenmesi,nezaket,sağduyu bu ‘en önemli’ye hizmet eder. Doğru düşünmek insanı zihinsel olarak temizler. Her tür ideolojik,psikolojik takıntılardan doğru düşünerek korunur insan.Allah (cc), Hz. İbrâhim’e ve İsmâil’e kendi evini (Kâbe) temiz tutmalarını emretmiştir (el-Bakara 2/125; el-Hac 22/26). “Elbiseni temiz tut, günahlardan uzak dur!” buyurulması Kur’an’ın maddi ve manevi temizliğe verdiği önemi gösterir. Temizliği beden, elbise, kalp, çevre temizliği olarak sıralayabiliriz. Beden temizliği olarak abdest, gusül, vücut ve elbise temizliği; kalp temizliği olarak insanın kalbini bütün manevi kirlerden, fitne fesat, kibir, hırs ve düşmanlıktan arındırması; çevre temizliği olarak insanın yaşadığı evden başlamak üzere bütün tabiatı temiz tutması, kirletmemesidir. Çevrenin korunması insan sağlığı açısından çok önemlidir. Binaenaleyh kişi mikropları öncelikle çevresinde kapar. Bu nedenle bireyler ‘çevre temizliğine’ bilinçlendirilerek toplumsallaşmalarına yardımcı olunmalıdır, yaşanabilir alanlar korunmalı yaşatılmalıdır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, “bilhassa cuma ve bayram günlerinde yıkanır, temiz ve güzel elbise giyer, hoş koku sürünürdü” (Buhârî, “Cumʿa”, 2-6, 12; Ebû Dâvûd, “Ṭahâret”, 127). Temizliği gösterdiği için “beyaz elbise giymeyi” tavsiye ederdi (Müsned, V, 10, 13; Ebû Dâvûd, “Libâs”, 13; Tirmizî, “Edeb”, 46). Bir cuma günü üstü başı toz içinde, terlemiş vaziyette huzuruna gelen birine, “Keşke böyle bir günde temizlik yapsaydın” demiştir (Buhârî, “Cumʿa”, 15; Müslim, “Cumʿa”, 6). Bir hadiste, “Ümmetime fazla zorluk yüklemekten çekinmeseydim her namaz öncesinde ‘misvak’ kullanmalarını emrederdim” buyurulmuştur (Buhârî, “Cumʿa”, 8; Müslim, “Ṭahâret”, 42). Öte yandan ortak kullanım alanlarının ve çevrenin temizliği konusunda duyarlı olan Resûl-i Ekrem yolların, insanların oturduğu, gezip dolaştığı yerlerin temiz tutulmasını isterdi. Bir hadisinde, “Allah güzeldir, güzeli sever; temizdir, temizi sever” dedikten sonra çevrenin temiz tutulmasını emretmiştir (Tirmizî, “Edeb”, 41). Hz. Âişe, Resûlullah’ın değişik bölgelerde mescidler yapılmasını, buraların temiz tutulmasını ve ortama güzel kokular yayılmasını istediğini bildirir (Müsned, VI, 279; Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 13; Tirmizî, “Cumʿa”, 64).
İnsanlığın ziyneti olan hayâ/utanma duygusu insanda ziynettir. Sâhibini her türlü kötülükten koruyan mânevî bir kalkandır. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hiç şüphesiz insanlar arasında hayâ duygusuna en fazla sâhip olan kişiydi. Kâbe yeniden inşâ edilirken Fahr-i Kâinât Efendimiz, amcası Hazret-i Abbâs ile birlikte taş taşıyordu. Abbâs -radıyallâhu anh-, taşların çıplak omuzunu incitmemesi için Efendimiz’e: “İzârını (alt elbiseni) omzuna koy!” dedi. Efendimiz, (insanlardan uzak oldukları bir yerde) izârını omzuna koymak istediği esnada yere yığıldı ve gözlerini semâya dikerek amcasına:“Bana izârımı göster!” dedi. Hemen onu alıp üzerine örttü. (Buhârî, Hac, 42) “Edeptir milletlere şahsiyet kazandıran, toplumları yücelten” mısrası ile Mehmet Akif Ersoy, maalesef ki tek gayenin diploma olduğu şu topluma işaret edercesine; “Ne ibrettir kızarmak bilmeyen çehren, bırak kardeşim tahsili; git önce edep, haya öğren” demiştir. Erkek ve kadının gayr-i meşrû alâka ve muhabbeti, “bakış”la başlar. Bu sebeple Müslüman erkek ve kadınların birbirlerine şehevî nazarlarla bakmamaları, konuşacakları zaman da başlarını önlerine eğerek /perde arkasından konuşmaları gerekir. Diğer cihetten, erkeklerle kadınlar arasında hayâ, iffet, nezâhet (ahlak temizliği, iç temizliği. incelik, paklık, rikkat )ve nezâketin hâkim olması mühimdir. Zîrâ İslâm, bütün fenâ işleri, hayâsızlık ve iffetsizliği haram kılmıştır.3 “Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem’i de hatırla!) Biz O’na rûhumuzdan üfledik; O’nu ve oğlunu, cümle âlem için ibret kıldık.” (el-Enbiyâ, 91) “O (felâha eren mü’minler), iffetlerini korurlar; ancak eşleri ve mâlik oldukları (câriyeleri) hâriç. (Bunlarla münâsebetlerinden dolayı) kınanmış değillerdir. Şu hâlde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.” (el-Mü’minûn, 5-7)
Musa as,Şuaybın iki kızı kıssası4,Yusuf as ve onu saraydan zindana düşüren kıssası5 ve daha niceleri…Gelecek temiz kalanların olacak! Geçmişte ve gelecekte çürümeyen şey imandır. İslam barışı ve güveni temizliği öncelemesiyle sağlamıştır. Emin beldeler, selim insanlar… İslam toprakları temizdir, azizdir. Çünkü bu ümmete yeryüzü mescid kılınmıştır. Her zaman ve koşulda İslam öncü, önder ve fatihleri Allah’ı hoşnud etmek seçkinliğini görev bilmişlerdir. 6